6 Bölüm

74 26 17
                                    

Karşımdaki adam benim tanıdığım adam değildi. Ben karşımda acımasız, donuk, ölüm saçan, hatayı kabul etmeyen, acılarına rağmen can acıtan bir adam görüyordum.
Ama emir bu olamazdı. O sevgi saçan gözlerine baktığımda heyecan gördüğüm adam olmalıydı.
Hangi ara bu hale geldi, geldik benim aklım almıyordu.
Şu an gözlerimin içine bakıyordu ama sadece bakıyor, Görmüyordu. Koltuğa yayılmış bana bakıyordu. Ortamı biraz olsun rahatlata bilmek adına
"alsana artık şu kahveni. Böyle durmaktan belim kırılacak. Hem bu eve bir hizmetci al sürekli ben yapamam kahve"
Aslında kahve yapmaktan güzel şey yoktu. Sadece onun biraz olsun kafasını dağıtmak istemiştim.
Yusufunda kahvesini verdiğimde sıra aliye gelmişti. O kalbini kırdığım günden sonra affettirmek kolay olmamıştı.
Sadece o anın baskısıyla ağzımdan dökülen kelimeler, karşıya ulaşmadan benim kalbim kırılmıştı.
"sana kahve yap diyen olmadı. Yapmassın olur biter"
Alinin sözlerine karşılık yüzümü çatıp, kemçittim.
Üzgün bir eda ile yusuf döndüğümde
"Yusuf"
Yusuf naide gülümsemesini sunarak
"ali uğraşma kızla"
Bazen küçük bir çocuk olabiliyordum.
"aman bir şey demedik"
Kahvesini yudumlarken
Gözlerimi kısarak
"nasıl olmuş?"
Bakışlarım üçündede gezinirken
Emir başını öne eğip kaldırmakla yetindi.
Bu bile benim için mükemmel kelimesinin ötesindeydi.
Yusuf dönen bakışlarım
"ellerine sağlık Lina"
Bana sevgi ile bakan gözleri beni mutluluğun en yüksek halinde yaşatıyordu.
Hiç abim olmamıştı. Evin tek çocuğuyum. Ama emir ile Yusuf en güzel abiydi.

Ali.

Ali...

Küçüklüğüm..

Herşeyim ...

Onu hiç bir zaman abi yerinde görmemiştim. Farklıydı o
Ne kadar o beni bir görev, bir emanet gibi görsede benim için hiç bir zaman öyle olmamıştı.
Ama kötü bir farklılık
O beni sevmez iken emir, Yusuf helede babam varken asla içimdeki duygudan öteye gidemezdi.

Benim içimdeki çığlar büyürken ali benim en büyük engelim olurdu.
Daldığım düşüncelerimi alinin o güzel ve bir o kadar kaba sesi bölmüştü.

"ne bakıyorsun kızım güzel olmuş dedik ya"
"ne bağırıyorsun be. Anladık güzel yapmışım"

Ali burun kıvırarak
"görüyorsunuz değilmi kendini övmeden geçmiyor"
Sırıtarak bende yerime oturdum.
Artık bu konuyu açmanın zamanı gelmişti.
Haydi Bismillah
"emir duyduğum üzere atakların artmış. Biliyorsun ki artık tek kendine değil etrafında zarar veriyorsun.
Etrafını geçtim kaç gündür hiç bir şekilde uyku uyumuyorsun"
Emir' in sert ve donuk bakışları bana dönerken
"bu işe karışma"
Sert ve net sesi beni durduramazdı.
"nasıl seni ilgilendirmez! Ben bir doktoru-"
"doktorsan işini yap çocuk doğuttur.
Benim hastalığım seni ilgilendirmez "
Hırsla
"nasıl ilgilendirmez sen benim canımsın. Hiç olmayan abimsin. Nasıl ilgilendirmez gün geçtikçe eriyorsun"

Yusuf
"o iyi Lina. Sadece bu aralar büyük bir ihale ile uğraşıyoruz."
Ortamı yumşatmaya çalıştığı ortadaydı.
"otopark olyı ne peki?"
Az önceki donuk bakışlarını sinir kıvılcımları almıştı.
İşte şimdi damarına basmışdım.
"ne saçmalıyorsun sen?"
Upsss
Yusuf tedirginlik ile
"ali, Linayı al ve biraz dışarı çıkın"
Bana git bakışları atarken
Ne olursa olsun bu gün Bu konuyu açığa çıkartmakta kararlıydım.
"hiç bir yere gitmiyorum. Otoparkta kriz geçirmişsin. Birde diyorsunuz kimse bilmemeli. Sen böyle yapmaya devam ettikçe herkez öğrenecek hastalığını. Düşmanların da"
Bağırıyordum. İçimdeki biriktirdiklerimi akıtıyor biraz olsun çare arıyordum. Duymalıydı artık beni. Göz göre göre onu kaybedemezdim
Tiksintiyle gülümseyerek
"kamil Korhan 'da"
Bu söylediğim son nokta sözdü.
Şu an tam gözümün içine öfke ile kararmış gözlerinin en derin haliyle bakıyordu.
"sus!"
"ne sus? hep kaçıyoruz gerçeklerden. O adam öğrenirse hiç iyi şeyler olmaz. Ama hiç umurunda değil"
"sana sus dedim" gür sesi beni korkuturken ağlamaya başlamıştım.
"o kızmı anlatdı  sana?"
Yüzümdeki yaşları silerek söylediği sözleri düşündüm.
"hangi kız? kimden bahsediyorsun sen?"
"o mavi gözlü kız söyledi değilmi?"
Elini kafasına koyarak başını tuttu.
"sana söylediğse başkalarında söylemiştir. Mahvedeceğim o kızı"
Ne diyordu bu adam? Ne mavi gözlü kızı
" kim mavi gözlü kız? "
Yusuf
" dila"
Ne?
"Dila ne alaka be? "
"dila hastalığınımı biliyor? Şu konuyu doğru düzgün anlatırmısınız?" emir sert bir bakış atarak, beni galiye almadan salondan ayrılmıştı.
Ali saçlarımı karıştırarak
"ne kadar kafa tülüyorsun be kızım"
Salonun büyük camını yana itekleyerek bahçeye çıkmıştı.
Yusufa dönen bakışlarım, ellerimi belimin iki yana koyarak tamamlanmıştı.
"Yusuf kaçışın yok! Dökül"
İyice baktı gözlerime, kararsızdı.
Bıkkınlık ile solurken
"otoparka kamil Korhan geldi. Emiri çıldırtacak sözler söyledi ve emirin o giddikten sonra gözü döndü. Durduramadım. Çıldırmış gibiydi. Artık hiç bir türlü ilaçda almıyor. Sonra dila geldi. Gitmesi gerektiğini söyledikce dinlemedi beni"
Heycanla
"eee?"
Kaşları iyice çatılmıştı hiç memnun değildi anlatacaklarından.
"Lina bunları sana söylüyorum ama bak kimseye söylemeyeceksin. Helede emire. bu konuyu açmak istemiyor."

FEDAWhere stories live. Discover now