0.4

456 83 4
                                    

[Bedenimizde ki ıslaklık,
ruhumuzun ağlaması dan mıydı yoksa?]

07.11.2019

LALİSA MANOBAN

Banklarda Jungkook'u otururken görmem ile yanına gittim.

"Beni ne için çağırdın?"

Gelirken beni görmemiş olacak ki ona seslendiğim de aniden bana dönüp ayağa kalktı.

" Lalisa özür dilerim. Gerçekten orada düşündüğün şey için gitmedim. "

Dedikten sonra bana yaklaşıp sarılmaya çalıştı.

" Dokunma bana Jungkook. Öpüyordun. Sen beni ekip onunla buluştun ve onu orda öptün. Ne yapıcaktın? Oradan ayrıldıktan sonra hiç bir şeyden haberi olmayan zavallı Lisa'nın yanına mı gidecektin. Sen onu seçtin Jungkook."

"Lalisa beni bir dinle lütfen inan bana düşündüğün gibi değil"

Yağmur daha da hızlanmaştı. Kafamı kaldırmadan konuştum.

"Bitti"

Dedim kısık bir sesle ağladığımı anlamasın, güçlü sansın beni diye.

Daha fazla burada duramayacağımı anlayınca arkamı dönüp yürümeye başladım. Bileğimden tutulmamla arkama döndüm.

Artık Jungkook'ta ağlamaya başlamıştı. O dolu gözlerle konuştu masumca.

"Lütfen"

Dedi. Artık onunda ayakta duracak hali kalmamıştı. Kafamı 'Hayır' anlamında salladım ve tekrardan arkama dönüp yürümeye başladım. Ilerideki taksi durağına gidip bir taksiye bindim.

Artık daha şiddetli ağlıyordum. Taksi şöförü "Nereye gideceksiniz?" Diye sorduğunda, kafamı kaldırmadan.

" Banpo köprüsü"

Dedim.

Araba hareketlendiğinde dikiz aynasından baktığımda O'nu gördüm. Sinirden yanındaki direğe tekme attı ve oturup direğe yaslandı. iki eliyle gözlerini kapattı, ağladığı çok belli oluyordu.

Bileklerimide geçen sweattimin kollarını biraz daha çektim ve sıktım, göz yaşlarım ellerime teker teker düşüyordu.

Araba durduğunda şöföre baktım. 'İyi Misiniz?' bakışı atıyordu. Parayı uzatıp arabadan indim.

Nehre doğru ilerledim.

Buraya Jungkook'la gelirdim hep ama şimdi yoktu.

Yalnızdım.

Korkuluklardan tutundum ve nehire bakmaya başladım. Göz yaşlarım yavaş yavaş intaar edip nehire düşüyordu. Birisi düşüyordu, diğerlerinde ondan cesaret alıp atlıyordu.

Gözlerimi kapattım ama gözlerimin önüne o geliyordu. Kalbimin ritmi değismişti, hızlıca gözümü açıp derin derin nefes almaya çalıştım. Kalbimin ritmi eski haline dönünce nehire kendi yansımamı gördüm.

"Şimdi bende su olmak istiyorum."

Üstümdeki ceketi korkulukların üstüne koydum ve korkulukların diğer tarafina geçtim. Herkes bana bakarken ağzımdan şu kelimeler döküldü.

"Yağmur olmak var şimdi, usul usul toprağa karışmak sessizce! Aslında sessizlik, en güzel sestir duyabilene ve anlayabilene... Artık birazdan sessizliğim konuşsun diyorum kendime."

Ellerimi kapattım ve kollarımı iki tarafa açtım ve bağırdım.

"Beni de yanına al yağmur, bende karışayım suya..."

Tek ayağımı kaldırdım.

O anda elimde bir el hissettim. Yavaşça geri açtım gözlerimi. O anda hissettim kafama dayanan şeyi... Silahı. Ve o anda duyduğum sesle irkildim.

"Ölmen bu kadar kolay olmıyacak Lisa"

Sesi sert ve tok çıkmıştı.

Belimde ki el hızlıca beni çekti. Etrafıma şaşkın gözlerle bakarken adam elindeki silahı etraftakilere sallıyordu, bize yaklaşmamaları içindi.

Beni arabaya bindirirken o anda istemsizce çığlık attım.

Beni zorla arabaya bindirdiler.

JEON JUNGKOOK

Lalisa taksiye binip gittikten sonra bende 10 dk. sonra arabama bindim. Lalisa'nın birlikte gittiğimiz Banpo köprüsüne gittiğini biliyordum.

Bende oraya gittim.

Hızlı adımlarla köprüde yürümeye başladım. Ileri de bir kalabalık vardı. Kalabalığı gördükten sonra daha da hızlandım.

Aniden kalabalığın gerilediğini fark ettim, ve daha sonra bir çığlık.

Bu

Lalisa'nın çığlığıydı.

Aniden koşmaya başladım. Kalabalığa yaklaştığım an yanımdan hızlı bir araba geçti.

İçinde Lisa vardı.

O kaçırılmıştı...

LALİSA MANOBAN

Arabanın durmasıyla bağırdım.

Gözlerimin ve ağzımın bağlanmasından dolayı gelirken hiçbir şey görememiştim ve bağıramamıştım.

Neredeydim?

Kim beni karçırmıştı?

Daha doğrusu bana ne yapacaklardı?

Kafamdaki bu sorularla debelleşirken arabanın kapısının açılmasıyla beni kucağına alması aynı dakika içerisinde gerçekleşti.

Sanırım şu an ki durumunda sevinebileceğim en iyi şey ellerim, ayaklarım ve gözlerimin bağlı olmasına karşın beni yürütmeyip kucağına almasıydı.

Beni kucağına aldığı kişinin olduğunu düşündüm adam başka birine seslendiğinde 1 den fazla olduklarını anlamıştım.

" Kapıyı aç hemen! "

Ardından yüksek sesle kapı sesi.

Sese bakılırsa hem büyük hemde demirdendi ve gıcırdamalara bakılırsa baya eskiydi.

İçeriye girdiğimizi ortamın birden ısınmasından anlamışımtım.

Yaklaşık 5 dakika beni kucağında tuttuktan sonra beni bir yere oturtturdu. Oturduğum yere beni bağladı.

" Lalisa yerin rahat mı? Biraz burada oturacaksında. Ahh ne kadarda şapşalım ağzın kapalı konuşamıyorsun değilmi? "

Bunu dedikten sonra gülme sesi gelmişti.

Yüzüme değen elle bir anlık titremiştim. Sıcak yanağıma soğuk el ile illemişti.

Ben bir yandan kafamı çevirmeye çalışırken o konuşmaya devam etti.

" Bu güzelliğe yazık olacak. "

"Hadi ama! Konuşmanız bittiyse seni buraya alayım."

"Ahh tamam geliyorum."

Daha sonra ayak sesleri duydum gidiyor muydu?

Büyük ve eski olduğunu düşündüğüm kapının gıcırdayan sesi ile kapandığını belli eden ses.

Gitmişlerdi

Ben kaçırılmıştım

Miamagi

to kidnapped | liskookWhere stories live. Discover now