2.BÖLÜM

3.2K 256 82
                                    

   İçtiğim bira yavaş yavaş etkisini gösterirken Mert artık kalmamız gerektiğini söyledi.  Ona uzaylıymış gibi bakıp " ciddi misin? Daha yeni geldik . Biraz daha eğlenelim" dedim.

   "Ben şuradaki çocukları döverken de çok eğleneceğim"diyerek işaret ettiği yere doğru ilerlemeye başladı. Onun koluna yapışıp durması gerektiğini söyledim ama o bana kulak asmadan yürümeye devam etti.

   "Hayırdır lan . Gözünüzü bi bizim masadan alamadınız" dedi öne doğru eğilip ilk çocuğun suratına kafa atarken. Mert'in kafa attığı çocuk burnundan usulca akan kanı elinin tersiyle silip Mert'e doğru bir yumruk savurdu. Fakat elini ne ara geldiğini anlamadığım Kıvanç tuttu.

   Ve sonra yumruklar havada uçuştu....

   Bir ara kendimi iki seksen yere serilmiş bir halde buldum. Onlar sayıca bizden fazlalardı ve bu onlara avantaj sağlıyordu. Ama buna rağmen iyi iş çıkartıyorduk.

   Beste çocuklardan birinin kasıklarına tek savurdu.....

   Mert yere yatırdığı çocukla boğuşuyordu. Kıvanç ise Mert'in kafa attığı çocuğun sırtına çıkmıştı..

   Ve ben....

   Benden beklenmeyecek bir performansla yere yatırmayı başardığım çocuğun üstüne bira döküyordum.

   Kavga son hız devam ederken kim olduğunu göremediğim biri "polis geliyor " diye bağrınca hemen çantalarımızı alıp ordan sıvıştık.

   Kavgadan ucuz kurtulmuştuk.  Mert'in dudağının patlamasını , Kıvanç'ın kaşının yarılmasını ve Beste' nin saçının dağılmasını saymazsak gerçekten ucuz kurtulmuştuk.

   "Çok iyiydik yalnız " dedi Mert gururla göğsünü gererek.

   "Ninja kaplumbağaları aratmayan performans sergiledik" diye gülümsedi Kıvanç.

   "Öyleyse bir film gecesini hak ettik".

    Evin önüne gelince durdum.Bu evde tek yaşıyordum. Annem beni doğururmak için kendinden vazgeçmişti . Babamı ise geçen yıl trafik kazasında kaybettim.

   Şimdi ise babamdan bana kalan bu evde yaşamaya çalışıyordum.

   Anahtarı kapının deliğine sokup yavaşça çevirdim. Kapı açılınca hepbirlikte kendimizi eve attık.

   Herkes solalondaki yerini alınca mutfağa gidip cips ve kola aldım. Harika ne kadarda sağlıklı besleniyorduk. Cipsi büyük bir kaba boşaltırken hafifçe başım döndü. Tezgahın kenarına tutunup dengemi korumaya çalıştım. Birayı biraz fazla kaçırmışım ve uykusuzluğumu da katarsak vücudumun fazlaca dinlenmeye ihtiyacı vardı.

   "Besteeeeeeee "diye bağırdım fakat sesim o kadar güçsüz çıkmıştı ki ben bile zor duyuyordum. Son bir gayretle tekrar bağırdım. Bu sefer sesim biraz daha yüksek çıkmıştı.

   "Ne var ?" diyen Beste kapının eşiğinden belirdi. "Başım çok dönüyor ben yatacağım, siz keyfinize bakın" dedim odama doğru ilerlerken. "Tamam. Bekle bende seninle geleyim" diyerek koluma girdi.

    Birlikte odama gittik. Üstümü değiştirmeden yatağın içine girdim. Beste' de yorganı üzerime attı.

   Bana hafif bir iyi uykular öpücüğü verip odadan çıkan Beste'ye gülümseyerek baktım. Beste benim en yakın arkadaşımdı.

   Babamın ölümünden sonra bana çok desteği dokunmuştu. Beni asla yanlız bırakmamış ,her başım sıkıştığında yanımda olmuştu. Hani derler ya 'gerçek dost kara günde belli olur' işte Beste de hep kara günlerimde yanımda oldu. Ben bunları düşünürken uyku bana huzurlu kollarını açmış kendimi bırakmamı bekliyordu...

   Alarmın sinir bozucu sesiyle yatağımda huzursuzca kıpırdandım.  Başımı yastıktan zorlukla ayırarak genişçe esnedim. Telefonu elime alıp gelen mesaj var mı diye kontrol ettim.
Beste' den mesaj vardı.

   "Günaydın.  Dün akşam sen uyuduktan sonra bizde çok  kalmadık . Okulda görüşürüz. "

  Telefonu bırakıp yataktan kalktım. Hızla giyinip saçıma şekil verdim. Doğal sarışın olduğum için yüzümde ruh gibi beyazdı. Sadece yeşil gözlerimi öne çıkaracak hafif bir göz makyajı ve dudağıma da pembe bir ruj sürdüm .

   Çantamda hazırlayıp odadan çıktım. Kahvaltı yapmayı sevmediğimden dolayı sadece bir bardak kahve içtim. Tam kapıdan çıkmak üzereydim ki bir şeyi unuttuğumu fark edip koşarak odama gittim. Komidyenin üstündeki telefonumu ve kirazlı parfümümü aldım . Telefonu cebime sıkıştırıp parfümü de üzerime sıktım. Ve evden çıktım

   Okula geldiğimde herzamanki bankta bizimkileri görüp yanlarına gittim. "Günaydın millet" dedim gülümseyerek.

   Kıvançın yanına otururken. "Sana da günaydın"dedi hemen karşımdaki Mert. "Nasıl oldun?"

  "Şuan daha iyiyim"

   Biz konuşmaya devam ederken Beste yanımıza geldi. "Hey duydunuz mu Kerem yarın 18. Yaş günü partisi veriyor. Ve tüm 11 ve 12ler orada olucak bu harika" dedi sevinçle. 

   "Haklısın Kerem 18 yaşına girecek diye birleşmiş devletlere de haber verelim. Bir merhaba demeye gelirler" dedim dalga geçerek.

  "Ya Yase saçmalama tüm 11 ve 12ler de orada olucak diyorum sana yani bir sürü yakışıklı çocuk" dedi yavşak yavşak.

   "Senin ritim'e deki çocuğa n'oldu?" dedim. Dün o çocukla konuştuğunu görmüştüm. ""O iş yattı" dedi alt dudağını küćük bir çocuk gibi öne çıkarıp "Çocuk dün ki kavgada bizim dövdüğünü çocukların arkadaşıymış"

   "Boş ver " dedi Kıvanç " Demek ki gereksizin tekiymiş"Onu onaylarcasına başımı salladım. 
  
                                 🍒

    Dersin bitmesine son 5 dakika kaldığı için hoca bizi  serbest bıraktı. Tam arkamı döneceğim sırada İzel omzuma hafifçe dokundu.

   "Rüzgar neden gelmedi?"diye sordu  merakla. Ona ciddi misin bakışları atıp " Az önce mesaj attı tahtalı köye gitmiş seni orda bekliyormuş " dedim kikırdarken. İzel bana cevap vermek yerine yan tarafıma baktı. Ne zaman gelmişti bu çocuk?

   "Tahtalıköy beklemek beni bunalttı ." dedi alaycı bir tonda." Bende burda beklemeye karar verdim"

  

  

  
 

  

KİRAZ KOKUSU  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now