"..."

19 3 0
                                    

Güneş gökyüzünü aydınlatır ama insanlar gökkuşagına aşıktır...

              Annemi farklı kılan buydu sanırım. Herkes gökkuşagı olmak isterken o güneşti ve bunu kendisi tercih etmişti. Kendi kaderine yağmur yağdırmak uğuruna gökkuşağı açtıran kadın...
   

              İnsanlar soğuğu sevmez ama kara hayrandır.
              İnsanlar kadını sevmez ama erkeğe kul köle.

       İnsanlar var eden, oluşturan, kendisine yardım eden kimseyi sevmez, sevmedi. Çünkü kendisini var eden herşeyin onu yok edecek sebep getirebileceginin farkındadır.

              Güneş açmazsa gökkuşağı olmaz, soğuk olmazsa kar yağmaz ve kadın olmazsa insan olmaz.

          Kadın olmak hayatta verilen en güzel ve en önemli görevdir. Her guzel seyin bedeli vardır, kadın olmanın bedeliyse hor görülmektir. Hor görülen kadın kadınlıktan utanır, kendini sorgular "neden erkek olarak gelmedim ki dünyaya" diye düşünür ama anneliğin, kadınlığın değerini düşünmez. Benim annemin farkı buydu işte: o her koşulda kadın olduğunu değilde kadın  olarak neler yaptığını gösterirdi. Çünkü o kadın olarak var ederdi... annemin bir sözü hala kulaklarımda hatta "Erkekler birbirleriyle savaşırlar, kadınlar hayatla. Erkekler birbirleriyle savaşarak binlerce can alırlar, kadınlar bunca savaşın içinde can verirler hayata. Ama sakın unutmayın kadınlık fedakarlık değildir efendim; kadınlık sevgidir, kadınlık yüceliktir, kadınlık yöneticiliktir ama kadınlık fedakarlık değildir. Yıllarca dayattınız kadınlara kadınlık fedakarlıktır, kadınlık susmaktır, kadınlık hizmet etmektir diye ama keyfi yaptıklarınızın sonuçlarını düşünmediniz. Ancak güçlü kadınların güçlü  nesilleri olur bilemediniz. Ancak sessiz kalmayan kadınların haksızlığa ses çıkaran çocukları olur, ancak kendine zaman ayırabilen kadınların zamanın kıymetini bilen nesilleri olur ve ancak hizmet değil, yardım ettiği bilenen kadınların kendine yetebilen çocukları olur. Erkeklerin güçlü adı altında acizce kadınlara yüklediği yükleri ancak kadın üstünden atabilir. Kadınlığa sürülmüş kara lekeyi ancak kadın beyazlatabilir zira erkek bunu yapmayacak kadar acizdir."

        Annemle anılarımızın gözlerimin önüne gelmesi beni yıpratıyor, aynı zamanda beni güclendiriyordu. Onu özlemiştim. Bu özlem sevgilini özlemek, sevdiğin birşeyi yapmayı özlemek veya eskilerden aklına gelen bir zamanı özlemek gibi degildi; çok daha fazla can acıtan birşeydi. Bu özlemek bacağını kayıp eden bir insanın koşmayı özlemesi gibiydi. Yaşanmışlıklar defteri geldi bir an aklıma, emindim o defter hayatımı değiştirecekti. Merak bedenimi sardı elimi torpido gözünde yalnız başına öylece duran deftere uzattım, o an pek bir boynu bükük gözüktü gözüme defter. Sanki içinde onlarca insanın göz yaşını taşırmışçasına...

               Kapağına dokundum usulca, ardından kapağı acmak için elimi koymuştum ki aklıma annemin avukata  dedikleri geldi; "bu kitabı okumak için aşık olması gerek..." annemin hep bir bildigi vardı. Hep haklı çıkardı. Bu yüzden nefes aldım ve kendime tekrarladım "Sen bu defteri bırakacak kadar güçlüsün. Sen merakına sahip çikacak kadar akıllısın..." en sonunda defteri aldığım yere koydum ve kendimi arabadan dışarı attım. Arabayı kilitledim ve buluşacagımız yere doğru adımladım. Bu sefer neler çıkacaktı bu buluşmadan kim bilir?


          Ahu okumsada defterin ilk sayfalarında şu cümleler vardı:

     " Deliyim ben, deliler güzel severmiş öğrendim. 
       Bu defterde aşkı ve hayalleri birbirine çatışan kızın ilklerinin son buluşunu okuyacaksınız. "

          

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 01, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yaşanmışlıklar DefteriWhere stories live. Discover now