24.Bölüm

53.2K 2.1K 1.6K
                                    


Uyandığımda yanım boştu. Doğrulup Azraya bakmak istediğimde Azra da yerinde değildi.

Yatakta bir az boş boş etrafı izledikten sonra lavaboda elimi yüzümü yıkadım.

Dün gece ne mi olmuştu? Küvete Azrayla beraber girdikten sonra Azra bir süre sonra uyuya kalmış ve hafif ateşi düşmüştü. O uyuya kalınca ben de uyuya kalmıştım. Çağrı beklediğimin aksine beni hiç utandırmamıştı. Değişik bulduğum imalarda bulunmamıştı.

Ben uyuya kalınca bir ara hayal meyal Çağrının beni uyandırmaya çalıştığını hatırlıyorum. Zorla üstümü değiştirtmişti. Ben üstümü değiştirirken arkasını bile dönmüştü. Cidden Çağrı son zamanlarda ne oldu da bu kadar hassas davranmaya başladı?

Odadan çıkıp Çağrının çalışma odasına gittim. Tahmin ettiğim gibi Çağrı ve Azra buradaydı.

Çağrı kucağında Azrayla bilgisayarda bir şeylere bakıyordu. Azra da etrafı izliyip duruyordu.

Odaya girince Çağrının bakışları beni buldu.

"Ateşi var mı hala?"

"Hayır."

Aklıma gelen şeyle bir anda telaşlandım.

"Ayy sabah maması vardı Azranın. Unuttum be-"

"Ben hallettim. Biz sabah 10 dan beri uyanığız."

Çağrının başına taş falan mı düştü? Ne oluyor hiç anlayamıyorum.

"Şu an saat kaçt?"

Başını bilgisayar ekranına çevirdi.

"Bir olmak üzere."

Bakışları tekrar beni buldu. Daha rahat bir pozisyona geçti.

"Sen neden işe gitmedin?"

"Azraya bakmana yardımcı olmak için. Evden halledebileceğim bazı işler var. Onları azaltıyorum."

"Evden iki tane yardımcı var zaten. Gitseydin keşke."

Dediğime sinirlenmiş gibiydi. Yüz hatlarından artık her şeyi anlayabiliyorum diyebilirim.

"Hamile olduğunu unutuyorsun bazen."

"Sürekli hamilesin, hamilesin! Ne var yani? Sanki hastalıklıymışım gibi davranıyorsun! Tek başıma bakabilirim. Sana gerek yok!"

Ben bunları söylerken ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Dibime kadar geldiğinde Azrayı tutmadığı eliyle başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşamaya başladı.

" İki canlısın. İki canım tek bedende. Size bir şey olması ihtimaline göz yumamam. Sen hastalıklı falan değilsin. Aksine çok değerlisin."

Başımdaki eli karnıma gitti.

"Burda kızımızı taşıyorsun. Bundan daha değerli ne olabilir?"

Dedikleri beni hafif, biraz, minnacık, küçük bir miktar eritmiş olsa da tabiki de pes edecek değilim. Ancak diyecek bir şey de bulamamıştım.

Ellerimi boynuna koyup ben de ona sarıldım. Onun kendine has kokusu gittikçe daha güzel geliyordu. Bundan korkmalı mıydım? Evet. Ona seni seviyorum demiş olsam da içimde dediğim için bir pişmanlık vardı. Çünkü bu bir anlaşmaydı ve anlaşma bittikten sonra bu evden hiçbir şey olmamış gibi kızımla beraber çekip gidecektik. Ki zaten onu sevmiyor sadece hoşlanıyordum. Veya ben böyle olduğunu düşünüyorum.

Anı bozan Azranın mız mızlanması oldu. Hemen kollarımı Çağrıdan çekip Azraya baktım.

Dudaklarını büzmüş ağlıyordu. Dudaklarımı alnına dokundurup ateşinin olmadığından emin olmak istedim. Çağrının dediği gibi ateşi yoktu.

Aysar +18Where stories live. Discover now