1. bölü(m)

10.8K 417 514
                                    





Tanrı bazı kullarına lüks bir hayatı daha doğmamışken önlerine sunarken, bazılarına sadece yaşama hakkını sunuyordu. Taehyunga daha fazlasını sunmuştu, bir Delta olmayı bahşetmişti ona. Küçükken anneleri dahil çevresindeki herkes ona bu konuda çok şanslı olduğunu söylerlerdi. Hiç kimsede olmayan güç onun ellerindeydi. Karşısında kimin olduğu farketmeksizin, herkesin üstesinden gelebilirdi. Bir kasabayı değil, bir çok kasabayı yönetebilir, hayatını zenginlik ve bolluk içinde geçirebilirdi fakat bu yolda sadece bir şeyden vazgeçmeliydi.

Her insanın kolay kolay bulamadığı aşk gibi. Eğer güç isteseydi, aşktan vazgeçmeliydi. Aşktan vazgeçmeli ve gücünün günden güne nasıl arttığına, bir ağaç misali dallanıp budaklanmasına şahit olmalıydı.

Peki mutlu olabilir miydi?

Her gece gözlerini kapattığında göğüsünde uyumasını hayal ettiği, sıcaklığına ve feromonlarına taptığı sevgilisiyle kurduğu hayallerinin hiç bir zaman gerçekleşmeyeceği gerçeğiyle bir ömür mutlu olabilirmiydi?

Eskiden hayatının nasıl bir film olduğunu sorsalardı, büyük ihtimalle basit, siyah-beyaz film derdi fakat Jeongguk onun hayatına girdikten sonra tüm renkler yerini almış, bu filmde asık suratlı, sinirli bir kahraman olan o, şimdi mutlu, güleryüzlü ve içi huzurla dolan birine dönüştüğünü düşünüyordu.

Anneleriyle saatlerdir konuşan ve asla bir sonuca varamayan Deltanın sabrı her geçen saniye tükeniyordu.

Siyah saçlı kadın derinden nefes alarak sinirlenmemek ve gülümsemek için kendini bir hayli zorlamıştı. Uzun siyah ojeli ellerini inatçı oğlunun kollarına koymuş ve sinirden kırmızıya dönen gözlere siyah gözlerini dikmişti.

"Oğlum, bak, eğer tanımaya çalışırsan, gerçekten çok güzel ve özel bir kız olduğunu anlayacaksın. Bir kaç kez görüştük, gerçekten efendi ve saygılı biri."

"Anne, daha kaç kez söyleyeceğim. Aylardır aynı konuyu konuşuyoruz. Benim zaten bir sevgilim var, ona ne kadar aşık olduğumu en iyi siz biliyorsunuz. Ondan ayrılamam, onu bırakamam."

Bu sefer kırmızı saçlı kadın devreye girmiş, kendince masum olan düşüncesini dile getirmişti.

"Biz sana ayrıl demiyoruz ki, oğlum. Omegayı ikna et, o Alfayla evlen, sürülerin başına geç-"

"Anne yeter!"

"Oğlu-"

"Dedem senden aynı şeyi istese, anneme de benden istediğin şeyi yapar mıydın?" Vücudunu ele geçiren sinirle, ellerini iki yana açarak şaşkınlıkla kalkan kaşlarıyla annelerinin gözlerine bakarak haykırdı. "Neden ha neden? Siz bu görkemli, ihtişamlı hayattan vazgeçemiyorsunuz diye ben aşkımdan vazgeçmeliyim ha? Asla!"

Sessizlik bir kaç saniye lüks evde kendi özgürlüğünü ilan ettiğinde Delta bir şey demeden evlerinin kapısını annelerinin suratına gürültüyle çarparak kendini kasabadaki en lüks evden dışarı atmıştı. O kadar çok sinirliydi ki bedeni titriyordu.

Taehyungun istediği pek çok şey yoktu anneleri gibi, o sadece hayatını yaşamak istiyordu. Bu dünyaya Delta olarak gelmesi onun hayatını cehenneme çevirmişti. Ondan biricik sevgilisinden ayrılması, diğer kasabanın sürüsünün Alfasıyla evlenmesi ve iki sürünün de başına geçmesi isteniyordu. Rica olunmuyordu, fikirleri sorulmuyordu. Bu düşünceyle alaylı gülümseme yüzüne yer edindi.

Zamanında iki Alfa kadın birbirilerini sevmiş, mücadele etmiş ve evlenmişlerdi, yüz yılda bir doğan Deltaya sahiplerdi lakin Delta, ihtişamlı hayatı reddediyordu ve anneleri maalesef ki Taehyung'un Jeongguk gibi birinde ne bulduklarını anlayamıyorlardı. Onlara göre, Jeongguk basit bir omegaydı, fazlası değildi.

I still want you | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin