➳ | 34 ※ The Battle

3.2K 377 749
                                    

Bol savaşlı, hey maşallah dedirtecek kadar uzun bölüme hoş geldiniz

Normalde bu ve bundan sonraki bölümde final yapacaktım ama yazdıkça uzadığı için bir bölüm daha olmasına karar verdim ehe

Keyifli okumalar~

***

"Savaş"



Taehyung yanındaki gergin ve heyecanlı Vampir adam ile birlikte sınır bölgesine vardığında, bazı meleklerin de çevre civarda nöbet tuttuklarını gördü. Gözleri Mirai ve Jungkook'u ararken, kısa süre sonra onları bulmuştu.

"İşte oradalar, hadi gidelim."

Taehyung hızlıca ilerlemeye başladığında adam da peşine takıldı. Uzaktan gördüğü çocuğa doğru attığı her bir adımda kalbi sıkışacak gibi hissediyordu.

Sonunda yanlarına vardıklarında, Mirai ve Jungkook kayaların üstünde oturmuş konuşuyorlardı. Taehyung ve yanındaki adamı fark ettiklerinde onlara baktılar.

"Jungkook," dedi Taehyung yüzündeki neşeli gülümsemeyle. "Sonunda babanı buldum. Jeon Junghyun." dedi eliyle yanındaki vampir adamı işaret ederek. Jungkook iriyen gözleriyle, tıpkı kendisinin daha yaşlı versiyonu gibi görünen adama baktı ve ayağa kalktı.

Junghyun, bebekliğinden beri göremediği oğlu karşısında gözyaşlarını tutamamıştı. Birbirine bastırdığı dudakları titriyordu.

"Ne kadar da büyümüşsün." dedi ağlamaklı bir sesle. "Sanki gençliğime bakıyorum."

Jungkook yutkundu. Onun da gözleri dolmuştu. Babasını birden bire görmeyi hiç beklemiyordu.

Mirai gülümseyerek Jungkook'u sırtından ittirince, Jungkook babasına doğru hızlıca ilerledi ve ona sımsıkı sarıldı. Babası da onun sarılmasına karşılık verirken, ikisi de hıçkırıklarına hakim olamamışlardı.

Taehyung yukarıya bakarak gözlerini kırpıştırdı. "Gözüme bir şey kaçtı galiba."

Mirai kıkırdayarak onun omzuna hafifçe vurdu. "Nasıl buldun onu?"

"Aslında o beni buldu." dedi Taehyung gülümseyerek. "Heasun'un konuşmasımda ilkdoğan melezlerden bahsedildiğini duyunca Jungkook'un da aralarında olduğunu düşünüp Namjoon'a ulaşmış. Namjoon da onu bana yönlendirdi."

Mirai başını salladı ve birbirlerine hasretle bakıp gülüşen baba oğulu gülümseyerek izledi.

"Annen...?" diye sordu Junghyun merakla.

Jungkook başını salladı. "O iyi. Yani... En azından şimdilik."

Junghyun'un yüzünde duygulu bir tebessüm belirdi. "Onu özledim. Seni de öyle. Hem de çok." dedi Jungkook'un saçlarını okşayarak.

"Hey çocuklar." Taehyung kaşlarını çatarak ormanın ilerisine doğru bakıyordu.

"Bir şey mi oldu?" dedi Mirai merakla ona bakarak. Jungkook ve Junghyun da tıpkı birbirlerine benzeyen endişeli yüz ifadeleriyle ona döndü.

"Ağçların ruhu, hazır olmamız gerektiğini söyledi." dedi Taehyung dönüp onlara bakarak. "Ağaçlar bu savaşta yer alamayacaklarmış. Yıllardır bu topraklarda verilen büyük savaşların hiçbirine müdahale etmedikleri için bu savaşta da aynı şey geçerli olacakmış. Ama bize bilgi vermeye devam edecekler. Söylediklerine göre İblisler ve Zycon'lar harekete geçti ve... Çok kalabalıklar. Binlercesi üstümüze doğru geliyor."

※※※


Yoongi Heasun'un odasının pencersinden dışarıya bakarken derin bir nefes alıp verdi. İçinde kötü bir his vardı. Gergindi ama bunu Heasun'a belli etmek istemiyordu çünkü eğer ederse Heasun'un da modu düşerdi.

• Are You Human Too? Π Min Yoongi •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin