. | 33 ※ The Painful Truth

3.4K 395 583
                                    


"Acı Verici Gerçek"


Yüreğimizde korkuyla terastan ayrılıp büyük Konsey odasına gittiğimizde, Hoseok ve Jimin orada yoktu.

"Nerede bunlar?!" telaşla etrafı dolanırken koridordan gelen ayak seslerini duyunca hızlıca oraya doğru ilerledim.

Raena, arkasındaki Hoseok ve Jimin ile buraya doğru yürüyordu. İyi görünüyorlardı ama üstleri başları kan içindeydi. Rahat bir nefes vererek koşup bir kolumu Jimin'in, öbürünü Hoseok'un boynuna atarak onlara sarıldım.

"Öldüğünüzü sandım!"

İkisi de kıkırdayarak bana sarılırken arkamdan gelen Yoongi ve diğerlerinin çıkardığı şaşkın homurdanmaları duyuyordum.

"Teknik olarak öldük." dedi Hoseok.

"Ne?!" dedim geri çekilip onlara bakarak.

"Senin can veren kanına kurban olurum kız!" dedi Jimin şakayla omzuma vururken. "Raena son anda yetişip bize senin kanından içirdi. Yoksa ölmüştük."

Gözlerimi irileştirdim. "Ne?! Neler oldu?"

"Biz konseyi oyalamaya çalışırken olayı çakan Büyücü oro- ıhm, yani konsey lideri diğer ikisini de kontrolü altına alıp bize hücum etti." dedi Hoseok. "Son hatırladığım şey dişler ve pençeler yüzünden kan kaybederek kendimden geçtiğim... Sonra içimden, 'demek buraya kadarmış, ben geliyorum öteki taraf' dedim ama tam o esnada Raena yetişti ve bize senin kanından verip büyüyle yaralarımızı iyileştirdi."

Gülümseyerek Raena'ya baktım ve omzunu sıktım. "Görünüşe göre sezgilerin yine hayat kurtardı."

Raena da gülümsedi. "Dışarıya çıkmak isteyebilirsin, ortalık karışmış durumda. Halkın kafası karışık. Melekleri kendi gözleriyle görmek istiyorlar."

Başımı salladım.

※※※

Halktan gelen tepki karmaşıktı, fakat neyseki çoğu kişi bana inanmış ve beni desteklemişti. Elbette bunda Meleklerin ve Rinish'den kurtardığımız vatandaşlarımızın payı büyüktü.

Halk olacaklara hazırlanmaya başlıyordu.

Artık amacımız ortaktı: Rhinya'yı yaklaşan kuyametten kurtarmak.

Bir savaş olacağı kesindi, önemli olan şey bu savaşı Güney'in içinden yani sivillerin yaşadığı yerden uzak tutmaktı.

Kuzeyli izakisulara insan silahları fazla zarar vermese de onları yavaşlatırdı, bu yüzden ordumuz silahlanmaya başlamıştı. Büyücüler kara büyülere karşı hazırlıklarını yapıyor, Kurtlar ve Vampirler ise acemilere dövüş antrenmanları yaptırıyordu.

Sınır bölgesindeki Mirai ve Jungkook bize henüz görünürde bir şey olmadığı haberini göndermişlerdi. Ama hepimiz savaşın yaklaştığını içten içe hissediyorduk.

Şimdi sarayımın bahçesindeki çardakta Yoongi, Taehyung, Minha, Chanwook, önlem amacıyla yanında getirdiği Zycon kız Seolrin, Sunwoo ve Jaehwa ile oturmuş son durumları konuşuyorduk. Jimin ve Hoseok'u ise saraydaki misafir odalarından birine yerleştirip Raena'nın gözetimi altında dinlemelerini istemiştim. Sonuçta ölümden dönmüşlerdi ve bu ilk kez başlarına bu geliyordu.

Seolrin oldukça sessizdi, ayrıca üzgün görünüyordu. Muhtemelen abisi yüzündendi.

Chanwook meleklerin çoğunu orduda komutanlık etmeleri için yerleştirdiğini ve diğer üç ırkın bunu çok hoş bulmasa da kabul ettiklerini söyledi. Bu iyiye işaretti. Halk Meleklerin olumlu enerjisinden etkilenmiş görünüyordu. Elbette isyan çıkaranlar da vardı -buna okuldaki dövüş antrenmanında bana sataşan aptal Changkyun da dahildi- ama isyanlar zor da olsa komutadaki kişiler tarafından bastırılabiliyordu.

• Are You Human Too? Π Min Yoongi •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin