SINIRSIZLAR(TAMAMLANDI)

Episode:20(''Kaç Kırmızı Çizgi Var?'')

..........................

KAÇ KIRMIZI ÇİZGİ VAR?

..........................

Tam yarım saattir mide bulantımla baş etmeye çalışıyorum. Ancak beni rahat bırakacağa benzemiyor. Sanırım biraz sonbahardan kışa geçiş döneminin verdiği o soğuk havanın etkisiyle e tabi birde fazlaca stresten ötürü.

Mahallenin başında görünen ve şimdi yavaş yavaş bana yaklaşmakta olan lacivert Passat'a doğru bir adım attım. Ancak sadece bu kadarla kalmak zorundaydım. Aniden gelen kusma isteğimden dolayı ikinci adımı atamadan hızla arkamı döndüm ve tam da karşımda duran asma ağacının dibine içimdekileri boşalttım.

İşim bittiğinde ayağa kalkmak yerine asmanın yanına çöktüm. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Kalkmadığımı fark eden Behram Passat'ının kapısını açarak telaşla sokuldu yanıma. Önce asmanın dibindeki kusmuğu görüp yüzünü buruşturdu. Sonra kolumdan tutup sarstı beni. Ancak kendime gelebilmiştim. 

''Hatun Kişi ne oldu sana böyle? Yoksa doktorun verdiği ilaçları içtin mi?''

Biraz daha kendime gelmiştim. Gözlerine bakarak yanıtladım:

''Hayır. Konuştuğumuz gibi ilaçları kullanmadım. Zaten ihtiyacım yok. Sadece acilen Maral'ın yeşil çayını bırakmam gerekiyor.''

Ne söylemek istediğimi hemen anladı. Sevdiğim huylarından biri de buydu işte. Bu adama bir şey anlatmak için hiçbir zaman ikinciyi tekrar etmenize gerek yoktur, hatta çoğu zaman siz daha söylemeden anlar. Olağanüstü:D

Çantamdan çıkardığım siyah kapaklı damlalığı içindeki ile birlikte Behram'a uzattım. Bir bana bir elimdeki damlalığa bakıyordu.

''Seninle psikiyatırın yanından geldikten sonra eve döndüm. İlaçlarımı koyduğum yerde bulamıyordum. Hatta sadece ilaçlarım değil, gün içinde eşyalarım benden bağımsız bir şekilde yer değiştiriyorlardı sürekli.''

Bana deliymişim gibi bakıyordu şimdi.

''Bende başta delirdiğimi düşünmüştüm ama bu gün Maral'ı Kevser'in odasını karıştırırken gördüm. Güya ben kendi ilaçlarımı Kevser'inkilerin yanına koymuşum da birbirine karışmış ilaçlar.''

Elimdeki damlalığa uzandı ve hemen cebine attı.

''Bu nedir peki?''