Küçük Şeytan

6.2K 298 178
                                    

Yüzüme yumruk yemem ile ağzıma metalimsi bir tat geldi.

"Bana silahların yerini söyle!" diye bağıran adam ile sırıtarak "Nah!" dedim

Size kendimi tanıtayım. Ben Eylül. Eylül Kıraç. On sekiz yaşındayım. Ve mafyayım.

Şimdi ne mi oluyor? Karşı tarafın mafyaları tarafından yakalandım. Ve konuşturulmaya çalışılıyorum.

"Konuşmazsan seni öldürürüm." diyen adam ile göz devirdim.
"Konuşursam da öldürürsün." dedim.

"Sen daha lakap bile almayı becerememiş bir mafyasın!" diye bağıran adam ile sinirlerim bozuldu.

Eğer sözü dinlenilen, saygı duyulan bir mafya olmak istiyorsan bir lakap kazanman lazımdı.

Ben ise küçüklüğümden beri bu işlerde olmama rağmen bir lakap kazanamamıştım.

"Lakap alıp da bir boka yaramamaktan iyidir." dedim sinirle.

"Senin dilin fazla uzamış!" diyen adam ile "Senin de götün fazla kalkmış!" dedim.

Sinirle tokat atması ile ağzımın içinde biriken kanları ayakkabısına tükürdüm.

Adam tam "Seni küçük şeytan!" diye bağırırken dışarıdan silah sesleri gelmeye başladı.

"İşte şimdi sıçtınız." dedim gülerek. Adam silahını çıkartıp bana doğrultmuştu ki yenice çözdüğüm ayaklarım ile sert bir tekme attım.

Adam geriye sendelenirke ayağa kalktım. Bağlı olduğum sandalye de benimle birlikte kalkınca sandalyeyi hızla adama vurarak kırdım.

Sandalyenin kırılan sivri uçlu bir parçasını aldım ve adamın boynuna sapladım.

Adam ayaklarımın önüne yığılınca kafasına sert bir tekme attım.

Deponun içine giren babam ile derin bir nefes aldım.

Bana bir silah vererek "Hızlı ol." diyen babamla "Tamam." dedim.

Beraber depodan çıktığımızda babamın en güvendiği, sağ kolu olan adamın vurulduğunu gördüm.

İçimden gelen bir his bana bunun hesabının benden sorulacağını söylüyor.

İsimsizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin