🍂2🍂

656 65 204
                                    

~Yayınlama tarihi 14 Aralık 2020~

Günler git gide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzere. Kapım ardına kadar açık bekledi seni, niye böyle geç kaldın?
~Nazım Hikmet~

Sevdiklerimize geç kalmamak temennisiyle...

Keyifli okumalar🌿

~~~~~~~~~~<

Hayat ne garip...
Eve varış yolunu her zaman uzatan ben ilk defa en kestirme yolları kullanıyorum. İlk defa eve varmaya bu denli can atıyorum. Ağır ağır ve oyalana oyalana gittiğim bu yolları şimdi oyalanmadan ve hiç olmadığı kadar hızlı geçiyorum.

Geçtiğim caddelerden biri alabildiğince arabalarla dolu. İlerde ışıklar gözüküyor. Ya kırmızı ışık, tamda şimdi yanarsa. Allah vere de yanmadan geçeyim . Ama korktuğum oluyor ve işte ilerde ışık kırmızıyı gösteriyor.

"Yok artık doksan saniye mi?"

Yahu ne vardı bu caddeden geçecek. Al işte. Koskoca doksan saniye beklemem gerekiyor. Sözde en kestirme yolu seçmişim. Gerçekten bravo bana . Sinirlenip küfürler savuruyorum. Direksiyona vurup duruyorum. Neva'nın sesi kulağıma çalınıyor.

"Küfür etmesen olmaz mı Rüzgar?Az biraz sakin lütfen. Hem bak çocuklar yanımızda , onların yanında biraz daha dikkatli olmalıyız."

Bunu hastaneye gittiğimiz günlerden bir gün söylemişti. Zaten onunla ya hastaneye ya da ayda yılda bir kere alışveriş için çarşıya gitmişizdir arabayla. Trafikte yine sinirlendiğim bir şeyler olmuştu ve küfürler savurmuştum şu an olduğu gibi.

"Ne olur kızma Neva." diye geçiriyorum içimden. İlk defa mahçup hissediyorum kendimi. Neva'nın uyarısına uymadım ya kendimi suç işlemiş gibi hissediyorum. Peki önceden umursamış mıydım bu uyarısını "Hayır!"

Şu an yaramazlık anında yakalanmış bir çocuk gibiyim. Kendimi savunmaya geçiyorum hemen.

"Bu defa gerçekten hak ediyorlar küfürleri Neva hiç kızma. Doksan saniye ne? Zaten yeterince geç kalmışım sana ve evlatlarıma. Şuracıkta canım boğazımdayken, ecel terleri dökerken ve sen orda kim bilir nasıl, ne halde ve kim bilir belki son nefeslerle beklerken nasıl sakin durayım? Nefesini yeterince kesmişim zaten. Sana nefes olmaya koşarken ben nasıl kızıp da küfretmeyeyim. Biliyorum kesin benim yüzümden yaptın bunu. Seni o kadar çok yalnız bıraktım ki...O kadar çok ihmal ettim ki...

Seni o kadar çok görmezden geldim ki...

Özür dilerim...

Özür dilerim..."

Özürlerim onu geri getirebilir mi ki diye bir an düşünüyorum. Umarım onu, bana ve evlatlarıma bağışlar Rabbim. Umarım...

Bu temenniyle bekliyorum şu an.
Direksiyon başında kırmızı ışık göstergesinde yanan her bir saniye göz pınarlarımdan dökülen birer yaş olup yanaklarımı ve dahi yüreğimi dele dele iniyor. Geçtiği dokunduğu her yeri kor misali yakıyor. Erkekler ağlamazdı diyenlere inat şu an bir çocuk gibi ağlıyorum.

Geç kalmışlıklarım var çünkü benim. Yetişemediklerim diyeceğim de... Hayır! Hayır! Yetişmeye çalışmadıklarım onlar. Görmediğim, göremediklerim onlar...

Geç kalmışlıklarım var çünkü benim...Elimden kaçırdıklarım...

Gözyaşları döküyorum çaresizce.

Pişmanlıklarım var benim. Hemde yığınla...

Omuzlarımda hepsi yük şu an. Meğer farketmemişim ağırlıklarını hiç. Yıllarca sessizce ve usulca gelip konmuşlar omuzuma. Sadece onlar biliyordu orda olduklarını. Ne farkındaydım ne de ağırlıklarını hissetmiştim daha evvel. İlk defa hissettiğim bu gün , ağırlıkları altında eziliyorum. Omuzlarım hiç olmadığı kadar önde...

MİHEN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now