43

1.1K 83 7
                                    

Gözlerimi açtığımda aradığım ilk şey Doğa olmuştu. Etrafta görünmüyordu. Yerimden kıpırdandığımda omzundaki o derin acıyla dişlerimi sıktım. Yavaşça yerimden doğrulup ayağa kalktım. Omzumu tutarak gözlerimi kapatmıştım.

Sırtıma gelen o esintiyle başımı mutfağa çevirdin. Kapı açıktı. Adımlarımı oraya yönlendirip yürümeye başladım. Dışarıdan gelen o rüzgar saçlarıma eserken arka bahçeye çıktım. Gördüğüm manzarayla gözlerimi öfkeyle açmıştım.

Teni bembeyaz kesilmiş Doğa karın ortasına öylece yatmıştı. Hemen yanına çöküp dişlerimi sıkarak iki elimi de Doğa'nın bedenine sardım. Omzumdaki o keskin acı bemi daha da öfkelendirirken zar zor ayağa kalkmıştım.

Doğa'nın başı omzuma düştüğünde ağzımdan çıkan o hafif inlemeyle gözlerimi kapattım. İçeriye girip saloma doğru yavaş yavaş ilerlerken dış kapı açıldı. Fırat beni görünce koşar adımlaela yanıma gelip ellerini uzattı.

"Dokunma!"

"Ama efendim yaralısınız."

"Odunları yakın!"

Başını sallayarak dışarıya koşarken Doğa'yı yavaşça koltuğa yatırdım. Kolum sanki çıkacakmış gibi acı veriyordu. Yere çöküp Doğa'nın buz kesmiş tenine dokundum. Yine aklınca intihar etmeye kalkmıştı.

Adamlar şömineye odunları yerleştirip yakarken kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. Fırat'ın belinden silahı alıp bağırmaya başladım.

"Kalkın lan!"

Hepsi sıraya dizilmişti.

"Bu kız oraya yatarken hiç biribiz fark etmedi mi!"

"Biz bilemedik efendim."

Silahın ters tarafıyla Fırat'ın yüzüne vurup öfkeyle suratına bağırmaya devam ettim.

"Ben ölsem bu kıza sahip çıkamayacak kadar sorumsuz hale mi geldiniz! Verdiğim paraların karşılığı bu mu lan!"

Hepsi karşımda başını eğmiş titrerken elimdeki silahla omzuma bastırıp dişlerimi sıktım.

"Size bir ders vermenin zamanı geldi de geçiyor!"

"Kartal bey!"

Kapıdan endişeli bir ses geldiğinde sinirle başımı çevirip baktım. Adamım dışarıyı göstererek hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

"O ölüyor!"

Kimden bahsettiğini anlayınca karşımda dikilen adamlara tekrar döndüm.

"Bundan sonra susmak yok! İyi olmak yok! Kaçmak yok! Eski düzene yeniden başlıyoruz! Kapının önüne ateş yakın!"

Adamlar başını sallayarak evden koşar adımlarla çıktıklarında Doğa'ya tekrar döndüm. İçimdeki o intikam ateşi yanıp tutuşuyordu. Silah tutan elimle anlımdaki teri silip yutkundum.

"Senin için çabaladığım bu iyi olma olayını şu saatten sonra bırakıyorum Doğa. Ben sustukça sen kaybettin. Ama bundan sonra ben konuştukça sen kazanacaksın."

Dışarıdan o itin acı dolu seslerini duyduğumda başımı kapıya çevirdim. Sevdiklerim için susmak bütün bedenimi kinle dolduruyordu. Ben bu değildim. Benimle oyun oynamaya kalkanın dengesini.... Yapacaktım artık.

Yavaş yavaş dışarıya doğru yürürken buz kesmiş bedeninin ateşin sıcaklığıyla çözülen Doğa'nın mırıldandığını duydum. Bu sefer durmayacaktım. Dışarıya çıkıp gökyüzüne baktım.

Hava neredeyse aydınlanmak üzereydi. Ateşin dibinde dizini tutarak acı içinde inleyen Özgür'e baktım. Beni görünce yüzündeki acıyı gizlemeye çalışarak gülmeye başlamıştı.

