ESCAPE

2.1K 160 22
                                    

Selaaaam :)
Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın! 🙏🏻❤️

Gözlerimi hafifçe araladığımda gördüğüm oda yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Her şeyin bir rüya olmasını dilerdim.O yürüyüşe hiç çıkmamış olmayı,bu salak yere hiç gelmemiş olmayı dilerdim.

Yavaşça yataktan kalktığımda kapıya doğru ilerlemeye başladım. Makyaj masasının aynasındaki yansımam bütün yorgunluğumu ele veriyordu. Göz altlarım mosmor olmuş, saçlarım darmadağındı. Kapıyı açacağın sırada aniden açılan kapı yüzüme çarpmış ve beni yere doğru ittirmişti.

"Şey... iyi misin?" Dedi kapıyı aniden açan kişi. Burnum sızlıyordu. Son yirmi dört saatte resmen yaralamadığım yerim kalmamıştı. Bir de yedi tane züppe görünümlü çocuk tarafından zorla bir evde tutuluyordum.
Yavaşça gözlerimi gelen kişinin yüzüne doğru çıkardığım.

Yoongi... Simsiyah giyinmişti ve genelde solgun olan yüzü aksine bugün bembeyazdı. Gözleri daha şekilli duruyordu ve kahverengi gözleri daha parlaktı.

Galiba şu an sarhoş değildi. Onu "İyiyim." Diye cevapladım.
Mükemmel hissediyordum!

"Aç mısın?" Diye sakin bir sesle sordu. Alıkoydukları kızla böyle konuşması canımı sıkmıştı.

"Umrunda mı?" Dedim. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluşurken yattığım yatağa oturdu ve "Bak... bu işi zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Sana kötü davranmamı istersen bu benim için problem değil." Dedi.

Söyledikleri şey sadece gözümü devirmeme neden olmuştu. "Açım." Dedim. Düz bir sesle. Yine alaycı gülümsemesini yüzüne sabitlerken "Burada bekle bir şeyler alıp geleyim." Dedi.

Kapıdan çıkmadan önce "Evde şuan kaç kişi var?" Diye sordum. Hızlı adımlarını aniden durdurmuş ve hemen bana doğru dönmüştü. "Umrunda mı?" Dedi tekrar aşağı doğru inerken.

Merakıma yenik düşüp hızlı adımlarla onu takip etmiş,aşağıya inmiştim. Evde kimse yok gibi görünüyordu. Mutfakta beni gördüğü anda "Neden geldin?" Diye şaşkınlıkla sordu. "Kendi yemeğimi kendim hazırlayabilirim." dedim elindeki ramen paketini alırken. "Sen bilirsin." Diye fısıldadı.

Buzdolabından çıkardığı sojuyu mutfak tezgahına bıraktı ve yanımdaki dolaptan küçük bir bardak çıkardı. Bu saatte içmesi çok saçmaydı. Hiçbir şey yememiş miydi? Onunla çok göz teması kurmamaya dikkat ederek rameni kaynayan suyun içine bıraktım. Konuşmak istemiyordum ama ağzımdan istemsizce "Daha ne kadar bu çöplükte kalacağım?" Diye sordum. Bardağı ağzına diktikten sonra "Çöplük mü?" Diye sordu. "Çöplük dediğin yeri kendini satsan bile alamazsın."

Dediği şeyi umursamayarak "Burada daha ne kadar kalacağım?" Diye sert bir şekilde sorduğumda çoktan birinci şişeyi bitirmişti. Dediğim şeyi umursamayıp dolaptan bir şişe daha çıkaracağı sırada dolabı aniden kapatmış ve koluna çarpmasına neden olmuştum.

Buruşmuş yüzüne aldırmayıp "Sana bir soru sordum." Dedim. Kaşlarını kaldırarak "Ne yapıyorsun sen?" Diye sordu. Elimi hızlı bir şekilde kavrayarak yukarı kaldırıp beni duvara yasladı. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki içtiği içkinin kokusundan sarhoş oluyor gibiydim. Midem bulanmaya başlamıştı.

"Bir daha..." nefesi titrememe sebep oluyordu. "Böyle bir şey yaparsan." Yanağını yanağıma sürterek dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ve "Seni elimden Jungkook bile alamaz." Dedi.

İstemsizce gözlerim dolduğunda benden ayrılmış ve beni dolabın önünden sertçe ittirerek içkisini eline almıştı. Bacaklarım titreyerek tencereden taşan yemeğin altını kapattım. Hızlı adımlarla mutfağı terk ettiğimde derin bir nefes vermiş ve koşarak önceden kaldığım odaya girmiştim.

Kapıyı kapattığım anda gözlerimden akmak için yalvaran yaşlara izin verdim ve kendimi yatağa bıraktım. Tekrar kapının açılmasıyla nefesimi tutup ona baktım. Derin bir nefes alıp yukarı baktı ve tekrar gözlerini gözlerime odakladı. "Jungkook'a bağlı." Dedi. "Senin burada ne kadar süre kalacağına Jungkook karar verecek." Az öncekinin aksine çok daha sakin konuşuyordu. Kişilik bozukluğu falan mı vardı bu çocukta?

Gözlerimden akan yaşlara aldırmadan "Bu çok saçma değil mi? Burada kalmak istemiyorum." Dedim. İstemsizce kesik kesik konuşuyordum. "Seni burada neden tuttuğumuzu ben de bilmiyorum. Çok saçma." Dedi. İtirafı beni şaşırtmıştı. Az önceki 'Seni elimden kimse alamaz' konuşmasından sonra bu hali garipsememe sebep olmuştu.

Yataktan hızla ayağa kalktım ve "Lütfen kaçmama yardım et." Dedim. Elini ensesine götürdü "Yerinde olsam burdan kaçmaya çalışmazdım." Dedi. "Jungkook seni bulur."

Ona hızla yaklaşıp kolunu tuttum. "Lütfen... Bana yardım et. Kimseye bir şey söylemeyeceğim." Dediğimde yüzündeki ifade değişmişti. "Bunu yaparsam Jungkook benim ağzıma sıçar Hae Won." Dedi. İsmimi söylemesi garipti.

Sadece "Lütfen..." diye fısıldamıştım. Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama bana acımaya başlamıştı. Bu halini kullanmaya kararlıydım. Hafifçe burnumu çektim ve ıslak olan gözlerimi birkaç kere açıp kapattım. Yüzündeki ifadeden gitmeme ses çıkarmayacağını anlamıştım.

Ani bir hareketle kolunu elimden kurtardıktan sonra telefonunu kontrol etti. "Gitmek istiyorsan bir saat içinde ortadan kaybolman gerekiyor. Ama bil diye söylüyorum Jugkook seni bulacaktır. Kaçman işleri daha da kötü hale getirecek."

Dediğinde duyduklarıma inanamıyordum. Cidden gitmeme izin mi verecekti? Beni bulmaları imkansız değildi. Onlardan kaçmam belki de bir işe yaramazdı ama bu son şansımdı. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. Kaçarken ormanda kaybolabilirdim. Eve nasıl döneceğimi bilmiyordum ama sonunda buradan kurtulacaksam tereddüt etmem mantıksızdı.

Bir an bile duraksamadan odadan çıktım ve merdivenlerden koşarak indim. Sonunda evden çıktığımda soğuk hava titrememe sebep olmuştu. Bunu umursayacak vaktim yoktu. Yan taraftaki patikadan koşarsam bir yere varacakmışım gibi geliyordu. Koşmaya başlamadan önce son bir kez eve baktım. Yoongi camdan beni izliyordu.

Nereden gittiğimi diğerlerine söylerse beni bulurlardı. İçimden bir ses bunu yapamayacağını söylediğinde derin bir nefes aldım.
Ona güveniyordum ve sebebini bilmiyordum bile. İçimden kaçmama yardım ettiğim için ona teşekkür edip koşmaya başladım.
Zamanım kısıtlı olduğu için dinlenmeden koşuyordum. Sonunda yakından gelen araba seslerini duyup yönümü oraya çevirdim. Titreyen bacaklarıma aldırmadan çıktığım yolda öylece durmuştum. Ne yapacağım, nereye gideceğim hakkında en küçük bir fikrim yoktu. Sadece buradan kurtulmam lazımdı. Sonunda önümde duran arabanın camı açılmış ve içinde genç bir kadın bana seslenmişti.

"Üşümüyor musunuz? Sizi bırakmamı ister misiniz?" Gözlerimi kamaştıran fara aldırmayıp arabaya hızlıca binerek kadına teşekkür ettim. Hala iyi insanlar vardı. "Nereye gideceğim önemli değil. Buradan uzaklaşsam yeter." Dedim. Kadın tuhaf bakışlarının altında arabayı tekrar çalıştırdı.

Run To You/JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin