Alarmın sesiyle uyanmıştım. Gözlerimi açmadan telefonu elime alıp ekranını açtım. Gözlerimi zar zor açıp ekrana bakabilmiştim. Saat sabahın altısıydı. Dün bir cesaretle üniversiteye dönmeye karar vermiştim.
Yatağımdan doğrulduğumda bütün kemiklerimin donduğunu hissettim. Camı yaptırmama ve bir soba almama rağmen evin içi neden bu kadar soğuktu anlayamıyordum.
Battaniyeyi üstüme geçirip yatağımdan kalktım. Yatak diye geçiştirdiğim koltuktan telefonumu da alıp banyoya doğru ilerledim. Üstümdekileri çıkartıp ılık bir duşun altına girdim.
Tam bir hafta olmuştu. Ona nefrer kusalı ve beni evinden kovalı. Bu hafta boyunca sürekli olanları düşünüyordum. Sinirim yeni yeni yatışmıştı. Onu bir yandan haklı bulurken bir yandan kaybettiklerim için ona daha çok sinirleniyordum.
Bir daha karşıma çıkmayacak olması beni raharlatırken diğer taraftan da kalbimi daha çok kırıyordu.
Havluyu üstüme geçirip titreye titreye sobamın karşına geçtim. Oyalanmadan giyinmem gerekiyordu. Hızlıca seçtiğim kıyafetleri giyinip kısa saçlarımı havluyla kurutmaya başladım.
Gözüm sürekli saate kayıyordu. Eğer ders programı değişmediyse bugün saat sekizde dersim vardı. Montumu giyinip dünden hazırladığım çantamı sırtıma geçirdim. Telefonumu siyah şortumun cebine koyup evden çıktım.
Hava buz gibiydi. Otobüs durağına doğru yavaş yavaş ilerkerken arkamdan benimle aynı yavaşlıkta gelen arabaya baktım. Evden çıktığımdan beri peşimdeydi. Sağdan döner soldan döner diyerek geçiştirsem de peşimde olduğu aşikardı.
Arabanın içini siyah camlardan görememiştim ama o sonunda arabaya baktığımu fark etmiş ve durmuştu. İçinden esmer uzun boylu bir oğlan çıkmıştı. Kışın ortasında gözüne taktığu gözlüğünü çıkartıp gülümseyerek bana baktı.
"Doğa sensin değil mi? Yoksa yanlış kişiyi mi takip ediyorum?"
Cool olmaya çalışıyor ama zerre başaramıyordu. Vücudumu tamamen ona doğru çevirip montumun şapkasını başıma geçirdim. Islak saçlarım neredeyse buz tutmak üzereydi.
"Siz kimsiniz?"
"Ben Koray."
"Kim olduğunuzu sordum. İsminizi değil."
Gözlüğü deri ceketinin cebine koyup sırıtarak beni boydan süzdü. Neden baktığını anlamak için bende kendime baktım. Beyaz botlarım kot pantolonum ee ne vardı da böyle bakmıştı.
"Konuşulduğu kadar varmışsın."
"Anlamadım?"
"Aynı üniversitedeyiz. Arkadaşın Tuğçe ve arkadaşım Tunç'un ölümünden sonra ortadan gizemli şekilde kayboldun. Bütün okul seni konuşuyor. Hocalar seni arıyor. Sırf senin için toplantı hazırlandı ve arama başlatıldı. Seni arama görevi bana verildi. Eğer ben de bulamasaydım polise haber verilecekti."
Tunç'tan sonrasını duymamıştım. Gözlerim dolu dolu Koray'a bakarken zar zor yutkunmuştum.
"T-Tunç senin arkadaşın m-mıydı?"
Göz yaşlarım yanaklarımı yakarak geçerken Koray'ın gülümseyen yüzü birden solmuştu.
"Evet."
"B-Ben özür dilerim."
Hıçkırıklarımı engellemek için elimi ağzıma koydum. Koray omzuma dokununca gözlerimi kapatmıştım. Arkadaşının ölümüne sebep olduğum için o kalbimdeki öküz hiç bir zaman kalkmayacaktı. Bu vicdan azabı hep benimle yaşayacaktı. O kadar utanıyordum ki. Başımı kaldırıp bakmaya cesaret bulanamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)
Teen FictionAşk kelimesiyle güzel, yaşattıklarıyla dayanılmaz bir işgencedir. Kitap şarkısı; PERA- ZEMHERİ •~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~• KİTAP KURGUSUYLA TAMAMEN BANA AİTTİR. EN UFAK BİR BENZETME, KOPYALAMA, KONU ÇALMA GİBİ ŞEYLERLE KARŞILAŞIRSAM YASAL İŞLEML...