gözleri ömre bedel, ah ne güzel ne güzel

30 5 2
                                    

öğrenilmiş çaresizlik. çaresiz kabulleniş. herkesin bu şekilde kabullendiği, hayatından söküp atamadığı olayları, düşünceleri vardır. ya da ben öyle olduğunu düşünüyorum. ya da belki de hayatımı bunu yaşayarak geçirdiğimden böyle. bilmiyorum. kimse yaşamıyordur umarım diye bir dilekte bulunmayı çok isterim. belki de hissettiğim en üzücü şeylerden biri bu. bir şeyleri çaresizce kabullenmek zorunda kalmak. değiştirmeye çok çabalamak ama halledememek. en sonunda kabullenmek ama acısını çekmeye devam etmek. ailem tarafından dayatılan çoğu şeyi çaresizce kabullendiğim çok oldu. arkadaşlarımın bunu yaptığı an çok oldu. hayatıma aldığım kişinin başından beri kabullenmemi sağladığı çaresizliğim hâlâ ellerimde duruyor.

,,,

ailemin dayattığı şeyler için onları suçlamalı mıyım suçlamamalı mıyım çok düşündüm. böyle büyütülüp böyle geldiler, değişemezler demeye çok çalıştım. ama büyütüldükleri şekilde ben de büyütülürken daha farklı bir bakış açısına sahip olabilmiştim. bu yüzden onları suçladım. çok söyledim. çok çabaladım. değişen tek bir düşünce yoktu. ben de kabullendim. bu kabullenişlerin ilkiydi benim için. sonra arkadaşlarım, dostlarım(?) oldu hayatımda. her birinin tek tek bana nasıl acı vereceğini öğrendim. dostlar hakkında bildiğim en önemli şey; gün gelir seni onlara gösterdiğin en kırgın yerinden tekrar kırarlar. ikinci kabullenişim. dostun olmasın. dostlara güvenme. belki de kabullendiğim ve uğruna en çok canımı sıkan kabullenişim 'sen bu hayatın ikincisisin' çaresizliği oldu. bir insanı hayatımın merkezinin tahtına oturttum. onu önce aşkım, sonra ailem, arkadaşım, dostum, nefesim, gittiğim yollar, baktığım gökyüzü, içtiğim su, dokunduğum her yer, tenime değen rüzgar, girdiğim deniz yerine koydum. ama onun hayatında olabilecek en kıyı köşede duran öylesine biri oldum. belki olmadım. oldum. ben sözlere önem vermem. hisler vardır. yüreğini yakan, yüreğine su serpen hisler. ben her zaman gereksiz hissettim. günlerce, haftalarca, aylarca. ve kabullendim ben bunu. çaresizce. belki de en çok buna akıttım yaşlarımı. hâlâ yarayı taze tutan kıymıklar ordayken bunu kabullenmekten başka şansımda yok gibi. ikincilik. belki üçüncülük. dördüncü. ama hiçbir zaman birinci değil.

,,,

daha iyi insanların olduğu dünya da yaşamak isterdim. kalplerin kırılmadığı ve gözyaşlarının sadece mutluluk için akıtıldığı. her şey için çok üzgünüm

düşüyoruzWhere stories live. Discover now