011

2.1K 193 16
                                    

Valeriya'dan

Bazı anlar vardır. Geleceğini bilirsin ama umursamazsın, o an geldiğinde de ne yapacağını bilemezsin. Şu an tam olarak bu durumu yaşıyordum.

Ne yapacağımızı anlamak amacıyla James'e baktım. Gözleriyle elimi işaret etti. Güçlerimi kullanmamı istiyordu. Yapabilir miydim bilmiyordum fakat denemekten zarar gelmezdi.

Adamlar bize doğru gelecekleri sırada gücümle hepsini geriye savurdum.

"Koş!"

James'in komutuyla var gücümüzle koşmaya başladık. Lanet olası yer labirent gibiydi ve nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Tek yapabileceğimiz şey zaman kazanmaktı.

Bir anda istemsizce durmamla Bucky'de durup bana baktı.
"Valeriya gitmemiz gerekiyor."

Hareket edemiyordum. Sanki kontrol bende değilmiş gibiydi.
"James. Hareket edemiyorum."

"Siktir! Çip yüzünden olmalı." Yanıma gelerek beni kucağına aldı ve hızla ilerlemeye devam etti. Ben de o sırada kollarımı oynatmaya çalışıyordum ama taş kesilmiş gibiydim. Parmağımı dahi oynatamıyordum.

Bir anda kafama giren kısa süreli ağrıyla duraksadım. Ancak sonrasında gelen acıyla ağzımdan kaçan inlemeyi tutamadım.

"Valeriya, neler oluyor?" Cevap vermek istiyordum fakat acıdan yapamıyordum. Çipin olduğu yer cayır cayır yanıyor gibiydi. Az da olsa hareket edebilmeye başlamıştım.

Aniden dışarıdan gelen patlama sesiyle durduk. James beni yavaşça yere oturttu. "Şurada bir pencere var. Orayı açıp atlanılabilir olup olmadığına bakacağım."

Kafamı salladığımda camın oraya gitti ve tek harekette kilidini kırıp açtı. Ardından yanıma gelip tekrar kucağına alarak camın yanına getirdi.

Çok yüksek değildi. Atlanılabilirdi. James ellerindeki silahların askısını boynuna taktı ve beni belimden tutarak camın üstüne çıkardı.

Arkamızdan gelen silah sesleriyle adamların bizi bulduğunu anlamamız zor olmadı. "Hazır mısın?" Ona daha sıkı tutunarak cevabı verdim.

Aniden atladığımızda James'in üstüne düşmüştüm. Üstünden kalkıp etrafa baktım. Kimse yoktu. Patlamayı büyük ihtimalle gözümüzü korkutmak için yapmışlardı.

Uzaktan bir ses duymam ile kafamı gökyüzüne çevirdim. Bir yandan da tahmin ettiğim şey çıkmasını umut ediyordum.

Tamda tahmin ettiğim gibi bu Quinjet'ti! Bizi bulmuşlardı!

Hızla silahıyla etrafı kontrol eden James'e seslendim. "James! Bizi almaya geldiler!" James yanıma geldi ve burada olduğumuzu belli etmek için havaya ateş açtı.

"Kurtulduk." Birbirimize bakıp gülümsedik. Bunu birlikte başarmıştık.

Jet bize yaklaştığında kapıdan Natasha çıktı ve elimden tutarak beni içeri çekti. James'te jete bindikten sonra Avengers kulesine gitmeye başladık.

"Üs ne olacak?" Nefes nefese sorduğum soruyla Natasha beni oturtturdu ve omuzlarıma hırka koydu. "Onların icabına Shield bakacak. Şimdiki önceliğimiz Bucky ve sensin."

Göreve gitmekte ısrar ettiğim için bana kızacağını düşünüyordum fakat aniden sıkıca sarılmasıyla ilk başta şaşırsamda bende ona aynı şekilde sarıldım. Saçlarından gelen kokuyla gözlerimi kapattım. Onu çok özlemiştim.

Ayrıldığımızda yanımıza gelen Tony ile ona da sarıldım. Fazla teması sevmediğini bildiğim için sıkı sarılıyordum.

"Pekala, bende seni özledim ateş parçası. Fakat ölümüme sebep olmak istemiyorsan ahtapot kollarını benden çekmelisin." Gülerek kollarımı ondan ayırdığımda gözü şakağımdaki dikişe takıldı.

"Valeriya, sana ne yaptılar?"

Kuleye geldiğimizde herkesi salona toplayıp başımdan geçenleri ve çip olayını anlatmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kuleye geldiğimizde herkesi salona toplayıp başımdan geçenleri ve çip olayını anlatmıştım.

Anlattığımda Natasha, Carol ve Thor dolu gözlerle bana sarılmışlardı. Diğerleri hala şaşkındı ve bir çözüm aramaya çalışıyorlardı.

James ona verilen odaya gitmiş ve oradan çıkmamıştı. Benim ilk geldiğim zamanki gibiydi. Belki de bir şeyleri düşünmek istiyordu, belki sadece dinlenmek. Steve arada onu kontrol etmeye gidiyordu.

Ben ise...öylece duruyordum işte. Büyük ihtimalle bir kaç gece uyuyamayacaktım ancak sıkıntı değildi. Daha beterlerini de yaşamıştım. Atlatabilirdim.

"Bayan Romanoff. Patron, laboratuvara gelmenizi istediğini belirtti." Jarvis'in sesiyle gözlerimi devirdim ve laboratuvara ilerledim. Bugün beni beşinci çağırışıydı.

Laboratuvara geldiğimde Tony'nin de Bruce'un da yaklaşık bir saat önce geldiğimdeki pozisyonlarında olduklarını gördüm.

"Bir kere kıçını kaldırıp kendin gelsen olmuyor değil mi?"

"Neden mükemmel bir yapay zekam varken böyle bir şey yapayım?" Ayağa kalkıp beni sedyeye yatırdı. Bu aralar vücudum sedyeden ayrılmıyordu.

Saçlarımı bir yana topladı ve dikiş olan yeri inceledi.

"Tam olarak ne işe yaradığını bilmiyordun değil mi?"

"Hayır. Sadece oradan kaçmaya çalışırken bir anda kaskatı kesildim. Hareket edemiyordum. Sonra da çipin olduğu tarafa bir acı yayıldı. Sol tarafım yanıyormuş gibi hissettim."

Dikişe dokunduğunda daha yeni olduğu için ufak bir sızı hissetmiştim. "Bana oradaki doktorun dediklerini söylemiştin. Büyük ihtimalle güçlerini kendi kontrolleri altına almak istediler. Fakat eğer isteselerdi şimdi yaparlardı. Bir şey planlıyor olabilirler."

"Ya da işe yaramamıştır."

"Eh, o da bir seçenek. Ama biz yine de önlemimizi alalım. Bu şeyin derhal kafandan çıkması gerekiyor." Önce dikişin üstüne krem gibi bir şey sürdü. "Bu sürdüğüm bölgenin uyuşmasını sağlayacak. Yine de az da olsa acı hissedebilirsin."

"Buna dayanabilirim." Elindeki aleti dikişi yaklaştırırken gözlerimi sıkıca yumdum ve gelecek darbeyi bekledim.

" Elindeki aleti dikişi yaklaştırırken gözlerimi sıkıca yumdum ve gelecek darbeyi bekledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kitabı az da olsa kaostan arındırıyorum bxhzjakwkrkg

sister • natasha romanoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin