-3-

2.4K 256 199
                                    

"Eşcinsel olduğunu bilmiyordum Han Jisung."  Karşımdaki yarım ağız gülerek konuşunca kaşlarımı çattım.

"Ne?" Şaşırmıştım. Tam anlamıyla şaşırmıştım. Yabancının biri karşıma oturmuş bir de bana yönelimimi bilmediğini söylüyordu. Sapık mıydı? Kesinlikle sapık potansiyeli vardı.
Ben şaşırmıştım. Oysa o bıkmış gibi duruyordu.

"Ne, ne?" Kafasını dışarıda az önce benim izlediğim parktan bana çevirip konuşmuştu. O da şaşkın duruyordu.

"Masamdan kalkar mısın?" Birazdan arkadaşlarım gelecekti ve onun gitmesi gerekiyordu.

"Hayır? Randevu için geldim buraya. Eğer kalkarsam bu bir randevu olmaz." Sapık olduğuna olan inancım artıyordu.

Randevu diyordu, randevu!
 
"Sapık mısın? Hemen masamdan kalk!" Anın getirdiği sinirle ayağa kalkmış ellerimi masaya dayamıştım.

"Sakin olur musun? Sapık değilim kendine gel. Chan'ın ayarladığı randevuya geldim sadece-" Sakince karşımda oturuyordu ancak gözleri neler olduğunu anlamadığını oldukça belli ediyordu.

"Hala randevu diyorsun kalk masamdan kimseyle randevuya gelmedim ben!"

"Jisung sakin ol-"

"SAKİN FALAN OLAMAM HEMEN KALK VE GİT SENİ TANIMIYORUM BİLE!"

"Bağırmazsan, insanlar bize bakıyor."

"Baksınlar sapıksın sen ve şu an beni rahatsız ediyorsun?"

"Senin sorunun ne? Arkadaşlarımın zoruyla randevuya geliyorum ve gördüğüm muameleye bak en azından karşımda ki kişinin mutlu olacağını sanmıştım!"

"Benim bir sorunum yok burada asıl sorunlu sensin. Randevu diyip duruyorsun ama ben buraya arkadaşımın doğum günü için geldim seni tanımıyorum bile ama sen seni görünce mutlu olacağımı düşündüğünü söylüyorsun. Gitmeni söylediğimde de sorunlu oluyorum öyle mi!"

"Jisung neler oluyor?" Jimin hyungun sesiyle arkamı dönmüş bir elindeki pastaya bir de kısık gözlerine bakmıştım.
Karşımdaki tanımadığım kişiye bakıyordu. Onun da tanımadığı çok açıktı.

"Dur Jisung-"

"Bir şey olduğu yok hyung sadece tanımadığım bu adam karşıma oturmuş randevuda olduğunu söyleyip duruyor ona sinirlendim." Kızgın gözlerle tanımadığım çocuğa bakmış ardından tekrar Jimin hyunga dönmüştüm.

"Pastayı Seokjin Hyung getirir sanmıştım. Gidiyor musunuz siz?"

"Jisung? Beni tanımıyor musun gerçekten?" Arkamdaki çocuk tekrar konuşmaya başladığında sinirle parmaklarımı gözlerime çıkartıp  ovdum. Sabrımı sınıyordu.

"Tanımam mı gerekiyordu? Özür dilerim gerek görmemişim ve hala görmüyorum. Ayrıca tekrar ve tekrar söylüyorum masamdan kalk ve git artık."

"Hayır burası benim masam. Randevum seninle değilse bile bu masa benim sen yanlış gelmişsin." Jimin Hyunga baktığımda sinirlendiğini görebiliyordum olayın büyümemesi için elindeki pastayı alıp masanın üstüne koydum.

"Jimin Hyung sizin gideceğiniz bir yer vardı? Yoongi hyung seni bekliyordur, bekletme onu sen sevmez beklemeyi bilirsin hadi git sorun değil."

"İyi de Jisung çocuk sapık gibi yapıştı sana."

"Çıldıracağım! Neden sapık oluyorum şu an? Yalnızca masa karışmış ve sen yanlış masaya gelmişsin? Ama suçlu benim! Sapık falan değilim! Aynı okuldayız biz!"

"Jisung okulunu da biliyor Seokjin Hyunga haber veriyorum." Jimin hyung telaşla gitmeye çalışırken onu durdurmuş zorla ikna etmiştim.

Evet bende sinirliydim. Hemde çok. Ancak sadece yanlış anlaşılma olmasını diliyordum. Birazdan diğerleri gelecekti ve Seungmin'in doğum gününü batırmak istemiyordum.

wrong table ][ MinsungWhere stories live. Discover now