3. Bölüm: "Alevler İçindeki Nefes"

398 97 219
                                    


Merhabalar!

Bölüme geçmeden yıldızların içini doldurursanız beni mutlu edersiniz.

Paragraf arası yorumlarınızı da eksik etmeyin. Keyifli okumalar.

Bölüm Şarkısı: Ufuk Beydemir- Ay Tenli Kadın

3. Bölüm: "Alevler İçindeki Nefes"

Siz hiç birini kaybetmekten korktunuz mu?

 Ben korkmadım. Çünkü ben kaybetmek neymiş, babam gidince öğrendim. Sonra da bir daha hiç kimseyi kaybetmekten korkacak kadar çok sevmedim.

Şimdi de birini kaybetmek üzereydim. Ama kaybettiğim kişiyi sevdiğimden emin değildim. 

Ben sevmezdim. Ben sevmeyi unutmuştum. Sevilen biri olmayı çok uzun zaman önce bırakmıştım ve artık birini sevebileceğimi de zannetmiyordum.

Yaklaşık 3 saattir hastanede ameliyathanenin önünde bekliyordum. 

Yaşadığım şoktan sonra telefonum tekrar çalmış Mert olduğunu görünce düşündüğüm şeyin olmadığını zannetmiştim. Ama sadece zannetmekle kalmıştım. Telefonda yabancı bir adamın sesini duyduğumda korktuğum şeyin olduğunu anlamıştım. Adam Mert'in kaza yaptığını ve durumunun iyi olmadığını söylediğinde hemen nerede olduklarını sordum. Adam bana onu hastaneye yetiştirebileceğini söyledi. Oldukları yere en yakın hastanenin adresini verip telefonu kapattı. Evden apar topar çıkıp bir taksiye atlayarak verdiği adresteki hastaneye geldim. 

Saat gece yarısını geçmişti. Ameliyathanenin önünde sadece ben vardım. Mert'in eşyalarını elime tutuşturduklarında ailesini benim aramamı istemişlerdi. Ama ben cesaret edemedim. 

Arada Mert'in telefonuna bildirimler geliyordu. Ama açıp bakmak istemiyordum. Kime, nasıl bir açıklama yaparak Mert'in kaza yaptığını söyleyebilirdim bilmiyordum. 

En sonunda telefon çaldı. Telefonun ekranına bakınca Kerim'in aradığını gördüm. Ve beklemeden açtım. 

"Oğlum neredesin sen? Annenler çıldırmış, açmıyormuşsun telefonlarını." 

Titrek bir nefes aldım, "Kerim, benim..." Bir iki saniye bekleyip konuşmaya devam etti.

"Çilay, Mert senin yanında mı? Neden telefonlarını açmıyor?" 

Yutkundum. "Mert... Mert kaza yaptı."

"Ne diyorsun sen Çilay? Sen nerdesin şu an?"

"Ben hastanedeyim. Mert de.. ameliyatta. Telefonu hep çaldı ama.. açamadım ben. Ne diyeceğimi bilemedim." Diye konuştum zorla.

"Hangi hastanedesiniz? Geliyorum ben."

"Ailesine haber verecek misin?" 

"Ben halledeceğim. Sen adresi söyle." Kerim'e adresi verip telefonu kapattım. 

Fazla vakit geçmeden Kerim geldi ve beraber ameliyathanenin önünde bekledik.

İlk defa bir ameliyathanenin önünde beklemiyordum. On sekiz yıl önce bir gecem ameliyathanenin kapısında geçmişti. Ve o geceden sonra kabuslarımın çoğu da bu kapıya benzer ameliyathane kapısının önünde geçiyordu.

Bir vakit sonra ameliyathanenin kapıları iki yana açıldı ve içeriden yeşil önlüklü doktor çıktı. İkimiz de ayaklanıp doktorun yanına gittik Kerim' le. 

"Hasta hayati tehlikeyi atlattı. Uyanıncaya kadar yoğun bakımda tutacağız. Uyandıktan sonra görebilirsiniz." Diye açıklama yaptı bize ve yanımızdan ayrıldı. Derin bir nefes alarak hastanenin nefret ettiğim kokusunu içime soludum. 

KUCAK DOLUSU YALNIZLIKWhere stories live. Discover now