005

2.9K 237 97
                                    

Hücresinde oturuyordu genç adam. Neler olduğunu anlamıyordu. Bir anda zihninde yankılanan sesler kafasının karışmasına sebep olmuştu ve başında felaket bir ağrı vardı.

"Bana isminizi bahşeder misiniz güzel bayan?"

"Valeriya."

"Sadece Valeriya mı?"

"Evet. Sadece Valeriya."

Aniden zihninde yankılanan seslerle birlikte başında keskin bir ağrı hissetmesiyle yere attı kendini.

"Çavuş James Buchanan Barnes."

"Sana böyle mi seslenmeliyim?"

"Bucky yeterli."

Ellerini başına koyarak duvara yaslandı. Kusacakmış gibi hissediyordu. Zihnindeki bu sesler yok olan anılarından bir parça mıydı? Yoksa delirmeye başladığının göstergesi mi? Başındaki keskin acı yüzünden düşünemiyor, kavrayamıyordu.

Yatağına uzanmak için ayaklanacaktı ki tekrar aynı döngünün içine girmesiyle sertçe yere attı kendini.

"Sizi bir daha ne zaman görebileceğim?!"

"Sanırım asla!"

Daha nefes alamadan tekrar gelen seslerle kendini kasmaya başladı. Ölecekmiş gibi hissediyordu. Acı dinmiyor, aksine daha da artıyordu.

"Steve, beni cidden anlamıyorsun. İlk görüşte aşk diyorum sana."

"Hah! Sen ve aşk mı? Benimle kafa bulma Bucky. Zaten kız bir daha görüşmeyeceğinizi kendisi söylemiş. Bence bunlar yerine gideceğin göreve odaklanmalısın."

"İster inan ister inanma dostum. Ben bu kızı tekrar göreceğim. Benim ne zaman yanıldığımı gördün?"

"Aslına bakarsan birçok kez."

"Bu bizim kaderimiz Steve. Ne zaman sonra bilmiyorum, ama bir gün onu tekrar göreceğim."

"Umarım görürsün dostum, umarım."

Ağrının bir türlü geçmemesiyle daha fazla dayanamayıp bir bağırış çıkardı ağzından. Sanki biri beynine binlerce iğne sokuyormuş gibi hissediyordu. Kafasını sertçe duvara vurdu.
Acı geçmeye başlamıştı. Derin nefesler alarak doğruldu yerinde. Terden suratına yapışmış saçlarını tek bir hamleyle geriye atıp kafasında yankılanan sesleri düşünmeye başladı.

Düşünmemesi gerekiyordu, o düşünemezdi, sadece verilen görevleri yerine getirirdi, böyle söylemişlerdi ona.

Fakat şuan onu kontrol eden görevliler, başında bekleyen askerler yoktu. Kendiyle baş başaydı genç adam. Bu yüzden fırsatı değerlendirip zihnindeki seslere dair bir şey bulabilmek veya ne olduklarını anlayabilmek için zihnini zorlayacaktı.

Yerden kalkıp yatağına oturdu ve gözlerini kapatıp seslerini aklına getirdi.
'Valeriya' neden bu isim ona bu kadar tanıdık geliyordu.

'Steve' bu isimler ona yabancı değildi. Daha önce duyduğu, belki de tanıdığı isimlerdi.

İsimleri ve kelimeleri içinden tekrar etmeye başladı.
'Valeriya, Steve, kader, aşk, dost, Bucky, Bucky... Bucky!"

Birden yaşayıp unuttuğu her şey kare kare gözünün önünden geçmeye başladı. Gözlerini açamıyordu ve titriyordu.

Bir anda gözlerini açıp derin bir nefes çekti içine. Önce demir koluna baktı, sonra bulunduğu hücreye.

sister • natasha romanoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin