Bölüm 4: Neden

106 11 1
                                    

Kuzey Kıbrıs'ın Gözünden

"Kıbrıs sakin ol" dedi Azerbaycan abim. Ardından kapalı olan gözlerimi açtım. Gördüğüm ilk şey Azerbaycan Türkiye ve Nazi'nin uçan saçları oldu. Öyle bir rüzgar vardı ki bütün kağıtlar havada uçuyordu. Hatta sadece kağıtlar değil en incesinden en kalınına kadar bütün kitaplar da uçuyordu. Bir anda içimdeki tüm öfke ve kıskançlık yok oldu. Onun yerine korku geldi. "Kıbrıs" dedi Azerbaycan abim. Sesi iyi gelmiyordu. "Abi" dedim. Sonra da ağlamaya başladım. Rüzgar durdu. Masanın üzerinden yere indim. Sonra da dizlerimin üzerine oturdum. "Kıbrıs" dedi Azerbaycan. Ona baktığımda elini omzumun üzerine koydu ve gülümsedi. Yüzünde en az beş tane kağıt kesiği vardı. Ona sarıldım ve özür diledim. Sonra Nazi'nin suratına baktım. Onun suratında iki kesik vardı fakat çok fazla morarmıştı. Türkiye'nin suratında birkaç kağıt kesiği dışında hiç bir şey yoktu. "Lütfen rüya olsun. Lütfen rüya olsun. Lütfen rüya olsun..." diye yalvarıyordum. Bunu derken Nazi yanığımı sıktı. Ardından "Rüya değil gerçek" dedi Nazi. Ardından bir kırılma sesi geldi. "Anlaşılan kedilerden biri bir şey kırdı" dedi Azerbaycan. Hava iyicene kararmıştı. "Saat kaç" diye sordum. Telefonunu cebinden çıkardı ve "Biri iki geçiyor" diye cevap verdi. "Bir kibrit, bir elektrik santrali, bir vantilatör . Mükemmel bir aile." dedi ve güldü Nazi. "Vantilatör mü?" dedi biri. O kişi Abimden başkası değildi.

Türkiye'nin Gözünden

"Vantilatör mü?" diye sordum. Ne olup bittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Biraz doğrulunca her yerin darmadağın olduğunu gördüm. Azerbaycan gelmişti. "Saat kaç" diye sordum. "Biri yedi geçiyor" diye cevap verdi Azerbaycan. "Işığı yaksanıza çok karanlık" dedim. Odadaki tek ışık kaynağı ay ışığı idi. "Işıklar yanmıyor" dedi Nazi. Nedenini sorunca bakakaldılar. "Cevap verecek misiniz?" diye sordum. Sonra aralarında bir şeyler fısıldaştılar. Sonra Nazi konuşmaya başladı "Şimdi sen bana kediye zarar verdiğimi sanmıştın ya-" "Evet" diye onayladım onu. Sonra devam etti "Senin o ara bakışların bir tuhaflaştı. Sonra etrafında şu kıvılcımlar çıkmaya başladı. Ondan sonra o kadar arttı ki suratın bile gözükmedi. Üstününe üslük üzerimize yürümeye başladın. Sonra Azerbaycan geldi kapıyı açtı. Biz tabi kendimizi dışarı attık. Sen her adım attığında bir elektrik dalgası yayılıyordu. İşte bu sebeple sen o ara sigortayı yakmışsın Kıbrıs'ın dediğine göre. Her neyse, en sonunda Azerbaycan seni bana yapışan kediyi miyavlatarak normale döndürdü. Sonra da bayıldın." diye uzun uzun anlattı." Eee ben baygınken ne oldu?" diye sordum, ardından "Tahmin edeyim Kuzey Kıbrıs odayı darmadağın etti" diye ekledim. Sonra Azerbaycan söze girdi "Aslında odanın içinde rüzgar yaparak bunu yaptı" dedi. "O zaman sende ejderha gibi ateş üfledin" dedim. Sonra avcunun içi yukarı gelecek şekilde bana doğurttu. Ardından avcunu kapadı ve parmaklarını avcuna sürterek açtı. Elinde kocaman bir ateş duruyordu. Oda bir anda aydınlanmıştı. "Ağzımdan da üflerdim fakat evini yakmak istemem" dedi. Kuzey Kıbrıs'a baktığımda ise gözlerinin kıpkırmızı olduğunu fark ettim. "Ağladın mı sen?" diye sordum. "Yoo" dedi Kuzey Kıbrıs. "Hüngür hüngür ağladı" dedi Nazi. Sonra tekrar Azerbaycan'a baktım. Elindeki ateşle oyuncak gibi oynuyordu. Ardından Nazi ile Kuzey Kıbrıs'a baktım. Sohbet ediyorlardı; "Hani nasıl korkuttun diye sordun ya" dedi Nazi. "Evet" dedi kardeşim. "Gösteriyim mi?" diye sordu Nazi. "Evet!" dedi heyecanla kardeşim. O ara Azerbaycan da onları izlemeye başlamıştı. O anda Nazi'nin yapacaklarını benim dışımda kimse bilmiyordu. "Işığı arttırır mısın?" diye sordu Nazi. Azerbaycan elindeki ateşi büyüttü. "Şimdi Gözlerini kapa ve ben aç diyene kadar açma" dedi Nazi. Ardından Kıbrıs gözlerini kapattı. Nazi ise iyice kendini gerdi. Vücudun kararmaya başladı. Gitgide siyah yerler artıyordu. En sonunda bütün her yeri kapkara olmuştu. Gözleri ise bembeyazdı. Azerbaycan pür dikkat Nazi'yi izlerken ben gayet rahattım. En sonunda son kez gerilip Kıbrıs'ın gölgesinin içine girdi. Ardından Kıbrıs gözlerini açtı. "Aç demedi ki" dedi Azerbaycan. "Düşüncelerini okuyup ona o şekilde cevap verebiliyor" dedim. Ardından Kuzey Kıbrıs etrafına bakınmaya başladı. "Arkana bak" dedim. Arkasına baktığı anda çığlık attı. Nazi ona el sallıyordu. Ardından Nazi İnsan formuna geri döndü. Siyahlık bir anda yok oldu. Ardından gülme krizine girdi. "Nasıl korktun ama! Suratını görmeliydin!" dedi ve gülmeye devam etti. Sonra hafif bir rüzgar esti. Bu tuhaftı çünkü camlarda kapıda kapalıydı. "Tabi ya Kuzey Kıbrıs" diye geçirdim içimden. "Bunu sen istedin boşuna atar yapma" dedi Nazi. Rüzgar dinmişti. "İstemez olaydım" dedi Kıbrıs. Azerbaycan elinde ateş tutmaktan yorulmuş olacak ki mum olup olmadığını sordu. Ardından salona gittim. Salona girer girmez kedilerden biri üstüme atladı. Ondan kurtulmaya çalışırken ayağıma cam kırığı battı. Ondan sonra dengemi kaybedip çekyata düştüm.

YıldırımWhere stories live. Discover now