Bölüm 6: Kaçırılma

52 5 0
                                    

Yunanistan'ın Gözünden

Sesin geldiği yöne doğru gittim. Sesin geldiği yere baktığımda gözlerime inanamadım çünkü sesin sahibi Nazi'ydi. O an bana çektirdiği zulümler geldi aklıma. Sonra Rusya'nın sesini duydum. Hem Nazi'nin hem de Rusya'nın korkusuyla karşı taraftaki ormana girdim.

Nazi'nin Gözünden

Yarı uyanık yarı uykudaydım. "Demek bir kaza" diye bir ses duydum. Ayak sesleri git gide yaklaşıyordu. En sonunda yüzünü tam seçemediğim biri yaklaşıp "Nazi ha? Hiç beklemezdim! Bu sayede Yunanistan'a ihtiyaç duymadan hem iki Almanya'yı hem de Türkiye'yi tuzağıma çekebilirim!" dedi ve suratıma buram buram et kokan bir poşet geçirdi...

Uyandığımda loş bir odadaydım. Ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Karşımda ise siması çok tanıdık gelen biri vardı. Sanki daha önce görmüştüm. "Beni hatırladın mı cani? Eğer hatırlamadıysan kendimi tanıtayım; Rusya". Cani lafını duyunca gülme krizine girdim. "Ya gülmeyi kesersin yada..." dedi fakat devamını getiremedi. "Elimde değil" dedim gülerek. Sonra bir anda sırtından siyah bir şeyler çıktı. "Seni şimdi öldürürdüm fakat oğulların ve arkadaşın ile beraber öldürmeyi planlıyorum" dedi siyah şeylerle başımı tutarak. Gülmem aniden kesilmişti. Siyah şeylerden biri ile ışığı kapadı. Kapamasıyla beraber Rusya'nın gözü göz rengi dışında kapkara olmuştu. Göz rengi ise siyahtan beyaza dönmüştü. Hiç gölge olmamasından dolayı kaçamıyordum.

Kuzey Kıbrıs'ın Gözünden

Bir odada uyandım. Çok minikti fakat güzel döşenmişti. O an yanımda abim ve karşımda Doğu ve Batı Almanya'nın olduğunu fark ettim. Ben dahil herkesin bir yerlerinde sargılar vardı ve herkes yatıyordu. Sonra Batı Almanya uyandı. Gerçekten Nazi'ye çok benziyordu. "Herkese günaydın!" diye içeri girdi Japonya. Yanında Ukrayna vardı. "Neden bizi hastaneye götürmek yerine buraya getirdiniz?" diye sordu Batı Almanya. "Abim delirdi çünkü. Nazi'yi kaçırmış. Sizi oraya çekip hepinizi birden öldürmek istiyor" dedi Ukrayna. "Nereden biliyorsun? Ya sen kandırmaya çalışıyorsan" dedi yeni uyanmış şüphecilik uzmanı abim. Abim tüm ciddiyetiyle Ukrayna'ya bakarken Batı Almanya "Farkındaysan yardım etmeye çalışıyor Türkiye. Bu yüzden şüpheci davranmayı kes ve onu dinle" dedi. "Eğer şüpheci davranmasaydım ölmüştüm şu an. Ki tüm Avrupa olarak ölmemi istediğiniz için bunu istemen hiç şaşırtıcı değil!" dedi abim. Abimin etrafında yeniden kıvılcımlar çıkmaya başlamıştı. "Kavga! Kavga! Kavga!" diyordu Doğu Almanya. Ortam iyice kızışmıştı. "O güvenmek dışında başka çaremiz varsa söyle" dedi Batı Almanya. "Haklısın yok" dedi abim biraz düşündükten sonra. Ukrayna sıkılmışa benziyordu. "Bana güvenip güvenmeme hakkındaki kavganız bittiyse devam ediyorum; Nazi evin bodrum katında. Nereden bildiğimi soruyorsan geçen gün Rusya'daydım ve bana durduk yere planını anlattı. Kendini kontrol edemiyormuş beyefendi" dedi ve elindeki anahtarı salladı. "İşte bodrumun anahtarı. Az kalsın ölüyordum bunu alacam diye" dedi Ukrayna. Ukrayna ceza almaktan korkmaz, istediğini yapardı. Parası yoksa çalar başını derde sokardı. Bu yüzden uzun bir süre boyunca aranmıştı. En sonunda yaklaşık on bin lira para cezası kesilmişti. Abim pür dikkat Ukrayna'ya bakarken Ukrayna elindeki anahtarı sallıyordu. "Alacak mısınız?" diye sordu Ukrayna. Telefonumu almak için elimi cebime attım fakat telefonum yoktu. Japonya sorunu anlamış olacak ki "Merak etme nasıl olduysa hepinizin telefonu sağlam fakat arabalarınız hurdaya dönmüş" dedi Japonya. Almanya'lar sakin iken abimin gözünden bir yaş süzüldü. Göz yaşları birer birer süzülürken Batı Almanya "Sen ağlayabiliyor muydun?" dedi. Abim ağladığını yeni fark etmiş olacak ki gözyaşlarını silip ağlamadığını, sadece bu sıralar durduk yere gözlerinin yaşardığını söyledi. Yalandı tabi ki, gözünün durduk yere yaşardığı yoktu. Arabanın değeri abim için büyüktü; 80'lerden kalan araba bozulunca, bir sekiz sene önce, almıştı. Eskisinin aksine çok önem verirdi. Pislenmesine bile izin vermezdi. Hurdaya döndüğünü öğrenince böyle davranması doğaldı yani. "Sen bildiğin ağlıyorsun Türkiye!" dedi Ukrayna. Ne için ağladığını anlamış olacak ki Batı Almanya "Amma abarttın! Altı üstü bir araba. Sanki çok pahalı bir şey!" dedi. Abim bir anda kaskatı kesildi. Ağlamayı da kesmişti. Dimdik Batı Almanya'ya bakıyordu. Batı Almanya duruşunu düzeltti, Doğu Almanya ise filim izlermişçesine onları izliyordu. Ukrayna ortamı yatıştırmak için komik olmayan bir kaç şaka yapmıştı fakat hiç bir işe yaramamıştı. "Benim gibi bir ekonomin olsaydı anlardın beni" dedi abim fakat sesi tuhaf çıkıyordu. çok geçmeden kıvılcımlar da çıkmıştı. Çok hızlı bir şekilde artıyorlardı. "Abi kendine gel!" dedim korkuyla. Aynı üç gün önceki gibi bakışları tuhaftı. Kapı çaldı. "Azerbaycan gelmiş olmalı" dedi Ukrayna ve Japonya'yı da yanına alarak odadan çıktı. Kısa bir süre sonra Azerbaycan'ın endişeli sesi duyuldu...

YıldırımWhere stories live. Discover now