93 🌺

1.2K 86 15
                                    

Hera

Bazı kötü anıları beyin silermiş, onları hatırlamak istemediğimiz için sanki hiç olmamış gibi davranırmış. Gözlerimi tavana dikmişken her şeyi unutmayı umuyordum. Gerçek olamazdı değil mi? O büyük kamyonun üzerimize doğru geldiği görüntü çok net bir şekilde gözümün önünde belirdiğinde bir kez daha gerçek olduğunu anladım.

Etraf çok aydınlıktı ve zaten zor açtığım gözlerimi tekrar kapatmak istiyordum. Her yerim acı içinde sızlıyordu. Ama belirgin acı midemin aşağısında, kasıklarımdaydı. Bu acı beni fiziksel olarak değil de, duygusal olarak yaralamıştı. Biliyordum ama kabullenemiyordum. Kimsenin söylemesine gerek yoktu. Bebeğimi hissetmiyordum. Gitmiş miydi? Ona sahip çıkamamıştım.

"B-bebeğim." Zorla da olda fısıldadığımda başımda birinin belirdiğini gördüm.

"Uyandı." Diye bir ses duydum ve bir elin bana dokunduğunu hissettim ama bakamayacak kadar yorgundum. Gözlerim tekrar kapanıyordu. Kendimi uykuya teslim ederken tek hissettiğim şey yanaklarımdan süzen göz yaşlarıydı.


Hannah'ın ağzından

"Uyandı mı? Hera uyandı mı?" Doktorun gelip bize onun uyandığını söylemesiyle sonunda iki gündür gülmeyen yüzlerimiz biraz da olsa gülmüştü. Benim güçlü arkadaşım, hayatımın her anında yanımda olmasını dilediğim biricik Hera'm uyanmıştı. Eğer ona bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyordum, bir daha hiç mutlu olamazdım, hayattan keyif alamazdım.

Ne yazık ki bebeğini kaybetmişti. Hera'nın anne olacağını ilk öğrendiğimde gerçekten bu konu hakkında heyecanlıydım. Daha küçük olduğumuzdan bunun başının altından kalkamayacağını düşünmüştüm ama Harry ile Hera'yı sarılırken ve Harry'nin elini karnında görmemle tüm endişelerim uçmuştu. Harry Hera'nın karnına o kadar güzel bakmıştı ki, sanki bebeğini görüyordu. Hera da aynı bakışla Harry'e bakmıştı. O görüntü aklımdan çıkmıyorken dün Harry'nin bebeğinin öldüğünü öğrendiğinde yere çöküşünü ve deli gibi ağlaması aklıma kazınmıştı.

O kadar kötü olmuştu ki ona sakinleştirici vermek zorunda kalmışlardı. Uyandığında Hera'nın hâlâ ameliyatta olduğunu öğrenmişti ve gitmişti. Dünden beri ona kimse ulaşamıyordu. Annesi ve ablası hâlâ hastanedeydi ve hem Hera'dan hem de Harry'den dolayı kötü durumdaydılar.

"Bebeğim, ailesinden sonra onu görebileceksin." Niall elini omzuma koyup konuştuğunda ona bakıp kafamı salladım. Hera'nın annesi, babası ve sabah ilk uçakla gelen Hector Hera'nın olduğu odaya girdiklerinde derin bir nefes aldım. Hera bebeğinin gittiğini öğrendiğinde kim bilir nasıl tepki verecekti?

Ne olursa olsun onun yanında olacaktım, her zaman yanındaydım.

Karşımda yerde oturan Ted ve Max'e baktım. Max kafasını Ted'in omzuna yaslamıştı ve yeri izliyordu. Ted de kızarmış gözlerini kapıya dikmişti.

Ted, Hera ve ben ayrılmaz üçlüydük ve üçümüz birbirimizin acısını, sevincini her zaman hissederdik. Eğer birimizin tırnağına bir şey olsa ne kadar dalgaya alsak da üzülürdük, kafayı yerdik.

Max, Harry ve Niall gibi sonradan bize katılanlar için de tabiki aynı şeyi düşünüyordum. Max hayatımda gördüğüm en iyi, en tatlı kızdı. Ted onun gibi biri bulduğu için mutluydum, en yakın arkadaşımı bir yellozla görmek istemezdim. Niall ile tanıştığım için çok mutluydum, iyi ki karşıma çıkmıştı, onunla olmak aynaya bakmak gibiydi. İkimizde deliydik ve onun bana davranış şeklini, bakışını, gülüşünü her şeyini seviyordum.

Harry ise Hera'nın hayatına biraz olaylı girmişti ama lisenin başından beri Harry'nin Hera'ya olan ilgisini biliyordum. Hera'nın dibinde olup da anlamamak mümkün değildi. Ne zaman bir kavga etseler, uzaktan bile Harry'nin keyif aldığını görebiliyordum. Harry yaptığı sinir bozucu şakalarda bile Hera'ya zarar gelirse diye ödü kopuyordu. Senelerce süren çatışmaları sonunda beklediğim gibi aşka dönüşmüştü. Hera mutluydu, Harry ile çok mutluydu. Harry ise hayata Hera için gelmiş gibiydi, sanki o olmazsa bir hiçmiş gibi davranıyordu. Sürekli Hera'yı koruyordu, onu kolluyordu. Aşk onlar için az kalırdı, aralarında ciddi bir bağ vardı.

Goddess Hera  // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin