Kapı çalınca gözlerimi telefondan ayırıp ayağa kalktım, Gülsüm teyze bağıra bağıra Elif'i severek altını değiştiriyordu. Oflayarak kapıyı açtığımda kızının elinden tutmuş kapının önünde duran Yeliz ablayı gördüm.
"Hoşgeldin abla." dediğimde coşkulu bir şekilde hoşbulduk dedi. Kapıyı açıp içeri doğru ilerledim.
"Ee Semih, şafak kaç?" alaylı ses tonuyla konuşmuştu. Koltuğa yeniden geçip oturdum.
"Dört." dediğimde kahkaha attı. Sedat'ın bana ev cezası verdiği için aşırı keyifleniyordu sanki.
"Halaaaam!" diyerek Gülsüm teyzenin kucağında duran Elif'e hızlı hızlı yürürken Elif heycanla kaçmaya çalışıyordu. Kucağına alıp büyükçe sarıldı.
İki üç gündür böyleydi günler, evde kısır partisi yapıyorduk, Gülsüm teyze kadınları toplayıp dizi izletiyor, Yeliz abla işlerini halledip akşama kadar burda oturuyorlar. Ve bana da kendileri televizyon izleyip dedikodu yaparken çay servisi yaptırıyorlardı.
Birbirlerini severek konuşup, evden ilk gidenin arkasından dedikodu yapıyorlardı. Hepsinin ses kaydını almıştım bir gün işime yarar diye. Evde durunca psikolojim bozulmuştu.
Yine akşama kadar çay kısır faslı yaptıktan sonra Yeliz abla kocası erken geliyor diye hemen eve kaçmıştı. Yemeği hazır değildi, oh olsundu.
"Gülsüm teyze Elif'in altını değiştin mi?" diye sordum Elif'i yürütece koyarken.
"Değiştim kuzum!" mutfaktan sesi gelince Elif'i serbest bıraktım. Yürüteç ile kafasına göre dolaşırken zil çaldı.
"Geldi baba..." dedim Elif'e ve kapıya doğru yürüdüm.
Kapıyı açtığımda karşımda Sedat ve Cengiz'i görünce ilk kaşlarımı çatsam da daha sonra Cengiz abiye hafiften gülümsedim. İkisinin de eli doluydu.
"Hoşgeldiniz..." dedim.
"Arabada iki poşet daha var Semih, onları getirsene." dedi Sedat içeri girerken, omuz silktim.
"Benim sokağa çıkma yasağım var, ben alamam." dedim trip atar gibi. Sedat durup yüzüme baktı.
"Bak bak laflara bak.." dedi bu çocuk olmamış bakışlarını atarken. Umursamadan içeri geçtim.
"Ne yapıyorsun Semih?" dedi Cengiz abi gülerek içeri girerken. Masaya yaslanırken ona gülümsedim.
"İyiyim Cengiz abi, oturuyorum sen ne yapıyorsun?" dediğimde Sedat poşetleri bırakmıştı, tam dışarı çıkacaktı ki kapıya doğru gittim.
"Tamam tamam ben giderim." dediğimde bana bir bakış attı, Cengiz abinin gülme sesi gelirken bende arabaya doğru ilerledim.
Arabanın kapısını açıp iki poşeti aldım ve kapıyı kapatarak eve doğru yürüdüm. Güneş batmak üzere olduğu için çok güzel bir gün batımı görüntüsü vardı. İç çekerek birkaç saniye gökyüzüne baktım.
"Semih, vicdanıma oynama." Sedat'ın dehşet içinde ki sesini duyunca kapının önünde duran bedene döndüm. "Evden çıkmayacaksın derken, dershaneye ya da çarşıya gitmeyeceksin dedim. Bahçeye çıkabilirsin oğlum, saçma sapan hareketler yapma."
Kaşlarımı birkaç saniye çatsam da gökyüzüne olan özlem dolu bakışımı gördüğü için böyle dediğini anladım. Gülmemek için dudağımı ısırdım.
"Sen gardiyan, ben mahkum..." dediğimde uzanıp bileğimden tuttu ve kendine çekti. Boynumu kokumu içine çekerek öptü.
"Geç içeri..." diye fısıldadı. Gülümseyerek poşetlerle beraber içeri geçtim. Cengiz abi Elif'i kucağına almış seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOĞUŞ
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Genç bir gay mahkumun, sıradan bir koğuşa girmesi ile başladı tüm hikaye.