Tenth Flower

175 31 21
                                    

Onun bu çökmüş ifadesini görmek yüzümdeki gülümsemesinin kaybolmasına sebep olmuştu. Yerde olduğum için hemen dibinde olan koltuğa oturup alayla güldü.

"Sanırım çiçekçine artık gerçekten hiç uğramayacağım."

Herkes, hep bir ağızdan ne olduğunu sorarken benim yüzüne bakacak cesaretim bile yoktu.

"Aldatıldım."

Gözlerim kocaman açılırken gözlerinin dolu dolu olmasına dayanamamıştım ve normalde asla cesaret edemeyeceğim bir şeyi yapmıştım. Kalkıp ona sarılmıştım. Kalbim deli gibi atarken burnuma dolan kokunun tüm çiçeklerden daha güzel olduğuna karar vermiştim. Kollarını bana sarmasıyla nefesim heyecandan kesilmişti. Kun hyung da gelip kollarını sardığında herkes sırayla gelip kocaman bir sarılmaya sebep olmuştu. O an anlamıştım ki benim bu çocuklardan başka kimsem yoktu.

Hepimiz ayrılıp üzgün olan bedene dönüştük ki Yukhei ayaklanıp Yangyang'ı da çekiştirmişti.

"Biz markete gidiyoruz ve içecek güzel bir şeyler alıyoruz. İtiraz yok. Üzgünüm Kun ge, bu gece sendeyiz."

Kun daha ağzını açamadan ikisi de kapıyı çarpıp çıkmıştı.

"Bazen bu ikisini nerden bulduğumu sorguluyorum."

Buna hepimiz gülerken Kunhang ise buruk bir gülümseme bırakmıştı. Bu içimi paramparça ediyordu. Onu mutlu etmek için her şeyi yapmak istiyordum.

Çalan kapıyla birlikte ayaklanıp baka işe bana düşmüştü. Yangyang ve Yukhei, elinde birkaç şişeyle döndüğünde ben içmeyeceğimi belirtmiş ve herkesin sarhoş oluşunu köşede izlemeye karar vermiştim.

Peki işler ne zaman benim istediğim gibi gitmişti ki? Elbette hiçbir zaman.

Herkes birkaç bardağı götürdüğünde kafası çoktan giden kişi Sicheng olmuştu ve açıkçası onu ilk defa bu kadar gürültü ve enerjik görüyordum. Kun hyung da fazla içmekten kaçınıp üçüncü bardağında bırakırken bu durum Ten hyung, Yangyang, Yukhei ve özellikle de Kunhang için geçerli değildi. Dördü de kendini kaybetmeye başlarken Yukei zorla bir shotu ağzıma sokuşturmuştu. Acı tat boğazımı yakarken öksürdüm ve suratımı buruşturdum.

Bir tane shot elbette sarhoş olmamı sağlamamıştı ama gecenin sonunda Kun hyung yarı, diğerleri ise tamamen sarhoştu ve açıkçası bu kaos ortamını tamamen ayık izlemek bana keyif vermişti. Olmuş her şeyi hatırlayıp hepsini rezil etme fikri cazip gelirken bu anları ölümsüzleştirip birkaç video ve fotoğraf çektim.

Herkes deli saçma hareketler yaparken sırayla sızmış ve sızmayan tek kişi Kunhang kalmıştı.

"Ben sana kahve yapayım, ayılırsın."

Ayaklanıp mutfağa adım atmak üzereyken kolundan tutup beni çektiğinde şaşkınca yüzüne bakmıştım. Kollarını bana sarıp üstüme abanmanla koltuğa seninle düşmüş ve heyecandan delirecek hâle gelmiştim.

"Kahve yapma, sadece sarılsak ve ben uyusam olmaz mı?"

Baygın sesiyle söylediği kelimeler kalbimin ortasına saplanırken hiçbir şey diyemeden öylece yüzüne bakmıştım.

"Sen gerçekten çiçek çocuksun. Bana verdiğin çiçekler gibi kokuyorsun."

Haftada bir bölüm atmaya çalışacağım diyip ders dinlemek ve hayatsız gibi anime izlemekten vakit bulamayan ve şimdi muhtemelen hasta olduğu için dersleri yığılmaya devam edecek yazarımız geldi evet yaşıyorum

Flower Boy |Xiaodery|Where stories live. Discover now