15. Bölüm / Külkedisi

847 58 39
                                    

Üzerimdeki şaşkınlığı atamamıştım. Hayır, bu olamaz. Gerçekten mi? Burada ne işin var? Gelmemen gerekiyor.

Kapının karşısındaki kişi oturma odasına geldi. Bana çok sinirli bakıyordu. Kalbim küt küt atıyordu. Sonra yanıma gelip kulağımı çekmeye başladı. Canım acıyordu.

"Baba yapma baba."

"Senin balayında olman gerekiyor. Ne işin var burada?"

"Baba Burak'ın doğum günüydü diye geldik. Valla geri gideriz. Şu doğum gününü kutlayalım."

Irmak'a baktım beni kurtarması için. Durumu anladığı için babamı yatıştırmaya çalıştı.

"Cemal Amca ben istedim. Annemi özlemiştim. Beni korumak için doğum gününü bahane ediyor. Eğer birini azarlayacaksanız beni azarlayın."

Babam ellerini kulağımdan çekti. Biraz kulaklarımı ovuşturdun. Sonra Irmak'a gözümü kırparak teşekkür ettim.

Babam salona geçince Bora ile selamlaştı. Koltuğa oturup sohbet etmeye başladılar. Kendimi onların biraz önündeki koltuğa atıp babama öpücük yolladım.

"Ee ne işin var burada babiş?"

"Babiş ne lan? Ben seni böyle mi yetiştirdim?"dedi iğrenerek. Bu adam beni sevmiyor ya. O kadar evleneyim adamın saçma davaları kurtulsun diye ama o gelsin beni sevmesin. Ah be kader. Sen ne cilveli bir şey oluyorsun bana karşı? Gözlerimi doldurdun.

Irmak benim oturduğum koltuğa benden uzak bir şekilde oturdu. Sonra babamların muhabbetini dinlemeye başladı sessizce.

Bende sıkıldığım için yemek masasına gittim. Börekler, çörekler, pastalar, kurabiyeler, içecekler. Oh be bugün karnım doyacak. Bugün yemek söylemeyecektim. Şansına küs Burger Queen. Bugün seninle değilim. Masadan bir tane börek aldım. Keyifle ağzıma götürdüm. Bir ısırık aldım. Keyifle çiğnedim. Ama çiğnemez olaydım...

Kupkuru bir tadı vardı. Ayrıca peynirin de tadı yok. Midem bulandı. Kimseye çaktırmadan peçeteye kustum. Kimsenin görmediğinden emin olduktan sonra masanın altına attım. Şimdi çöpe atarsam çok dikkat çekerim.

Sonra elime zevksizce bir kurabiye aldım. Bari bu güzeldir yani. Ağzıma götürdüm. Ama bu da iğrençti. Abi yenilebilir bile değiller. Hiç tatları yok. Bunu da peçeteye kustum.

Bugün çok şanssızım.

Irmak'ın içtiği vişne suyu bile daha güzeldir. Meyve suyu kutusundan bir bardak vişne suyu doldurdum kendime. Ve olanlar oldu...

Midem bu kadarını kaldıramamıştı. Sofraya kustum. Irmak hemen koşup yanıma geldi. Nasıl da seviyor beni.

"Akın bir şeyin mi var? Hasta mısın?"

Tam konuşacakken ensemde bir acı hissettim. Babam enseme vurmuştu. Canım biraz yandı. Ama sonra aklıma masaya kustuğum geldi. Abi bu doğum günü masası.

"Ulan eşek sıpası Burak'ın doğum gününü mahvettin. Yazıklar olsun senin gibi arkadaşa."

"Ay dert etmeyin siz. Ben yeni masa ortüsü getirir masayı tekrar düzerim. Zaten yemeklere bir şey olmadı."

"Ben hata etmişim Ömer'i seninle evlendirmekle. Bir bu öküze bak bir de sana. Yazık oldu senin gibi bir genç kıza."

"Öyle demeyin lütfen."

Irmak bana masa örtülerinin yerini sorup gitti. Sonra arkamı masaya dayayıp Irmak'ı bekledim. Irmak gecikince bende ona masa örtüsünü kaldırarak yardım edebileceğimi düşündüm.

TOPÇU Where stories live. Discover now