BÖLÜM 45

7.8K 404 116
                                    

[Young-Nam/4 yaşında]

‘’Baba.’’ Nam, Sehun’un ceketinin kenarından boyu yetişemediği için aşağıya doğru çektirdiğinde Sehun dikkatini oğluna vermişti. Nam, minik parmakları ve ışıldayan gözleriyle ileride ki pamuk şekeri satan amcayı gösterdiğinde Sehun işaret parmağını sallayarak net bir şekilde söyledi.

‘’Bu haftalık şeker kotanı doldurdun Nam. Sen istediğin için seni buraya getirdim ama şekerleme almayacaksın.’’ Sehun zaman geçtiğinde babalığın ne demek olduğunu anladığının farkındaydı, belki bu nedenle biraz sert davranıyordu. Ama bu Young-Nam’ı korumak istediği içindi.

Nam, başını öne eğdiğinde dudakları büzülmüş ve istediği olmadığı için babasını yanında istemiyordu. Ama yaşına rağmen akıllı bir çocuktu ve babasının ve annesinin kurallarına karşı gelinmediğini biliyordu. Sehun oğlunun üzgün suratını gördüğünde onun boyuna gelmek için eğildi ve onun yanaklarını kavrayarak okşadı.

‘’Bebeğim, baban senin sağlığını düşünüyor. Eğer çok fazla şeker yersen dişlerinde kurtçuklar oluşur ve tüm dişlerini kemirirler. Sonra kurtçuklar karnına doğru ilerler ve karnını ağrıtmaya başlar.’’

Young-Nam babasının anlattığı olay karşısında gözlerini irileştirirken anladığını belirten bir baş sallamayla beraber dudakları aralandı. ‘’O zaman babacık… benim karnımı ovalar mı?’’

Sehun oğlunun saçlarını okşadığında ona gülümsedi. ‘’Bunu da nereden çıkardın bakalım?’’ Sehun oğlunun bunu nereden bildiğini sorduğunda Nam yine dudaklarını büzdü.

‘’Annemin karnını ovuyorsun. Onun kocaman karnı var ve benimki küçük, babacık benim karnımı o yüzden mi ovmuyor?’’ Sehun oğlunun söylediklerine gülmemek için yanaklarının iç kısımlarını ısırırken onu kucağına aldı. Nam kollarını babasının boynuna sardı.

‘’Kardeşlerinin canı sıkıldığı için anneciğin karnını ovalıyorum ve annen bundan hoşlanıyor. Yoksa seninde mi canın sıkılıyor?’’ Sehun oğlunun ufak kolları arasında mutlulukla gülümsedi. Nam onun boynuna başını yasladı. ‘’Baba benimle ilgilenmiyor. Sürekli annemle yatıyor.’’

‘’Oh, benim bebeğim onun yatmamı mı istiyor yoksa? Öğlen uykusuna ne dersin?’’ Sehun oğluna karşı sertliğini bir kenara bıraktı. Nam sevinçle sordu. ‘’Bana masal anlatacak mı babacık?’’ Sehun başını sallayıp onun söylediğine ekleme yaptı. ‘’Karnını da ovalayacak.’’

‘’Yehet!’’ Nam sevinçle söylediğinde Sehun şaşkınlıkla oğlunun ne demek istediğini sorduğunda Young-Nam omuzlarını düşürdü ve gülümsedi. Young-Nam’ın ağzından çıkan kelimeler bazen anlamsız olabiliyordu. O, henüz dört yaşında bir bebekti Sehun’a göre. Ama gün geçtikçe büyüdüğünde tıpkı Luhan gibi olmaya başlıyordu ve Sehun bu durumdan memnundu.

Luhan’a benzeyen bir bebek, Sehun için ekstra mutluluk verici bir şeydi. Mutluluğunu ikiye katlıyor, Luhan’a baksa bebeğini hatırlıyor, Nam’a baksa Luhan’ı hatırlıyordu. İkisinin varlığını da kalbinin en derinliklerinde hissediyordu.

‘’Young-Nam, eve giderken kardeşin için hediye alalım mı?’’ Sehun kucağında ki oğluna sorduğunda oyuncak dükkânına ilerlemeye başlamıştı.

‘’Alalım!  O zaman benim oyuncaklarımı alamayacak.’’ Sehun oğlunun bu denli bir bakış açısının olduğuna şaşırmamıştı çünkü bu ona eski günlerde ki, bebek Sehun’u hatırlatıyordu. Wufan ile birlikte oynadıkları, Wufan için babasının oyuncak alışını hatırlatıyordu. Wufan onun ailesine sonradan gelse bile Sehun onun en başından beri yanında olan varlığını hissediyordu.

I'M YOUR SLAVE ☯Where stories live. Discover now