2.Bölüm

710 85 104
                                    

Ekim 2020

Evin tadilatı tamamen bitmişti. Perili ev görüntüsü gitmiş, şirin bir ev görünümüne bürünmüştü. Kyungsoo okula gidip gelmeye başlamış, hayatı sabit bir şekilde ilerliyordu. İlk haftadan bir kaç arkadaş edinmiş, ufakta olsa bir ortamı olmuştu. 

Arkadaşları sürekli onun duruşunu ve bakışlarını korkutucu buluyordu. Sehun'un söylediğine göre, birine bakarken sanki onun ruhunu görüyormuş gibi bakıyormuş. Veyahut, bir noktaya dalıyor, görünmeyen varlıkları izliyor gibi duruyormuş. Kyungsoo bunların hepsine gülüp geçse de, bu tür şeylerin söylenmesi hoşuna gitmiyor değildi. 

Gerçekten hayaletlerin olduğuna inanıyor ve onlarla iletişime geçmeyi çok istiyordu. Baekhyun'da kendisi gibiydi. Hatta kendisinden öte o, açıkça araştırıyor, rahiplerle konuşuyor, kendince küçük ayinler yapıyordu. İlk görüşte birbirleriyle aynı olduğunu hissetmiş ve yakınlaşmışlardı.

Uzun ve yorucu günün ardından, ayaklarını sürükleyerek odasına çıkmaya başladı. Tadilat sonrası merdivenleri çıkarken ses gelmiyordu artık. Odasının kapısında bir süre durdu. Yine aynı şeyi görecek miydi, merak ediyordu. 

Cebinden anahtarını çıkararak kilidi açtı ve odasına girdi. Işığı açtığında gördüğü manzarayla derin bir iç çekti. "Yine mi.."

Yatağı dağınıktı. Her sabah yatağını toplayarak evden çıkar, geri döndüğünde dağınık bulurdu. Başta kardeşinden şüphelenmişti ama küçük çocuk odasına hiç girmediğine dair yeminler edip durmuştu. Odasının kapısını kilitleyerek test etmek istedi bu durumu fakat sonuç yine aynıydı. Kapıyı kilitlese bile, sabah ki toplu yatağı geri döndüğünde dağınık oluyordu.

Çantasını kapının yanına koydu ve kapıyı kapattı. Yatağına yaklaştığında gördüğü şeylerle kaşları çatıldı. Yastığında küçük küçük lan lekeleri vardı. Kendisine ait olmadığına emindi. Aynı dikkatle etrafına bakındı. Her şey bıraktığı gibiydi, yatağı hariç.

Annesinin seslenişiyle aşağı yemeğe indi. Aileyle birlikte eğlenceli bir sohbetle yemeğini yedi. Küçük erkek kardeşi okulda olanlardan bahsederken, herkes ilgiyle onu dinledi. Babasının iş yerinde sinir olduğu çalışanların taklidini yaparken, odasında ki felaketi unutmuştu. 

Yemek sonunda odasına çekilme kararı aldı. Merdivenleri çıkarken her şeyi hatırlamıştı. Odasına girdiğinde her şey bıraktığı gibiydi. Dizüstü bilgisayarını masasına açtı ve ışıkları kapatarak bilgisayarında araştırma yapmaya başladı. 

Araştırdığı konu belliydi, başka dünyalara geçişler hakkındaydı bu. Araştırmasına oldukça dalmış olmalıydı ki, odasının ortasında ki büyük gürültüyle yerinden sıçradı. Hızlıca ayağa kalktı, sandalyesi bu ani kalkıştan geriye düşmüştü. Sanki odasının tam ortasında, biri yere düşmüştü. 

Sanki o anları görebiliyormuş gibi, sesin geldiği noktaya baktı. Kalbinin korkuyla attığını hissetti. Gözünü yerden ayırmadan yavaş adımlarla giderek lambayı açtı. Açık renk halısında gördüğü koyu kırmızı renk ile sertçe yutkundu. 

Hayır, hayır! Kyungsoo böyle şeylerden korkmazdı ki, sadece dalgınlığına gelmişti o kadar. Hızlıca üstüne eşofmanlarını geçirdi. Lambayı kapatacağı sırada duraksadı. Yavaşça tekrar yerde ki lekeye baktı. Lambayı açık bırakarak, zaten dağınık olan yatağına geçti. Kan lekesi onu rahatsız etmiyordu, şimdilik.

**

Gece üşüdüğünü hissederek uyandı Kyungsoo. Gözlerini hafif açtığında, perdeleri havalandıran açık camı gördü. Yatağı tam camın yanındaydı. Uykusunun tamamen açıldığını hissetti. Saate baktığında gece üçü gösteriyordu. Tam camı kapatacağı sırada, bir anda bunu yapmaktan vazgeçti ve yatağında oturarak açık camdan dışarıdaki manzarayı izlemeye koyuldu.

YUÁNFÈN  // KaiSooWhere stories live. Discover now