-2-

3K 320 78
                                    

-Jisung'tan-

"Seokjin hyung ile konuştum." Telefonumu cebime yerleştirirken Jeongin'e seslendim.

Seokjin hyung ile Incheon'da yaşarken komşuyduk. Ancak Seokjin hyung kendi işini kurup restorant açmak isteyince yanımızdan ayrılıp Seoul'e gelmişti. Ben de üniversiteyi Seoul'de kazandığım için buraya geldiğimden beri görüşmeye devam ediyorduk. Seokjin hyung hiç olmayan ağabeyim gibiydi.

"Ne dedi, kabul etti mi, sorun olur muymuş?" diye merakla gözlerini bana dikmiş cevap beklediğini belli etmişti.

"Hayır sorun olmazmış masayı bu akşam için hazırlatırmış tek yapmamız gereken eğlenmekmiş öyle dedi." Gülerek konuştuğumda Jeongin'de gülmüştü. Seokjin hyungu hepsi severdi.

Onları tanıştırdıktan sonra bir de Seokjin hyungun yakın çevresi ile tanışmıştık. Açıkçası onların içinde de tam bir kaos hakimdi. Ama eğlencelilerdi. Hepsi bizden yaşça büyük oldukları için bebek muamelesi görsekte anlaşıyorduk.

"Peki o zaman sen önden gidersin bizde sonradan Felix'le Seungmin'i getiririz."

Kafamı salladım "anlaştık."

////

-Minho'dan-

Gerçekten bunu yapmak zorunda mıydım? Arkadaşlarım kendi arkadaşlarım bana güvenmemiş ve buluşacağım kişi ile kendileri konuşmuşlardı. Açıkçası korkuyordum. Arkadaşlarıma güveniyorum ama karşıma çıkıcak kişi nasıl biri olacaktı acaba. Oraya gidene kadar öğrenemeyecekmişim. Çok sevgili Chan hyungum öyle istemişti çünkü.

"Hyung gerçekten iş görüşmesine gitmiyorum. Bırakta istediğim gibi giyineyim." Gözlerimi devirip bana kravat seçmeye çalışan arkadaşıma söylendim oturduğum yerden. O ise benim isteklerimi ciddiye almamış elimden tutmuş kaldırmaya çalışıyordu beni.

"Minho aptal mısın kalk ve hazırlan?!" Sonunda beni kaldırdığında gevşek adımlarla dolabıma ilerledim. Siyah gömlek ve pantolon giysem bir şey olmazdı sanırım.

"Chan hyung." Giyinmeme de izin vermeyecekti anlaşılan.

"Çıksan mı acaba üstümü değiştireceğim." Gözlerini kısmış bana şüpheci bir bakış atarak kapıdan çıkmış ve ortadan kaybolmuştu.

Siyah gömleğimle bacağımı saran siyah pantolonumu giymiştim. Bir kaç yüzük takmıştım. Takmıştım çünkü hiç aksesuar takmasam onlar yine de taktıracaktı.

Sonunda hazırlanmış ve Chan hyung ile evden çıkmıştım. O başka bir kaç arkadaşıyla beraber öğrenci evinde kalıyordu ben ise ailemin evinde.

////

-Jisung'tan-

"Felix son kez soruyorum Seungmin nerede?" Telefonumu kulağımla omzumun arasına sıkıştırmış bir yandan Felix'le konuşurken diğer yandan önümdeki kitapları toplamaya çalışıyordum. Üstelik bunları yaparken sessiz olmalıydım. Çünkü aldığım bir grup ödevi yüzünden pazar olmasına rağmen son notlarımı almam ve sunumuma hazırlanmam gerekiyordu.

Tanrı aşkına kütüphanedeydim ve eşyalarımı toparlayıp Seungmin'in doğum günü için restorana uğramam gerekiyordu. Ancak çok yetenekli arkadaşlarım Felix ve Jeongin, Seungmin'i kaybetmişlerdi.

"Ya mal mısın Jisung nerede olduğunu bilsem neden seni arayıp nerede olduğunu sorayım?" Telefonun arkasından Felix'in hafif yüksek sesini duyduğumda kitaplarımı çoktan çantama koymuştum ve kütüphane kapısından çıkmıştım bile.

"Siz nerdesiniz peki oraya geliyoru-" karşı taraftan gelen yüksek ses cümlemi bitirmeme engel olmuştu Felix çığlık atıyordu.

"SEUNGMİN NERELERDEYDİN!?" Seungmin'in geldiğini duyduğumda rahatlamış ve gülerek kafamı iki yana sallamıştım. Bazen minik arkadaş grubumdaki en akıllı kişi olduğumu düşünmüyor değildim.

wrong table ][ MinsungWhere stories live. Discover now