33.Bölüm. "Çık Artık!"

15.1K 646 68
                                    

MEDYA:Poyraz. *-*

PLAYLİST:Zendaya- Replay

İyi okumalar *-*

--

33.BÖLÜM. "Çık Artık!"

Test kitabının koyu mavi kapağını büyük bir sevinçle kapadığımda sandalyeye yaslandım ve esnedim. Sayamadığım kadar çok kahve içerek gece 3'e kadar test çözebilmiştim!

Çözdüğüm son testin cevap anahtarına bakarak kontrol ettim ve full çıkardığımı görünce gözümden istemsizce bir yaş geldi, demek isterdim ama ne yazık ki öyle bir şey olmadı. Kontrol dahi etmeden kendimi yatağa yattım ve sınava az kalmışken, zihnimi açık tutarak uyumaya çalıştım. Ama elbetteki böyle bir şey olmadı. Uzun saatler boyunca test çözmeme rağmen aklım binlerce şey ile dolup taşıyordu.

Endişe, hüzün, beklenti ve plan.

Poyraz'ın doğum günü partisinin üzerinden 4 koca gün geçmişti ve beni bir kere olsun aramamıştı. Bir mesaj dışında tabii. O gecenin ertesi günü, Poyraz tam olarak beklentimi karşılayarak bana mesaj atmıştı.

"Hediyeleri teker teker açıyordum. Gökhan bir hediye bırakmış ve üzerine ikinizden olduğu yazıyordu. Bir gömlek ve şapka ha? Gerçekten çok hoşuma gitti. Zevklerinin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. :)"

Tam olarak buydu işte. Gökhan'ın bunu yaptığından haberim yoktu ama böyle yaptığı için ona minnettardım. Beni açıklama derdinden kurtarıyordu. Ona bir cevap atmamıştım. Gereksinim duymamıştım açıkçası. Zaten sınava az bir zaman kalmıştı ama başım sorularla dertteydi. İntikam planı kafamdan şekillenmeye başlamıştı ama sınav yüzünden geri plana atmıştım. Sınav bittikten sonra kısa bir süreliğine de olsa özgür kalacaktım. Ve bu süre zarfı benim için oldukça önemliydi. Bu aradan yararlanarak onlardan intikam alabilirdim.

Bu süre zarfında, beklide hayatım için en önemli kararı almıştım. Bir holding bulup orada işe başlamayı düşünüyordum. Babamın yakın arkadaşının bir holdingi vardı ve beni yanında çalıştırmayı büyük bir zevkle kabul etmişti. Babamın çok yakın olduğu için böyle bir şey yapmadığını, benim gerçekten ihtiyacı olan kişi olduğumu da belirtmişti. Ona bu kararı düşüneceğimi söylemiştim ama bu işi almak çok istiyordum.

Poyraz ile başlayan gri hayatıma son verip, dövüşleri bırakıp -elbette bu intikamımı aldıktan sonra olacaktı- iş hayatına atılmak ve kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyordum.

Poyraz'ı unutmak...

Beynim kırmızı alarm durumuna girdi ve dudağımı dişledim. O olmadan bir hayat düşünmeye başladım ama hayal edememiştim. Şu anda hayatımda yoktu ama... Yakınımda olduğunu biliyordum. Uzağımda olmasına rağmen bana nefesim kadar yakın olduğunu biliyordum. Beynimin en ücra yerlerinde bir yerlerde, beni izlediğini biliyordum.

O hayatımı mahvetmiş olabilirdi ama bir o kadarda bir şeyler eklemişti. Yeni dövüş taktiklerinden bahsetmiyorum elbette! O bana ilkbaharda esen sıcak rüzgar olmayı öğretmişti. Ya da kışın ortaya çıkan güneş olmayı. O bana ihtiyacım olandan daha fazla şey öğretmişti. Nasıl duracağımı, nasıl konuşacağımı, nasıl dövüşeceğimi, nasıl davranacağımı öğretmişti. O bana küçük dokunuşlar katmıştı ve bu hoşuma gidiyordu.

Onsuzluk.

Aklımda birden bu düşünce belirince rahatsız oldum ve yastığıma sarılarak diğer tarafa döndüm. Yapabilirdim, değil mi? Poyraz olmadan, beni koruyan, kızan, arada öven, öğreten ve seven biri olmadan yapabilirdim, değil mi?

Farkında olmadan ona bağlanmıştım. Yavaş yavaş ve sonra aniden.

"Kes şunu Derin." diye söylendim kendi kendime. Uyuyamayacağıma karar verdikten sonra banyoya doğru ilerledim ve ellerimi banyo tezgahına yaslayıp kafamı öne eğdim.

YIKINTIWhere stories live. Discover now