Bölüm 2 ≈

839 72 115
                                    


Ellerim ile sardığım yastığı yavaşça yatağın soğuk kısmına koymuştum. Kaşlarım çatıktı. Benim mavi meleğim benden önce uyanamaz hatta uyumak için diretirdi. Kafam yavaş yavaş yerine gelirken banyonun ışığının açık olduğunu görmüştüm. Dişlerimi sıkmıştım yavaşça. Yine yapıyordu işte. Yine... Ben ona zaten yardım edemezken o yine kaçıyor ve ağlayarak kurtulmaya çalışıyordu kaçtıklarından. Çıplak üst bedenimi ve üşüten havayı umursamadan kalktım hırsla yataktan. Yatak, "benim suçum ne?" der gibi sallanmış ve ayakları ileri geri oynamıştı. Sinirliydim. Kendime... Soğuk havaya ve yüksek ihtimalle soğuk su ile duş altında duran Yoongi' me... Kaşlarım çoktan gevşerken, ay yüzlüme nasıl sinirli olabileceğimi düşünmüştüm. 

 Banyo kapısını yavaşça açıp içeri girerken çıplak ve morarmaya yüz tutmuş cılız bedenle karşılaşmıştım. Kaşlarımı çattım yine. Ona seslenebileceğim bir sesim yoktu, onun ağlamalarını duyabileceğim kulaklarım.... Gözlerim dolarken yanına ilerledim. Uğraşmamıştım bile bana dönmesi için. 'Kırmızı' gözleri beni bulurken çoktan akmıştı tuzlu okyanus damlalarım. Benim okyanusum Yoongi' mdi.  Bu tuzlu damlalar onun için, onun içine akardı. Zaten bolca damlası vardı benim okyanusumun; neden benim gibi aciz bir varlığın ona kurban ettiği her damlasını kabul etmişti ki? 

Sıkıca sararken bedenini duymadığım hıçkırıklarını bırakmıştı çoktan. Sırılsıklamdım. O' na... Tuzlu suyuna... Aşkına... Aşkıma... Ağlarken aynı zamanda kalbim sıkışır ve onun nefesi kesilirdi. Benim kalbim oydu ya, hissederdim ben. Her bir haykırışını kulaklarım ile olmasada duyardım, onu sözlerim ile saramadığım her cümlem için kollarımı sarardım. O, kucağımda oturur ve yine yaslardı kafasını göğsüme. Ben yine ona dalardım. Saçlarına dalardım. Kokusuna dalardım. Zihnine dalardım. En çokta kalbim sıkışırdı bunları yaparken. Çünkü saçları kırgındı, kokusu hüzünlü, zihni darmadağınık... Ciğerleri nefesi çekemezdi. Eskiden her nefes çekişinde uçuşan polenler ciğerlerinde açardı, kokusu bana ulaşırdı. Şimdi ne polen vardı etrafta ne de okyanusumun nefesi... 

Suyu yavaşça kapatırken, kaldırmıştım kafasını. 

"Meleğim" demiştim yavaş hareketler eşliğinde ellerim ile. Ağzını açmış ve bağırarak ağlamaya başlamıştı. Ellerim sırtındaydı şimdi de. Her bağırışını ellerim arasında hissediyordum.  Kalbini hissettiğim gibi.

"Hoseok" demişti ağlarken yarım yamalak el hareketleri ile.  "Ağlama sevgilim. Nolursun ağlama. Ciğerlerim yok gibi. Sen ağlarken ellerim kanar gibi. Ağlama sevgilim ben hazır değilim senin damlalarının akmasına. Asla olamam."  

Sesini duymasamda hıçkırığımın, o duymuştu ya hızla kapandı dudaklarım. Benim meleğim... Meleğim.... Ben 'gerçek' bir melek olduğumda da böyle ağlama. Meleğim... Vücudun mor, gözlerin 'kırmızı'... Kalbin sevgilim? Bana ektiğin akşamsefaları gibi rengarenk mi? Yoksa yaktın onları ve küller mi savruluyor rüzgarımda? 

Duşakabinin içinde ben ağlamamak için kendimi sıkarken ve o kendini bitirircesine ağlarken saniyeler, dakikalar, saatler... 

Ve yine o göğsümde uyuya kalırken iç çekişler, hıçkırıklar, alayla gülümsemeler...

Derin derin nefesler eşliğinde yüzümde kuruyan kalbimin yaşlarını umursamamıştım. Ayağı kalkmış ve onu da beraberinde kaldırmıştım. Dişlerim kenetli, gözlerim yaşlı, kalbim ona bağlı... Sevdiğim... Ağlarken hem bu kadar güzel hem de kendimi kanatmışım gibi nasıl bu kadar acılısın? Doğru ya ben zaten kendimi kanatmıştım. Gözlerimden akmıştı 'kırmızı' yaşlarım, kulaklarımdan duyulmuştu. Kulaklarım duyamazdı ama...onun her zerresinin sesini işitirdi. Yalnızca onun her zerresinin...

Ellerimde kıyafetler, yine düşüncelerle geçmiş zaman... Yavaşça giydiriyorum şimdi, camdan fanusumu. 

Gözlerim dolu yine ellerim titrek. Gülümsüyorum uyuyan yüzüne karşı yine de. Ağlama dedin çünkü sevgilim, ağlama... Bense sana sen uyurken verebiliyorum ancak ayçiçeklerimi... Ne zaman gülsem derdin ya "Bak sen güldün ya açtı tüm ayçiçekleri" diye. Her seferinde bıkmadan usanmadan derdin ya sevgilim... Bir an o bitap düşerek uyuduğun hâlinden uyanacak ve söyleyeceksin sandım. O kadar alıştırmışsın ki gülüşlerim arasında bana bunu söylemene, eksiğim sevgilim. Sana eksiğim bu sabah. Sana muhtacım bu sabah... Ve yine tüm kalbim ve yaralarımla senin için 'kan'ıyorum.



Merhaba (〒﹏〒)

Ben Whis ( ꈍᴗꈍ)

Umarım... Umarım hiç bir zaman gerek duymazsınız hayatınızda acı kırmızılara ve can yakan morlara... (つ≧▽≦)つ


Ay Meleği *Sope'Yoonseok'*Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt