''Kaybetmek ve kazanmak arasında çok küçük bir fark vardır aslında. Bizler buna detaylar deriz, ama aslında detay falan değildir, Fark; bakış açısıdır... Bu gün öksüz kaldım. Annem... Arkadaşım, kardeşim, örnek aldığım insan. Onu sadece '' anne'' kavramıyla tanımlamak onun mükemmel kişiliğine hakaret gibi geliyor. Ben onun yalnızca kızı değildim. En büyük hayranıyım. Onun her şeye rağmen ayakta duran kişiliğine, farklı bakış açısına, zarafetine, güzelliğine, hatta varoluşuna bile hayranım ben. Benim için güzelliğin tanımıydı o. Bu gün yaşadığım büyük kaybediş bana ağlama hakkı tanımıyor. Çünkü kaybettiğim normal bir kişi değil...'' Bunu söylerken henüz gerçekleri bilmiyordu. Annesinin yaşamında saklanan gerçekler... Annesi yeni bir başlangıç yapmadan, Dünya'ya veda etmeden önce ona bıraktığı yaşanmışlıklar defterini okuması için 'aşık' olmasını istemişti. Aşk neydi? Sahiden var mıydı? Bunu zaman gösterecekti. Okumaya başladığında neden 'aşık' olması gerektiğini anladı: Çünkü bu bir hayat öyküsüydü, aşkın mesken tuttuğu. Yaşanmışlıklar defterinin ona göstereceği gerçekler, kendi hayatını da aydınlatacaktı. İki hikaye; Anne ve kızın hikayesi. Birbirinden farklı ama aynı. Bu kitapta acı var yılmak yoktu! *Ayrılığın mesken tuttuğu yaşamlarda, başkalarının gerçeklerinin sizin hayatınızı aydınlattığı zamanlarda, yanınızda sarılacak birileri olması dileğiyle* ''Yalnız insanlar kendi kahramanlarıdır...''