[Kadın denizdi, adam gökyüzü.
Deniz gökyüzüne aşık, gökyüzü denize..
Her an karşı karşıya, ama her an imkansız.]07.10.1997
_Mandeok-dong, Busan, Güney Kore_
Arabayı durdurup indim. Arka tarafta oto koltuğunda uyuyan bebeği kucağıma alıp kapıyı kapattım. Onu uyandırmamak için yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladım.
Evin kapısına iki kere vurduktan sonra kapı açılmıştı. Karşımda duran Nam-kyu şaşırmış olacak ki gözleri büyümüştü.
''Acaba öylece dikileceğine bebeği almayı düşünmüyor musun?''
''Ahh özür dilerim efendim''
O minik Jeon'u odasına götürürken bende salona doğru ilerledim.
Tekli koltuğa oturdum ki merdivenlerden ayak sesleri geldi. Kapıya doğru çevirdim kafamı.
Gelen Jung-hyun'du
''Baba o gelen bebek kim?''
Derin bir nefes alıp geri verdim, nasıl bir tepki verebileceğini bilmiyordum.
''O evimizin yeni üyesi. Artık bir kardeşin var.''
''Ama ben kardeş istemiyorum.''
Bir iç çektim
''Ben o'nu istemiyorum, o'nu asla sevmeyeceğim!''
Sinirle odadan çıkmıştı. 3 yaşındaydı ve doğal olarak kıskanıyordu.
28.10.2019
''Senin yüzünden herkes bizi, konuşuyor, bunu nasıl düzeltmeyi planlıyorsun?''
''Üvey olmam benim suçum mu?''
Sinirle sandalyeden kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
''Böyle kaçıp gidemezsin. Yarım saat sonra röportaj vereceğim. Senin pisliğini ben temizliyorum.''
Kapıyı açtım an arkamdan bağırması bir oldu ''Zaten o gün eve geldiğinden beri seni istememiştim. Senden nefret ediyorum.''
Şirketten çıkıp arabama bindim.
Haklıydı
Ben daha sonra eklenmiştim.
***
JJungkook: Lalisa
LLisa: Efendim Jung
JJungkook: Ne diyeceğimi bilemiyorum ama gördün mü?
LLisa: evet de niye sordun
(Görüldü ✔✔)
LLisa: anladım
Saat 14.30'da seni nehirde bekliyor olacağım
*
Nehir'e bakan boş bir banka oturmuş Lalisa'yı bekliyordum.
Birisinin kolumu dürtmesiyle sol tarafıma baktım
"Yine dalmışsın jung"
Elimi elinin üzerine koydum ve devam ettim.
"Sanırım önemli bir şey konuşacağız sevgilim~"
Sevgilim kelimesini vurgulayarak söyledim. Sevgili olduğumuz halde sevgilim kelimesinden nefret ederdi.
"Ahh jungkook o kelimeyi sevmediğimi biliyorsun."
Hafiften gülümsedim ama o görmedi. Biraz sessizlikten sonra konuşmaya devam etti.
"Evet önemli bir konu konuşacağız."
Sustu. Bende konuşmadım onun konuya girmesini istedim
"sende o ailenin parçası olduğun halde abin seni istemiyor hatta dışlıyor. Ve senin üvey olduğunu kimse bilmiyordu ta ki şimdiye kadar."
Susmuştu ve tekrar ortalık sessizliğe bürünmüştü.
"Ve şimdide herkes *Jeon* şirketinin 2. Bir veliahtın olduğunu düşünüyor. Ve bu abini sinirlendiriyor. Çünkü baban öldüğünde şirketin bütün hisseleri kendisine geçmesini istiyor."
"Benim zaten hisselerde gözüm yok."
Tekrardan ellerimize baktım.
"Abim şimdide üvey bir kardeşi olduğunu inkâr ediyor. Çünkü kokuyor. Eğer annem babamı zorla İngiltere'ye götürmeseydi abim asla böyle bir şeye kalkmazdı" diye devam ettim.
"Annen gerçekten seni seviyor Jung ama baban için aynı şeyi söyleyemem. Eğer baban burada olsaydı abinin yaptığının aynısını yapardı."
Derin bir nefes aldım.
"Bu konu asla insanların dilinden düşmeyecek ve abim bunun hırsını bir şekilde alıcak Lalisa"
Miamagi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to kidnapped | liskook
FanfictionKafama dayanan silahla haykırdım; - Seni hâlâ seviyorum Jeon Jungkook! Ve tam o anda duyulan silah sesi ile... Haykırış , Çığlık ve daha fazlası... Lalisa Manoban & Jeon Jungkook @31.12.2020 | miamagi