3. BÖLÜM

8.9K 613 117
                                    

"Biz plan yaparız ama kaderin planı yürürlüğe girer."

2 gün öncesi-devam...


Korku.

Hissettiğim en güçlü duygu korkuydu, çünkü artık güvende olmadığımı biliyordum.

O karanlığa bulaşan kimse güvende olmazdı.

Yarısına kadar indiğim merdivenlerin üzerine yığılır gibi oturduğumda hüngür hüngür ağlama isteğim o kadar şiddetliydi ki bunu bastırmam biraz zamanımı almıştı. Dehşet içerisindeydim, şok doluydum ve Yiğit'in bana gösterdiği gerçek yüzünü kafamdan silip atamıyordum. Sırtımdan yara almışım gibi kemiklerim ağrıyordu. Ayrıca sanki kaburgalarım ezilerek birbirine geçmiş ve kalbimi delik deşik etmiş gibi acı hissediyordum.

Birinin ansızın, "İyi misiniz?" diye sormasıyla kafamı kaldırdığımda merdivenlerden inerken hâlimi görüp duraksayan kadın memurla karşılaştım. Gençti, saçlarını sımsıkı at kuyruğu yapmıştı ve üniformanın ciddi derecede yakıştığı kişilerdendi. Onu geçiştirmek istercesine kafamı salladım ama pek gitmeye niyeti yok gibiydi.

"Su getirmemi ister misiniz?"

Kendimi konuşmaya zorlayarak, "Teşekkür ederim," diye mırıldandım. Kelimeler kıymık gibi dilime batmıştı. "İyiyim, birazdan çıkacağım. Yorucu bir gündü."

Yüzüme yerleştirdiğim sahte ifade ona tam olarak yeterli gelmemiş olsa da daha fazla uzatmayarak kafasını sallayıp yanımdan geçip gitti. Arkasından bakarken tek yaptığım sertçe yutkunmaktı. Kadın memurun dışarı çıkmak için kullandığı, bana özgürlüğümü sunacak olan kapı merdivenlerin ucundaydı. Ancak buradan çıkmak istemiyordum, çünkü bulunduğum karakol güvende hissetmeme neden oluyordu ve biliyordum ki dışarısı tehlike doluydu.

Her zaman tehlike doluydu.

Hele de benim için daima tehlike doluydu.

Sıradan bir hayat sürebileceğimi sanarak en büyük hatayı yapmıştım. Hayatıma kimseyi sokmamam gerektiğini unutmamalıydım. Ellerimi saçlarıma daldırarak saç köklerime asıldım. Kurduğum basit bir arkadaşlığın başıma açacağı belaları nereden bilebilirdim? Güvendiğim adamın karanlığa ait olduğunu, bana tanıştığımız andan itibaren yalan söylediğini, beni kandırdığını nereden bilebilirdim? Ayağımın taşa takılmasının bu kadar kolay olabileceğini, yıllarca uzak durduğum hayatla yeniden burun buruna geleceğimi nereden bilebilirdim?

Yeraltının büyük bir kapan olduğunu unutmayı seçmek benim küçük bir fare olduğum gerçeğini değiştirmemişti.

Yaptığım hataya katlanamıyormuş gibi ellerimi birkaç kez alnıma çarptım. Boğazım düğüm düğümdü, yutkunmak işkenceden farksızdı. İçine düştüğüm şoku kolay kolay atlatamayacağımı biliyordum. Yiğit'in düzenbaz olduğunu hazmetmek kolaydı ama arkasındaki karanlıkla yüz yüze gelmiş olmayı hazmetmek kesinlikle kolay değildi. Birkaç saat öncesinde yaşadıklarım hâlâ zihnimin perdesinde dönüp dururken kulaklarımda Yiğit'in telefonda konuştuğu kişiye söylediği sözler tekrar edip duruyordu.

"Nehir'e dokunmayacaksın..."

Kadın hırsızlıktan şüphelendiği için polisi aramıştı ve elimde silahla beni gördüğü için şüpheli konumundaydım, ancak asıl mesele ortaya çıktığında ve Yiğit tüm suçu üstlendiğinde suçsuz olduğum anlaşılmıştı. İfademi verirken hata yapmamaya özen göstermiştim. Masumu oynamış, hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davranmıştım. Yiğit polisler içeriye dalıp onu kelepçelemeden önce hiçbir şeyle ilgim olmadığını söylemem konusunda beni uyarmış, tek çıkış yolumun bu olduğunun altını çizmişti.

NEFES NEFESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin