70- FİNAL

63.8K 3.9K 5.8K
                                    

5 yıl sonra...

"Çok sağolun Semih bey." orta yaşlı kadının elini sıkıp gülümsedim. Gözlerinin içi parlıyordu.

"Ne demek, bir eksik olduğunda bana haber verirseniz elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım." kadın memnun bir şekilde kafasını salladığnda bende kafamla selam verip gülümseyerek odadan çıktım. Yan tarafta bir dolu çocuk sesi geldiğinde gülümseyerek binanın çıkışına doğru ilerledim.

Bahçesinden çıktığım yetimhane bana kötü anıları hatırlatırken, bunları güzel anılara çevirmek için elimden geldiğince uğraşacaktım. Burada ki çocuklar benimle aynı kaderi paylaşmayacaktı. Bunu bilmek içimi bir nebze rahatlatıyor ve kötü anıların yerini iyilerine bırakıyordu.

Bahçeden çıkıp otobüs duraklarına doğru ilerledim. Durağa geldiğimde elimi pantolonumun cebine koyup diğeri ile de hafif kısalmış saçımı arkaya doğru taradım.

Dakikalar sonra otobüs geldiğinde kimse olmadığı için sakin bir şekilde binip boş bir köşeye oturdum. Hava kararmak üzereydi ve iş çıkış saatinden bir saat sonraya denk geldiğim için daha sakindi. Otobüs ilerlemeye başlarken kafamı cama yaslayıp dışarıyı bir hüzün ile izledim.

Yaklaşık yirmi dakika sonra inceğim durağa gelmiştim, ayağa kalkıp otobüsün durmasını bekledim ve orta kapıdan indim. Hava hafif rüzgarlıydı ama yaz rüzgarıydı, üşütmüyordu bile. Otobüs hareketlenip giderken bende yürümeye başladım.

Evimin olduğu sokağa girdiğimde çocukların dışarıda oyun oynadığını gördüğümde gülümsedim. Sakin adımlarla elim cebimde yürürken kıvırcık saçlı kızın yanına yaklaştıkça gülümsemem daha da büyüdü.

"Elif!" diye seslendiğimde arkadaşı ile koşuştururken bana döndü, beni gördüğü anda gamzesi oluştu yeniden yüzünde.

"Babaaa..." dedi mutluluk kokan bir sesle. Arkadaşının elini bırakıp bana doğru hızla koşarken gülümseyerek onun boyunun hizzasına gelip kollarımı açtım. Saniyeler sonra boynuma sarıldığında gözlerimi kapatıp kollarımı narin bedenine sarıp boynunu koklayıp bir öpücük kondurdum.

"Baba tam zamanında geldin, Can benim saçımı çekti ve kaçtı. Benden korkmuyor ama sen korkutursun." dedi benden ayrılıp. Kaşlarımı çattım.

"Nerede o it?" dediğimde işaret parmağı ile küçük çocukların olduğu kalabalığı gösterdi. Daha önce de kızıma bulaşan o çocuk kaçamak ve korkak bakışlar ile bana bakarken ayağa kalktım. Elif'in elinden tutarak onun yanına ilerledim.

"Can!" dedim o tarafa ilerlerken. Bütün çocuklar durmuş bize bakıyordu. "Niye Elif'in saçını çektin?" dedim biraz arada mesafe bırakarak. Korku ile elleriyle oynayan küçük çocuk gözlerini yukarı çevirerek bana baktı.

"Semih abi saçları kıvırcık diye oynamak istemiştim." dedi. Pekala o küçük bir çocuktu ve Elif'in canını kötü bir niyetle acıtmayacak kadar masumdu. Ama yine de tek kaşımı kaldırdım.

"Ama canını acıtıyorsun, bir daha yapma tamam mı?"

"Tamam." dedi utangaç bir şekilde. Birkaç saniye daha yüzüne baktım. Ardından bakışlarımı ondan çekip Elif'e çevirdiğimde sırıtarak çocuğa baktığını gördüm. Benimki de az fena değildi.

Gülüşümü bastırarak Elif ile beraber arkamı döndüm. Elimi sıkı sıkı tutmuşken eve doğru ilerledik. O da arkadaşlarına babasının geldiğini ve eve gitmesi gerektiğini söylüyordu. Zili çaldığımda dakikalar sonra Gülsüm teyze kapıyı açtı ve beni görünce mutlulukla gülümsedi.

"Oh Semih oğlum iyi ki erken geldin..." dediğinde acele ile başından düşmek üzere olan eşarbını taktı ve saniyeler içinde ayakkabısını giyindi. Elif elimden kurtulup içeri koşarken kaşlarım çatık bir şekilde Gülsüm teyzeye baktım.

KOĞUŞ Where stories live. Discover now