0.3

563 90 5
                                    

[Yağmur istiyorsan göz yaşıma,
Yangın istiyorsan yüreğime bak.]

01.10.2019

Evin kapısını ikinci kere çalışımda açılmıştı.

Kapıyı açan Nam-kyu odaya kadar eşlik etti bana. Odaya girince annemle göz göze geldik. Neşeli görünüyordu. Babam da beni fark etmiş olucak ki eliyle oturmamı işaret etti. İşaret ettiği yere oturdum, abimin yanına.

Annem ben oturduktan sonra söze girdi.

"Çocuklar şirkette bazı sorunlar çıktığı için bizim sadece 2 aylığına İngiltere'ye gitmemiz gerekiyor."

Aniden durmuştu. O sırada araya babam girdi;

"Sizde 2 aylına başınızın çaresine bakarsınız herhalde"

O sırada ayağa kalkmıştı

"Yarım saate uçağımız kalkıyor"

"Ne yani uçağınızın kalmasına yarım saat var ve siz bize yeni mi söylüyorsunuz."

Ben bunu söylerken annemle babam çoktan ayağa kalkmış kapıya doğru ilerliyorlardı.

"Ne oldu annensiz 2 aycık yaşayamaz mısın küçük Jungkook?"

"Kapa çeneni Hyun!"

Ben abimle laf dalaşı içindeyken annemle babam çoktan dışarı çıkmışlardı bile. Bende ceketimi hızlıca alıp evden dışarıya çıktım. Arabaya doğru ilerleyen annem seslendi.

"Sen nereye gidiyorsun tatlım?"

"Kafede Lalisayla buluşacağım."

"Lalisa?"

Ceketimi giyerken konuşmaya devam ettim.

"Hani doğum günümde bana iron man'li çorap alan."

"Haa o tatlı kız. Çok Şirin bir kız geri geldiğimizde onunla tanışmak isterim."

Annem bunları söylerken babam arkadan seslendi.

"Geç kalıcağız"

Anneme yaklaşıp sarıldım.

"Kendine iyi bak Jungkook"

*

Kafeye doğru yürüyorum ki telefonunun çalmasıyla duraksadım.

Ceketimin cebinden telefonumu alıp kimin aradığına baktım
*Jennie kim

Kafamı iki yana sallayıp aramayı rededip geri cebime koydum.

Bir kaç dakika sonra tekrar telefonum çaldı. Önemli bir şey olmuş olmalıydı. Aramayı kabul ettim.

- Efendim Jennie

- Jungkook biliyorsun seni aramam ama sana demem gereken bazı şeyler var.

- Önemli mi?

- Şeyyy.... benim için önemli ama senin için önemli mi bilemem

- Peki ne oldu

- Rose'ye bir şans versen olmaz mı?

-Ashh bunu daha önce konuşmuştuk

- Peki bu konu hakkında konuşmak istemiyorsun ama bu sabah sen ona bakmadığın için intihar edecekti Jungkook.
Belki de eve daha geç gitseydim onu ölü bulacaktım. Senin yüzünden en yakın arkadaşımı kaybedecektim.

- Rose böyle bir şey yapmaz

- Ahh Jungkook Rose'yi daha tanımıyorsun bile. Gerçekten bende bunu yapmak istemezdim ama Rose seni ******* parkında bekliyor lütfen sadece 15 dakika konuş. Belki fikrini değiştirirsin.

Aniden saate baktım daha Lalisa ile buluşmama yarım saat vardı.

- Sadece 15 dakikada

- Ahh teşekürler Jungkook pişman olmayacaksın.

Telefonu kapatıp cebime koydum. Park kafenin yanındaydı o yüzden sorun olucağını zannetmiyordum.

LALİSA MANOBAN

Kafenin önünden durmuş boş boş kafenin içine bakıyordum 15 dakika erken gelmiştim ve daha Jungkook gelmemişti.

Tekrar kol saatime bakıp kafamı kaldırıp etrafa bakma başladım.

Dikkatimi birden kafenin yanında ki parkta bankalarda oturan iki kişi dikkatimi çekti.

Biraz daha ilerleyip daha yakından bakmaya çalıştım.

Rose'yi gördüm ilk önce
Daha sonra yanından oturanın Jungkook olduğunu gördüğümde istemsizce kaşlarım çatıldı.

Parkın içine girmiş onları izliyordum.

Aniden Rose olmasını katiyen istemeyeceğim bir şey yapmıştı.

Jungkook'u öpmüştü

Jungkook'u

O an içimden bir şey koptu ve gözümden bir tane göz yaşı intihar etti.

Rose şuan dudakları bana ait olan Jungkook'u öpüyordu ve elleri o narin ve yumuşak yanaklarına götürmüştü.

İstemsizce onlara doğru bir adım atmıştım. Ve o an bir çıtırtı duymuştum.

Kafamı ayaklarıma çevirdim. Pamuk şeker çubuğuna basmıştım. Çubukta kalan pembe renkli pamuk şekerler ayakkabımın altına yapışmıştı.

Bir kaç saniye sonra kafamı kaldırdığımda sesi duymuş olacaklar ki ayrılıp bana bakmışlardı.

Bu sefer gözümde ki yaşlar ilkinden cesaret alıp hepsi birden intihar etti.

Arkama dönüp koşmaya başladım.

Arkadan bir ses yükselmişti o an

"Lalisa düşündüğün gibi değil!"

JEON JUNGKOOK

Parkın içine girdiğimde etrafıma bakınıp Rose'yi aradım.

Bir bankta oturmuş çocukları izliyordu. Yavaşça yanına gittim.

Yanına oturduktan sonra kafasını bana çevirdi.

"Gerçekten intihar etmeyecektin değil mi. Benim buraya gelmem içindi."

"Evet ama Jungkook gerçekten konuşmamız için bunu yapmalıydım."

"Ya konuşmak istemiyorsam"

"Ama Jungkook biliyorsun ben seni se-"

Bunu derken elini elimin üzerine koymuştu

"Beni sevdiğini biliyorum ama ben seni sevmiyorum."

Ağlamaya başlamıştı

"Jungkook böyle yapma lütfen, bir şans versen"

"Rose ben başkasını seviyorum."

O anda Rose bana biraz daha yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı tam onu itecek iken bir çıtırtı duymuştuk.

Rose'dan ayrılıp sesin geldiği yöne baktık.

Lalisa dolu gözlerle bize bakıyordu.

Aniden koşma başlayıncaya ayağa kalkıp peşinden koşmaya başladım.

Arama dönüp

"Sakın beni bu boş şeyler için meşgul etme, umrunda değilsin Rose."

Bende Lalisa'nın arkasından koşmaya başladım.

"Lalisa düşündüğün gibi değil!"

Miamagi

to kidnapped | liskookWhere stories live. Discover now