15. Bölüm

8.4K 434 39
                                    

Doğuhan Sarp Bey ve bölüm şarkısı medyada.

Umarım bölümü beğenirsiniz dün paylaşmam gerekiyordu ama yetiştiremediğimden ancak bugün paylaşabildim. Keyifli okumalar! Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :)

*** Eskitilmiş Yaz - Uyursam Geçer Mi?***

Geçmişin hayalet anıları bütün gece beni yalnız bırakmadı. Düşündüm, sürekli düşündüm. Kendimde bir hata, bir günah, bir yanlış, bir kusur aradım. Zülfikar'ın o akşam söylediği sözler kulağımda çınladı. O anı tekrardan yaşamak, o sözleri tekrardan duymak bana acı veriyordu. Kafamı başka bir şeyle meşgul etmeye kalktığımda ise aklıma bebeğim geliyordu. İki ucunun da bana acı vermekten başka bir halta yaramadığı bir değneğin ortasındaydım. Sabah polislerin ifademi almak istediğini öğrendim. Olayın görgü tanıkları dinlenmiş ama asıl benim ifadem gerekiyormuş. Kapıda bekleyen iki polis memuru konuşamayacak durumda olmam ötürü, sağlık sorunlarım sebebiyle yazılı olarak karakola gelip ifade vermem gerektiğini söyledi. Sağ kolum hala kullanabileceğim durumda değildi, ağrılarım vardı. Bu şekilde onlara nasıl yardımcı olabileceğimi bilmiyordum. Birinin dudaklarımı okuması gerekecekti veyahut kolumun iyileşmesi gerekiyordu. Zülfikar o gece tutuklanmış, Doğuhan'ın söylediğine göre ve şahitlerin ifadesine göre de birkaç defa yere düşürdüğü bıçağının üzerine düşmüş, düşerken de yüzüne darbe almış. Bu söylenene odadaki kimsenin inanmadığına emindim ama herhangi bir delil olmadığından söylenenler dışında yapabilecekler bir şey yoktu. Onu kimin dövdüğü hatta öldürmeye kalktığı ortadaydı. Bir şekilde öldürülmeden Doğuhan'ın elinden kurtarılmış ve cezasını çekmesi için adalete teslim edilmiş. Polislerin söylediğine göre dün taburcu olmuş, sağlık durumu da maalesef iyiymiş. İfadesi alınıp adliyeye sevk edilmiş.

Taburcu olmadan önce tekrardan doktor kontrolünden geçtim. Bacağımdaki ezik kolumdakine göre biraz daha iyiydi, inceden bir sızısı olsa da üzerine basabiliyordum. Konuşmak için biraz daha zamanım vardı. Yiyeceğim gıdalar, ilaçlar, tedaviler belliydi, doktor hepsini anlatırken o da yanımdaydı ve ilgiyle dinliyordu. İlaçlarımı doktor yazdığı anda Doğuhan adamlarına aldırmıştı. Onun ilgili davranması bana hiçbir şey hissettirmiyordu. Hislerim dondurulmuş gibiydi. Acı ve hüzünden başka yüreğimde yeşerecek herhangi bir duygu barındıramıyordum.

Hastaneden çıkmadan önce camdaki yansımada kendimi gördüm. Karşımdaki kadını tanıyamadım, sanki ben değildim de karşımdaki yaralı, kolu kanadı kırılmış bir yabancıydı. Korkunç gözüküyordum. Bakışlarımı dehşet içerisinde kaçırdım. Keşke bu halimi kimse görmeseydi. Hastane çıkışında beni gören birkaç kişinin bakışlarını kaçırdığı gördüm. Arabaya doğru ilerlerken bana yardımcı olmaya çalıştığında ona engel oldum. Yavaşta olsam tek başıma hareket edebiliyordum. Yeterince bana acıyan bakışlara maruz kalmıştım, bir de onunkini görmeye katlanamazdım. Camdaki yansımam aklımdan çıkmazken yüzüm düştü. Şirin'e ne diyeceğimi düşündüm, acaba ona ne anlatmışlardı? Elim boynuma gitti. Bandaj duruyordu ve bir süre daha kalacaktı. Arabaya yerleşirken aralık kapıdan destek aldım. Kendimi yerleştirdiğimde yanıma oturduğunda ardından kapıyı kapattı. Başımı bedenimle beraber camdan dışarıya çevirerek yan bir şekilde oturdum.

Daha önce Doğuhan'ın yanında gördüğüm siması tanıdık bir adam şoför koltuğuna geçti. Bana bakmadan, selam vermeden doğruca işine koyulup arabayı çalıştırdı. Hastane bahçesinden çıkarken halim gözümün önünden gitmiyordu. Keşke kızımın karşısına bu şekilde çıkmasam ama onu çok özlemiştim, cennet kokusu burnumda tütüyordu.

Arabadaki sessizliği Doğuhan'ın gür sesi böldü.

"İstersen boynunu kapatmak için takabilirsin, senin ufaklık merdiven düştün ve boğazının şiş olarak biliyor. Burcu ona bu şekilde anlatmış." dedi. Uzattığı siyah, silindir şeklindeki kutuya baktım. Onu elime aldığımda açmak için kucağıma koydum. Bacaklarımın arasına sıkıştırıp sol elimle kapağını açtığımda içindekindeki beyaz üzerinde okyanus mavi dağ lalesi desenli ipek şalın ucunu gördüm. Parmaklarım arasındaki tutup onu havaya kaldırdım. Bana o gece Burcu'ya aldığım hediyeyi hatırlattı.

Doğunun Aşık Kadını - Ruh-i Revanım -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin