Third Flower

204 38 51
                                    

Çevremde pek de dostum yoktu,  Kun hyung dışında. Sevimli gülümsemesiyle sekerek içeriye girdiğinde yanında birini daha görmeyi beklemiyordum. Kahverengi saçlı çocuk dükkanımı hayranlıkla incelerken istemsizce gülümsedim. Kun hyung ile birbirimize sarıldık ve omzumu patpatladı.

"Nasılsın Dejun-ssi? Biraz yorgun görünüyorsun."

"Aslında yorgun değildim, uykumu iyi almamamış olabilirim."

Kun hyung bana gülümseyerek karşılık verdi ve çiçeklere bakmaya dalan çocuğu buraya çekiştirdi

"Dejun, bu Yangyang. Kendisiyle iyi anlaşacağınızı düşündüğüm için onu buraya getirdim."

Çocuk sıcak gülümsemesiyle elini uzattığında aynı şekilde gülümseyerek tokalaştım.

"Çiçekleri seviyor olmalısınız."

Adının Yangyang olduğunu öğrendiğim çocuk kafasıyla onayladı. O sırada Kun hyung, koltuğa rahatça oturarak konuya girdi

"Eh, şu sürekli bahsettiğin çocuk... Adı neydi onun?"

"Kunhang."

"Heh, Kunhang. Ne yapıyor o?"

Omuzlarımı silktim sulanması gereken çiçeklerime göz attım. Tezgahın üstünde duran suluğu alıp susuz kalan çiçeklerimi sularken devam ettim

"Güzeller güzeli sevgilisine benim çiçeklerimi vermeye devam ediyor."

Kun hyung bana yaklaşıp gülümsedi

"Belki de sana iyi gelebilecek birilerini sevmeyi denemelisin. Seni daha iyi anlayabilecek..."

"Hyung, Yangyang'ı düşündüğüm şey için benimle tanıştırmadın değil mi?"

Bakışlarımı çiçeklerime hayran hayran bakan çocuğa çevirdim

"Hadi ama arkadaşımı platonik olmaktan kurtarmaya çalılıyorum."

Hafifçe gülümseyerek suluğu kenara bıraktım

"Hyung, inan bana kendimi kurtarmayı ben de denedim ama o, bu kadar güzelken başarılı olmam imkansız..."

Çan sesiyle birlikte Yangyang'ın da dahil herkesin gözleri kapıya dönmüştü. Biraz üzgün bir Kunhang görmek beni endişelendirmişti açıkçası

"Oh... Biraz yoğun görünüyorsun en iyisi ben müsait olduğunda geleyim..."

Ben daha ağzımı açmadan Kun hyung araya girdi

"Biz onun arkadaşlarıyız, sorun değil. Zaten biz de gidiyorduk. Görüşürüz Dejun!"

"Görüşürüz, yine gelin."

Aniden gözden kaybolmalarıyla hâlâ üzgün duran bedene yöneldim

"Hey, bir sorun mu var?"

Koltuğa oturup ellerini çenesine yerleştirdi

"Çiçek Çocuk, bir insanın seni sevip sevmediğini nasıl anlarsın?"

Pekala bu beklemediğim bir soruydu.

"Kelimelerle dile getirmese bile gözleri ve yaptığı hareketlerden bir insanın sizi sevip sevmediğini anlayabilirsiniz."

Kısa bir sessizlik oldu, sanırım düşünüyordu. Derdinin ne olduğunu anlayamamıştım ama onu üzgün görmek beni de üzmüştü.

"Sanırım kız arkadaşım beni sevmiyor."

Tamam, bu bugün beklemediğim ikinci şeydi. Tam ona bu kanıya nasıl vardığını soracaktım ki tekrar araya girdi

"Ayrılırken verilebilen bir çiçek var mı?"

Flower Boy |Xiaodery|Where stories live. Discover now