66 🌺

1.9K 68 5
                                    

"Değişik yerlerde seks yapmak ilişkileri güçlendiriyormuş." Harry telefonundan okuduğu bu 'faydalı' bilgiyi çok önemliymiş gibi ciddi ciddi söylemişti. Hepimiz aynı anda ona döndüğümüzde omzunu silkti.

"Ne?"

"Yok bir şey bebeğim. Yok bir şey." Dedim saçlarını okşayarak. Hannah gözlerini devirdi ve oturduğu yerde yine oflamaya başladı. Sonunda LA'ya gidiyorduk. Tabi gidebilirsek çünkü uçak gecikmeli gözüküyordu. O yüzden 2 saattir oturmuş bekliyorduk. Ailelerimizle vedalaşmamız ve evden çıkışlarımız zor olmuştu. Özellikle Hannah için. Bütün odasını toplamış gelmişti de. Tam beş bavulu vardı ve inanın ki hepsi büyüktü. Benim de üç bavulum ve bir el çantam vardı. Tamam onu biraz anlayabiliyordum.

Harry kulağıma doğru yaklaştığında ona döndüm.

"Bu bilgiyi verdim çünkü beklerken sıkılıyorum. Anlarsın ya." Göz kırpan arsız sevgilime güldüm.

"Üzgünüm Harold ama asla yapmam."

"Çok sıkıcısın." Bana dil çıkardı ve telefonuna bakmaya geri döndü.

"Ya zaten 10 saat uçacağız bir de saat bekletiyorlar. Siktirsinler." Ted kendi kendine konuşmaya başladığında Max onu susturmak için ağzına bisküvi tıktı. İyi yöntemdi. Bir kaç dakika daha oturduk ve sonra yanımıza bir görevli gelip bize uçağa gidebileceğimizin haberini verdi. Bavullarımızı zaten vermiştik o yüzden hepimiz kalktık ve iki saatin acısını çıkarmak için hızlı hızlı yürüdük.

Uçağa yerleştiğimizde cam kenarında olmanın mutluluğu güldüm. Koltuklar çok rahattı ve ikiliydi. Çünkü Hannah tabi ki ekonomi almazdı. Bize de biraz fiyat farkıyla iş kısmını aldırmıştı. Ama iyi fikirdi. 10 saat yolu ekonomide çekemezdim açıkcası. Harry koltuğuyla uğraştı ve geriye doğru gitti. Ona gülüp ben de koltuğumu geriye yatırdım.

"Hey. Alanımızı kısıtlama." Arkadan gelen Max'in sesini duyduğumda arkama döndüm ve ona baktım. Ted çoktan kafasını Max'in kucağına yaslayıp uyumuştu. Uykucu şirin.

"Sus ve uyu." Ona dil çıkardığımda bana orta parmak gösterdi canım arkadaşım. Yan tarafımızda ise Niall ile Hannah vardı. Neyse ki aramızdaki boşluk büyüktü. 10 saat boyunca bana sataşmasını çekemezdim.

Uçak havalandığında hepimiz dışarı izlemeye başladık. Harry ve Niall ilk defa Amerika'yı göreceklerdi. Daha önce hiç gitmemişler. Ben abimin yanına New York'a gitmiştim. Hannah zaten her yaz LA'ya gidiyordu. Ted ise babasının işi sayesinde bir kaç kez gitmişti.

"Bebeğim biraz cama yaslan da fotoğrafını çekeyim." Harry'nin dediğini yapıp cama yaklaştım ve kafamı manzaraya çevirdim. Artık evler minik gözüküyordu ve bulutlar harikaydı.

"Harry, yaklaş." Dedim bulutları izlerken. Harry üstüme doğru geldi ve kolunu bacağıma dolayarak dışarı bakmaya başladı.

"Bak şu bulut kediye benziyor. Bak! Kuyruğu, kulakları! Bıyıkları bile var!" Heyecanla konuştuğumda bana gülüp şekli bulmaya çalıştı. Sonunda anlayıp konuştu.

"Ah, evet evet! Biraz tombul bir kedi hatta!" Neredeyse yarım saat boyunca bulutların oluşturduğu hayvanları, şekilleri konuştuk. Bir saat boyunca beraber müzik dinledik. Bir ara hep beraber bir şeyler atıltırdık. Bir ara da uyumuşuz. Uyandığımda hâlâ inişe 5 saat vardı. Gittikçe sıkıcı olmaya başlıyordu. Oflayıp Harry'e baktım. Bütün vücudunu bana doğru döndürmüş, uzun bacaklarını kıvırmış beni izliyordu.

"Ne kadardı bana bakıyorsun?" Dedim ben de vücudumu ona çevirirken.

"Bilmem." Gülümsediğinde elimi yanağına koydum. Yaklaşıp dudağıma minik bir öpücük kondurdu. Çok tatlı gözüküyordu. Altında gri bir eşofman, üstünde beyaz, dövmelerini belli eden tişört vardı. Çok uyumluyduk çünkü benim de gri taytım ve beyaz tişörtüm vardı. Bu kadar uyumlu giydiğimizi yeni fark ediyordum. Harry elini kalçama koydu ve dudaklarını boynuma sürttü.Sıcak nefesi anında gerilmemi sağlamıştı. Büyük eli kalçamla bacağım arasında gidip geliyordu. Dudakları boynuma sıcak öpücükler bırakmaya başladığında yutkundum.

Goddess Hera  // h.sOnde histórias criam vida. Descubra agora