Depo

4.2K 234 114
                                    

Yanımıza dayımın gelmesi ile derin bir nefes aldım. Bizi kurtarırsa dayım kurtarırdı.

"Yeğenim şimdi iplerinizi çözeceğim ve sizi yemek odanıza götüreceğim. Sakın bana vurup bayıltmaya ve kaçmaya çalışmayın. Bende zaten çıkış kartı ve silah yok." dedi dayım.

Bana gizli bir mesaj veriyordu. Dayım ile küçüklükten beri bu şifreyi kullanıyorduk.

Dayım eğer cümlenin başında yeğenim kelimesini kullanırsa dediklerinin tam tersini anlamam gerekirdi.

Yani şimdi burada iplerimizi çözdüğümüzde onu bayıltıp çıkış kartını ve silahını alıp kaçmamızı söylüyordu.

Dayım hepimizi çözünce bilerek bize arkasını döndü.

İşte o sıra "Üzgünüm dayı." dedim ve sandalyemi alıp kafasına vurdum.

"Lan ne yaptın adama!" diye bağıran Bora ile "İşime karışma!" diye uyardım.

Dayım yere yığılınca üstündeki iki tabancayı ve çıkış kartını aldım.

"Bora, Bartu yakalayın." dedim ve iki silahı onlara fırlattım.

"Mertcan sende çıkış kapısını aç." dedim ve çıkış kartını ona verdim.

Mertcan kapıya doğru giderken sütyenimin içindeki çakıyı çıkardım.

Hepsi bana şaşkınca bakınca "Ne var?" diye sordum.

Mertcan kapıyı açınca Bora ile bakıştık ve yavaşça kapıdan önde çıktık.

Kapının önünde iki koruma vardı. Bora hızla birinin boynunu kırarken bende diğerinin boynunu çakım ile kestim.

Mertcan ve Bartu da depodan çıkınca "Kim ne ile geldi buraya?" diye sordu Bartu.

"Ben yürüyerek geldim." diyen Mertcan ile Bora "Eylül ile benim arabada geldik." dedi.

"Mertcan sen benim arabaya binersin. Siz de düzeni bozmayın." dedi Bartu.

"Eylül eğil!" diye bağıran Bora ile hızla çömeldim.

Bora silahı ateşleyince arkamdan yaklaşmakta olan bur herif olduğunu gördüm.

Depodan adamlar çıkarken "Arabalara koşun!" diye bağırdım.

İsimsizlerOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz