19: Birlikte Moon'a gidelim mi?

24.8K 2.2K 2K
                                    

Hayatım boyunca anı yaşamaya, zamanımın ve elimdekilerin değerini bilerek hareket etmeye çalışan biri olmuştum. Anın getirisi olan zevkleri, kaçamakları, yaramazlıkları seve seve kabul eder ve sadece anı yaşardım.

Geleceği düşünmekse pek bana göre değildi çünkü bir zamanlar gelecek, benim için isteklerimin karşılayanmayacağını bildiğim bir zaman belirten kavramdı sadece. Geleceği her düşünmeye kalktığımda istediğim kimsenin yanımda olmadığını görürdüm ve dolayısıyla da üzülür, hayal bile kurmazdım. Zaten birkaç saniye sonra ölmeyeceğimin garantisi bile yoktu, boşu boşuna geleceği düşünüp üzülerek zaman kaybedemezdim.

Fakat dün geceden itibaren gelecekle ilgili düşüncelerim, geleceğimle ilgili düşüncelerim tamamen değişmişti. Çünkü geleceğimi düşündüğüm zaman yanımda olmasını istediğim kişi artık imkansızım değil, ihtimalimdi.

Taehyungla o konuşmayı yaptıktan ve dakikalarca öpüştükten sonra ikimiz de sessiz kalmıştık. Dudaklarımızda hafif bir sızı ve güzel bir gülümseme vardı. Kendimi çok heyecanlı, mutlu ve aynı zamanda da hüzünlü ve garip hissediyordum o an. Çünkü Taehyung benim için imkansızdı. Ben bu düşünceye o kadar alışmıştım ki yeni gerçeğe alışmak için zamana ihtiyacım vardı. Ama mutluydum. Gerçekten uzun bir zaman sonra ilk defa saf, küçük bir çocuk gibi mutluluktan ağlamak istemiştim.

Sonrasında ise açıkçası hiç konuşmamıştık. Taehyung beni yatağa çekmişti ve yan yana uzandıktan sonra beni kollarının arasına almış, ona sıkıca sarılışıma karşı sevimli bir şekilde gülümsemişti. Gece boyunca, ben olanları sindirmeye çalışırken saçlarımı okşamış, zamana ihtiyacım olduğunu hissetmişcesine sadece beni rahatlatmak için sırtımı ve saçlarımı okşamış, boynunda soluklanmama izin vermişti.

Gece boyunca geleceği düşünmüştüm. Bundan sonra ne olacak diye düşünmüştüm, ne yapacağım, ilişkimiz ne denli değişecek diye düşünmüştüm. Ya yapamazsak, o zaman ne yaparım diye düşünmüştüm ama net bir cevap vermemiştim hiçbir soruya. Çünkü bahsettiğimiz kişi Taehyungdu ve ben Taehyungu çok iyi tanıyordum. Benim tanıdığım Taehyung ise asla tahmin edilemezdi.

Bu yüzden de gece boyunca, uyuyamadığım o sürede, çok düşünmüş ama sadece bir karar verebilmiştim. Daha doğrusu kendime bir söz vermiştim ve o da, Taehyungun değişken tavrına karşın her zaman kendimi mutlu etmeyi bilmek adına kendime verdiğim bir söz olmuştu. Çünkü Taehyungun da dediği gibi birbirimizi yıpratacağımız bir gerçekti. Biz gerçekten farklıydık ama bu birlikte olmamıza engel olmazdı elbette. Onunla her zamanki gibi fazlaca eğlenecek, her zamankinden daha fazla temasa girecektim ama her zamankinden çok kıskanacak ve aynı zamanda geniş tavrından dolayı da çokça üzülecektim. Bunlar benim de onun da kesin gözüyle baktığı durumlardı. Kendime verdiğim sözün nedeni de buydu işte.

Zar zor uyuyabildiğim gecenin sabahında daha fazla düşünmenin bana hiçbir yarar sağlamayacağını fark etmiştim ve bu yüzden de her zaman yaptığım gibi akışına bırakmıştım. Yanında normalden daha fazla heyecanlansam da ilişkimize alışana kadar böyle olacağını biliyordum. Bu yüzden de çok kasmamaya, ona yardımcı olmaya çalışmıştım çünkü o gerçekten de bana karşı oldukça anlayışlı ve yardımcı olacak şekilde davranıyordu.

"Jungkook?"

Daldığım düşüncelerimden beni uzaklaştıran kişi babam olmuştu. Taehyungla kahvaltı yaptığımız sırada babam eve gelmişti ve yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istediğini söyleyerek bize katılmıştı. Gerçi yediğimiz şey mısır gevreğinden başka bir şey değildi.

"Efendim?" Demiştim hemen gülümseyerek bakışlarımı ona çevirirken.

"Durgun gibisin, bir sorun mu var? Tartıştınız mı yoksa?"

Friends; taekookWhere stories live. Discover now