"Sonunda savaşıma karşılık veriyorsun Kartal Artuğ."

Dişlerimi sıkarak onun karşısına doğeu yürüdüm. Elimdeki silahı indirip gülümsedim.

"Benimle savaşabilecek kadae yükselemedin ki sana karşılık vereyim Özgür Alakan?"

Dizini tutarak bir yandan heri geri gidiyordu. Arkasındakş ateşi umursaması benden ne kadar korktuğunu gösteriyordu. İşte ben buydum. Cezasını verdiğim insanın karşımda acıyla inlemesi bana zevk veriyordu.

"Karın denen o sürtük seninle ilk görüşmeye geldiğim gün o masanın altından bana sürtünüyordu. Ortak olduğumuz o ilk gün verdiğimiz partinin akşamı bana bir hediye vermej istediğini söyledi."

Kahkaha atarak lafımı bölmüştü. Bu yaptığından çok pişman olacağını biliyordum. Adamlarıma sağlam elimle işaret edip diğerlerini de getirmelerini söyledim. Adamlarım diğerlerini getirieken Özgür onlara bakıyordu.

Getirdikleri kişiler karşıma geçip bana başıyla selam vermişlerdi. Selamlarına karşılıl verip yerde inleyen o ite tekrar döndüm.

"Bu kişileri hatırladın mı?"

Adamlara inanamayarak bakarken gülümseyerek konuşmama devam ettim.

"Bunların hepsi senin ortağındı değil mi? Bir de onları dinle."

Yanımda duran adama başımı sallayıp konuşmasını istedim. Kollarını birbirine bağlayıp o sinie bozucu gülümsemesiyle derin bir nefes vermişti.

"Karın... Ada Alakan... Çok zevkli bir kadındı. Her gece altımda inlerken senin yatakta ne kadar başarısız olduğunu anlatıyordu."

Gülerek elini çenesine koyup konuşmasına devam etti.

"Tadı güzeldi. Bağımlılık yapacak kadar mükemmel bir vajinali vardı."

"Kes lan sesini! Seni o-"

"Şşş... Ayıp oluyor ama. Kimse zorla bir şey yapmadı ki."

Diğer adam Özgür'ün küfür etmesini engellemiş ve konuşmaya başlamıştı.

"İhaleyi kazandığımız gün bana bir hediye vermek istediğini söyledi. Tabi ki de geri çekemezdim. Ve gerçekten çok zevkliydi."

"Susun lan! Yeter!"

Yerde acısını bir yana bırakmış öfkeden deliye dönüyordu. Ortaklarına bakıp rahatça sırıttım.

"Bunların hiç birinden haberin yoktu değil mi?"

"Doğru değil! Hiç birine inanmıyorum lan!"

"İster inan ister inanma Özgür Alakan. Sen sadece beni yakaladın. Ve bedelini hiç bir şeyden haberi olmayan bir masumun sevdiklerine ödettin. Şimdi bedel ödeme sırası sana geldi."

"Bana istediğini yap Kartal Artuğ! Ama unutma ki yaptıklarının hiç birisi öldürdüklerimi geri getirmeyecek!"

Elimdeki silahı yere atıp önüne çöktüm. Yaralı bacağını kendime çekip ayağa kalktım. Döz kapağına bütün gücümle tekme attım. O kırılma sesi ve ardından dışarıya fırlayan o kemiği yanımda bulunan diğer ortaklarının midesini bulandırmıştı. Tüm gücüyle bağırıyor ve ağlıyordu.

"Canın mı acıdı? Öldürdüklerinin de canı acımıştı."

Kırılan dizine bir tekme daha atıp bıraktım. Ellerimi çırparken omzumun sızısı gözlerimi kapatmamı sağlamıştı.

"Bana ve o kıza yaşattıklarının hesabını ödeme zamanın geldi."

Adamlara işaret edip ateşe atmalarını istemiştim. Fakat duyduğum sesle adamlara tekrar işaret edip durmalarını istedim.

"K-Kartal..."

ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)Where stories live. Discover now