14. Bölüm

7.2K 454 35
                                    

Bölüm şarkısı ve Dilan'ın bölümde bahsettiği fotoğraf medyada...

Keyifli okumalar!

(Bu arada oy ve yorum sınırı koymak istemiyorum ama sizden ricam oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Siz ne kadar çok yorum yaparsanız benim aşka gelip bölüm yazmam o kadar çabuk oluyor.)

***Sezen Aksu - Sen Ağlama***

Koştum, tüm gücümle koştum. Ona yetişebilmek, onu son defa görebilmek için koştum. Annemden zar zor yarım saatliğine izin alabilmiş bu kısacık zamanın boşa gitmesini istemediğimden bacaklarıma yüklendim. Bahçeye nefes nefese vardığımda yavaşladım. Yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru ittim. Elim kalbimde nefesimi düzenlemek için derin soluklar alıp verdim. Oradaydı. Yüzünü gördüğümde gülümsedim. Çınar ağacının altında beni bekliyordu. Sakin gözükmeye çalışarak nefesimi düzenlemek için öksürdüm. Kendime çeki düzen verdim. Saçlarımı, üzerimdeki kot ceketi ve sarı üzerinde kırmızı çiçekleri olan elbisemi düzelttim. Onun için hazırlanmıştım, boşa gitsin istemiyordum. Yanına doğru yaklaştığımda elindeki siyah, kadife kutuyu gördüm. Beni baştan aşağı süzdü. Hala nefes nefeseydim ve yanaklarım da al al olmuştu. "Sen koştun mu?" diye sordu halime gülerek.

"Biraz...sana yetişememekten korktum." deyiverdim. Nasıl olsa on beş ay onu göremeyecektim. Böyle düşününce ne kadar da uzun bir süre geliyordu. Kendimi buna hala alıştıramamıştım. Düşününce yüreğime kederle kara bulutlar çöktü. Yüzüne inceledim. Sakallarını kesmiş, saçlarını tıraş etmişti. Mavilikleri bulutluydu . Tıpkı yüzümü hafızasına kazımak ister gibi o da beni inceliyordu. Bana bakarken daha da kızardım. Bakışlarımı kaçırıp alt dudağımı dişlediğimde kalbim hızla çarpıyordu. Onun yanındayken heyecanlanmamaya bir türlü alışamamıştım. Yüzü, sesi, kokusu, bakışı, gözleri... onda beni heyecanlandırmayan bir şey düşündüm. Mümkün değildi. Aramızdaki mesafeyi kapatmak için bana bir adım daha yaklaştı. Rüzgar esti, kokusu burnuma tatlı bir esintiyle geldi. Ciğerlerime son kez solur gibi çektim. Son kez değildi, son kez olamazdı.

"Sana bir hediyem var." dedi aramızdaki sessizliği gür sesiyle bölerek elindeki kutuyu bana doğru uzattı.

Bakışlarımı kutu ile onun arasında mekik dokudu. Kadife kutuyu parmaklarımın arasına aldım. "Teşekkür ederim," dedim utanarak. Titrek parmaklarım kutuyu araladı. Ucunda altın bir kuş, kuşun ağzında pırlanta olan bir kolyeydi. Çok güzeldi, şık ve zarif duruyordu. "Bu...bu çok güzel...teşekkür ederim." dedim heyecanla. Hayranlıkla kolyenin ucunda gezdi parmaklarım, onu takılı olduğun süngerden kurtardım. "Takmamı ister misin?" diye sordu.

"Evet, lütfen."

Kolyeyi elimden aldığında ona arkamı döndüm. Daha rahat takabilmesi için elimle saçlarımı toplayıp kaldırdım. Kolyeyi boynuma hissettiğimde ona parmak uçlarımla bir kez daha hayranlıkla dokundum. Bu hayatımda aldığım en güzel hediyeydi.

"Bu bir sevgi kuşu kolyesi..." diye açıkladı. "Taktım."

Tekrardan ona doğru döndüm. Saçlarımı serbest bırakıp savurdum. "Yakıştı mı?" diye sordum sırıtarak, hafif dişlek olduğumdan ön dişlerim daha öne çıkıyordu umarım bu korkunç bir görüntü oluşturmuyordur. Yüzünde tatlı bir tebessümle bana bakıyordu. Bakışları yüzümden boynuma kaydı. "Çoook..." dedi iç geçirerek.

"Benim de sana bir hediyem var."

Elimi ceketimin cebine attım. Fotoğrafımı çıkarttım. "Aslında hediye sayılmaz, sadece belki orada yüzümü unutursun veya bir ihtimal beni özlersin diye bunu getirdim." diyerek ona iki sene önce çektiği fotoğrafımı uzattım. Bana bisiklete binmeyi öğrettiği zamandı. Bisikletin üzerinde üzerimde ona doğru döndüğüm üzerimde uzun kollu beyaz bir tişört, açık mavi kot pantolon, gözümde siyah kedigözü çerçeveli gözlüklerle oldukça havalı çıktığım bir fotoğraftı. Saçlarım önüme gelmesin diye taç takmıştım, o zaman şimdiye göre biraz daha kısaydı ama yine de omuzlarımdan aşağı dökülüyordu. Gülümsüyordum her zamanki gibi dişlerim biraz öndeydi. Ona doğru dönmüş, poz vermiştim. O gün Safa da bize katılmıştı. Bisikletten düşmeden gitmeyi planladığım yere ulaşmayı başardığımda gün batana kadar piknik yapmış, sohbet etmiş, eğlenmiştik. Bu fotoğrafla sadece beni değil, güzel günlerimizi de hatırlasın istiyordum. Fotoğrafı uzun uzun inceledi. Derin bir nefes aldı, o günü hatırladığına emindim.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin