*7

93 10 53
                                    

Yorgunluktan ağrıyan bedenimin ağrılarına uykumda bile bir yenisini eklerken uykumdan hissettiğim ağrı ile uzaklaştım. Yattığım yerde sola dönerken ani hareketimle yatak başlığına kolum çarpmıştı. Uykudan irkilerek uyanmış hissettiğim acı ile bağırmadan edememiştim. "Lanet olsun!" diye bir kere daha bağırdığımda odamın kapısı hızlıca açıldı. Kafamı oraya çevirdiğimde endişeyle bana bakan Enes'i ve ablamı görmüştüm. Ablam yanıma doğru Enes'den önce atılırken Enes çatık kaşlarıyla hızlıca konuştu. "Sabah sabah ödümü kopardın be! Bende öldün falan zannettim." dediğinde aynı onun gibi kaşlarım çatık olduğundan yüzümdeki ifadeyi hiç bozmadan bağırarak konuşmaya başladım. "Çocuk benim sabrımı zorlama! Zaten her yerim ağrıyordu bir de üzerine kolumu yatak başlığına vurdum. Yeni uyandım demem, çocuk korktu demem sana buradan bir uçarım var ya!" dedim ve gözlerimi kısa süreliğine ablama çevirdim. Bıkkınlıkla bizi dinliyordu. "Ben gidiyorum, bir daha da ölmek üzere olmadığın sürece bizi strese sokma." dedi ve arkasını dönüp gitti. Sinirle arkasından bağırdım. "Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun it! Seni o anandan çok ben büyüttüm. Sütümü haram ederim görürsün." dediğimde duyduğum kahkaha ile bakışlarımı boş kapıdan ablama çevirdim. Kahkaha atarken zorlansa da güldüğü noktayı gereksiz bir amaçla anlatmaya çalıştı. "Sütünü haram ediyorsun ha!" demişti sanırım.

Gözlerimi devirip kolumu ovalamaya başladım. "Kolun için merhem alırım. Akşam yatmadan süreriz. Eğer bedenindeki ağrı dinlenmeyle de geçmezse, ki büyük ihtimalle o kadar hareketli bir günden sonra geçmez, kas gevşetici bir ilaç iç." dediğinde başımı salladım. Yatağıma bir kaç adım daha yaklaştı ardından yüzüme doğru eğildi. Bize özgü olan öpücükleri kondurdu. Önce alından, burundan, yanaklardan ve çeneden. En son da beni huylandırmasına rağmen ikimizinde hoşuna giden adem elması ile çenemin arasındaki gıdık denilen ve bende var olan yumuşak bölgeye öpücük kondurdu. Gülümseyerek konuştum. "Seni seviyorum biliyorsun dimi?" dediğimde her zamanki gülümsemesiyle konuştu. "Ablalar kız kardeşlerini çok sever biliyorsun dimi?" dediğinde sessizce başımı salladım. "Benim işe yetişmem gerek." diyerek üzerindeki havuç pantolonunun cebinden çıkardığı telefonundan saate baktı. "Daha çok zamanın var abla! Hep böyle diyorsun ama dakikalar önce hastanede olduğuna adım kadar eminim." dedim. "Haydi çok konuşmada dinlen." dedi ve belli belirsiz bir el sallama hareketiyle arkasını dönüp odadan çıktı.

Yorgunlukla gözlerimi kapatırken uykunun tekrardan beni tesiri altına almasını bekledim ama olmadı. Oflayarak yatakta oturur vaziyete geldim. Yavaş ve bitkin hareketlerimle kenardaki telefonumu alıp ayağa kalktım. Yavaş adımlar olmasına rağmen parmak ucumdan baldır bölgeme kadar her adımda hissettiğim ağrı yüzünden kaşlarım istemsizce çatılıyordu. Bir aşağı kata inip Enes'in odasına girdim. Yatakta öylece uzanıyordu. Kaşları alayla havaya kalkarken gözleri kısa bir sürede bana çevrilmişti. Taklit edeceği yüz ifadesine bürünmeye çalıştı ardından da sesini incelterek konuştu. "Allah'ını seviyorsan Enes hele beni bir çitle! Doğru düzgün bana masaj yaparsan Allah ne muradın varsa verir Enes! Allah tuttuğunu altın, yaptığını sevap eyler Enes!" dediğinde sinirlenmemek için kendimi sıktım. "Söylememe gerek görmüyorum. Aynısından işte." dediğimde gülerek bana baktı. "Enayi miyim lan ben?" dediğinde başımı hızlıca sallayıp konuştum. "Evet." demiştim. Yatağının üzerindeki yastıklardan birini attığında tüm gücümle bağırmaya başladım. "Anne oğlun bana vuruyor." diye bağırmıştım. "Sus Allah'ın cezası sus! Zaten geçen gün kırk saat babamdan azar işittim. Bir daha işitemem." dediğinde gülerek yatağa doğru yaklaştım. "Haydi kalk!" dediğimde oflayarak yataktan kalktı. Yüz üstü uzanıp gözlerimi kapattığımda önce parmakları boyun ve omuz bölgeme ulaştı. Masaj hareketlerini yaparken sessizdi. "E düğünde bana bir gelin adayı seçtin mi çocuk adam?" dediğimde tekrardan ofladı.

Bağrıma Gömülü Benlik *yeniOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz