ZEBANİ

8.5K 425 3.1K
                                    

Kayıp gidenler

BÖLÜM 2


***

İkilinin üstünden gözlerimi bir saniyeliğine dahi olsun ayırmadan hal ve tavırlarını izlemeye devam ettim. Burcu'nun yürüyüşünden, giyinişinden, hal ve tavırlarından bile özgüven fışkırırken nasıl olurda hizmetçi olmaya talip olurdu. Düşünüyorum da ya ben normal değilim ya da onlar normal değildi. Eve hizmetçi mi aldım, yoksa kendim mi hizmetçi oldum orası ise başka bir merak uyandırıcı meseleydi... Başımı olumsuz anlamda sallayarak düşüncelerimden silkindim.

Hayır, üstüne üstelik Burcu'ya git giyin dedim. Beni yanlış anlamış olmalı ki ikisi de şort giydiğini sanmış. İyi ki kan bağım yok yoksa bu kılıkta insanlar bakarken... Ya sabır! Biraz hızlanarak onlarla eşit mesafede yürümeye başladım. Alışveriş merkezine girdiğimizde Burcu, alışveriş arabasını alarak bir süre nasıl kullanacağına bakmış bende o görmese bile gözlerimi devirmiştim. Düz mantık Burcu, itekle gitsin.

Burcu bana dönüp "İlk önce nereye girelim?" diye sorduğunda ise ister istemez kaşlarım çatıldı galiba reyonları kastediyordu. Kadın olan sensin be kadın ben ne anlarım gir ne alacaksan al. Sanki daha önce alışverişe hiç gelmemiş gibi bana bakıyordu. Eğer benden medet umuyorsan yanlış adrese geldin demek istesem de kalabalığa göz gezdirip makul dilde konuştum.

"Kafana göre takıl." Burcu da etrafına bakarak kendine rota seçti. Bizde Mira ile geride kalmıştık. Mira, bana bakarak dudağını büzüp elini iki yana açtı. Bu kız çok mu şekerdi bana mı öyle geliyordu. Abla kardeş birbirine benziyormuş gibi görünse de karakterleri ters gibiydi. İçtenlikle kıvırcığa "Sence ablan ne yaptığını biliyor mu?" diye sordum.

"Bence hayır, iflas edeceksin." dedi başını sallayarak. Kıvırcık saçları önüne düşerken gülmemek için kendimi zor tuttum diyebilirim. Burcu, geriye dönüp bize seslenmiş "Hadi ama neyi biliyorsunuz?"diye sorduğunda içimden bir azar işitmediğim kaldı demiştim. Yine de Mira'ya elimi uzatarak "Küçük hanım, elimden tutmak ister misiniz?" diye sordum. Mira "Çok isterim." Der demez bana hemen minik elini uzattı. Mira'yı tarif etmek gerekirse boyu dizimi kadar geliyordu. Kahve gözler, kıvırcık saçlar, beyaz ten... Ablasına çok benzediği de söylenemezdi. Burcu da beyaz tenli olmakla birlikte kahve gözlere ve kahve saçlara sahipti. Ama onları ayırın en önemli nokta yüz hatları ve Mira'nın kıvırcık saçlarıydı.

"Önce kahvaltılık alalım bir şeye alerjiniz var mı?" Mantıklı bir soruydu? Bende alerjim olmadığı için hemen elimden sıkıca tutan kıvırcığa baktım. "Hayır, alerjim yok. Peki, senin küçük hanım alerjin var mı?" diye sordum.

Mira şirinlikle işaret parmağını dudağına vurdurarak "Şey... Benim şeye aleycim vardı. Abla adı neydi?" diye sorduğunda Burcu "Tarçına güzelim..." diyerek anında geri dönüt vardı.

"Ablamın da arıya alerjisi var biliyor musun? Bir keresinde çok ağlamıştı." Mira şirinlikle benimle konuşurken el hareketiyle şeyler anlatmayı çok sevdiğini fark ettim. "Mira güzelim seni duyabiliyorum." Diyen ablası bir uyarı çekmişti. Bunun üzerine Mira da hemen eliyle bana sus işareti yapıp kıkırdamıştı. Burcu'ya gelecek olursak her paketin arkasına titizlikle bakıyor bu da bizi haddinden fazla yavaşlatıyordu. Benimse hiç zamanın yoktu.

"Burcu, ne yaptığını öğrenebilir miyim?" Burcu cevap vermek için yüzüme bakmaya tenezzül etmeden sorduğum soruya cevap verdi. "Son kullanma tarihine bakıyorum Çınar Bey."dediğinde elimi çekiştiren Mira'ya baktım. Bana eliyle eğil işareti yapmış bende ona doğru eğildiğimde kulağıma fısıldayarak "Kaloyisine bakıyor bence..." diye kıkırdadı. Lakin bu durum benim hiç hoşuma gitmemişti. "Burcu, benim o kadar zamanın yok seri olsan altı üstü mutfak alışverişi ne kadar zor olabilir."

BİZE SEN KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin