2. Bölüm: "Kaza"

512 105 198
                                    

Bölüme geçmeden yıldızları bırakırsanız mutlu olurum. Paragraf aralarında da yorumlarınızı belirtebilirsiniz.

Bölüm Şarkısı: Zakkum- Gökyüzünde

2. Bölüm: "Kaza"

Olmam gereken yerdeydim. Babamın yanında.

Ama babam benim yanımda değildi. O gökyüzüne kavuşmuş, bana ışık olmuştu. Ya da ben kendimi böyle kandırıyordum. Sanki babam hâlâ benimleymiş ama yanımda değilmiş gibi hissediyordum.

Buna alışmak o kadar kolay olmamıştı. Hatta tam anlamıyla alıştığım da söylenemezdi. Elimdeki çiçekleri mezar taşının üzerine koydum. Bu çiçekleri yolda gelirken gördüğüm parktan toplamıştım. Babamın mezarına her zaman gelmeye çalışırdım. Her geldiğimde çiçek getirirdim ona. Daha önce de bu vakitte gelmişliğim vardı buraya, bir çiçekçiden illa ki bir çiçek alırdım her zaman. Ama şimdi gelirken kafam o kadar dolu ve karışıktı ki çiçekçiye uğramak aklıma bile gelmemişti.

Babam papatya severdi en çok. Papatyaların ölünce koktuğundan bahseder dururdu. O zamanlar ermeyen aklım şimdi anlıyordu anlattıklarını.

Papatyalar dalındayken koku yaymazmış etrafa, ancak koparıldıktan sonra bırakırmış kokusunu. Anlaması güç şey de bu zaten, nasıl olur da ölüm bu kadar güzel kokabilirdi?

Ellerimi toprağın pürüzlü yüzeyinde gezdirdim. Toprak sertti. Oysa ki babamın elleri pamuk kadar yumuşak olurdu. Her gece beni uyuturken yumuşak ellerini saçlarımda gezdirirdi. Sakallarını benim için keserdi. Hatta beraber bile kesmiştik bir kaç kez. O sakallarını tıraş ederken ben lavabo tezgahına oturur biraz şımarırdım. Babam da yüzündeki tıraş köpüğünü burnumun ucuna bulaştırırdı. O zamanlarda aldığım keyfi, bu yaşıma kadar hiçbir şeyden almamıştım.

Havada bulutlar kol geziyordu. Gökyüzü yükünü attı atacaktı sanki. Ama o da benim gibi inatçıydı yaşlarını akıtmamak konusunda.

Babamın her zaman beni gördüğüne ve duyduğuna inanırdım. Belki inanışlardan dolayı böyle düşünüyordum. Ama buna tüm kalbimle inanıyordum.

"Baba, nefes alamıyorum bazen. Neden oluyor bilmiyorum ama ölecekmişim gibi hissediyorum. Sanki ölsem, tamamen yok olsam dünya üzerinden o zaman rahata ereceğim. Sanki asıl o zaman nefes almaya başlayacağım." Nefes alıp verdim ya da sadece kendini nefes almaya zorladım. "Ölmek bazen çok kolay geliyor gözüme. Ama bazen de korkuyorum. Kendime bile zor itiraf ediyorum korktuğumu. Güçlü gibi görünüp güçsüz hissetmekten bıktım artık. Belki sen yanımda olsaydın böyle hissetmezdim. Gerçi sen yanımda olsan ben güçlü görünmek zorunda kalmazdım ki."

Başımı karanlık geceye kaldırdım. İçime derin derin nefesler çekmeye çalıştım, ne kadar zorlansam da başarabilmiştim nefeslenmeyi.

"Sen yanımda olsan, beni korurdun değil mi? Düşersem eğer beni kaldırıp dizlerimi öperdin, iyileşirdi. Baba ben çok kez düştüm ama yanımda kaldırmak için kimse olmadı. Beni kimse iyileştirmedi. Kimse ben üzgünüm diye beni mutlu etmek için uğraşmadı. Yalnızım. Bunu biliyor ve iliklerime kadar hissediyorum. Keşke kimse olmasa da sen olsan..."

Boğazımdaki yumru geçmiyordu. Yutkunsam da geçmiyordu. Oturduğum soğuk mermerin üzerinden kalktım. Ben ölmek kelimesinin anlamını bilmezken en derinden acısını yaşadım, hâlâ da yaşıyorum.

Zaman geçtikçe yara kabuk bağlar derler bazıları hepsi yalan. En acı bir şekilde anladım bunu. Zaman geçse de acı hep aynı. Ateş hâlâ içimde kor gibi hiç köz olmadı.

Siz en sevdiğinizi kaybettiniz mi? Ben babamı kaybettim. Sonra da hiç benim olmayan annemi.

Ellerimdeki toprağı silkelemeye gerek görmeden toparlanıp çantamı elime aldım. Başka bir şey diyemeden arkamı döndüm. Buraya ne kadar gelirsem geleyim hiçbirinde babama veda edemiyordum. Babamın yokluğunu bir de ona veda edip hissetmek istemiyordum.

KUCAK DOLUSU YALNIZLIKWhere stories live. Discover now