10.bölüm

50 11 0
                                    

Sessizlik... "İhanet edersen, yanlarında bulursun kendini..."

     "Bitirdiysen kalkalım. Yürüme mesafesinde zaten gideceğimiz yer, çokta uzun sürmez, hem açılırız. Olur mu?" diye sordu Çağkan. Asya ise başını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Ayağa kalktılar ve yürüdüler, atların yanından geçip çiftlikten çıktılar. Biraz daha yürüdükten sonra Çağkan hedefi gördü, ama Asya başını aşağı eğmiş, gözleriyle ayaklarını takip ediyordu. İçeri girene kadar tek laf etmediler yine ikisi de, girince anladı Asya nereye geldiklerini, barınaktaydılar. Asya'nın neşesi yerine geldi fakat ölen kedisi aklına gelince yeniden üzüldü, ama belli etmedi. "Yaa kedilere bak! Çok tatlılar," dedi Çağkan, Asya ise kocaman gülümseyerek birinin yanına gitti. "Sen çok güzelsin, eski kedime benziyorsun," dedi. "Kedin mi vardı?" diye sordu merakla Çağkan, "evet, ama öldü," diye cevapladı Asya. "Üzüldüm. Aslında köpek bakmaya gelmiştim ama istersen kedi de sahiplenebiliriz," dedi Çağkan ve Asya heyecanla ayağa kalktı, "gerçekten sahiplenecek misin bunlardan birini?" diye sordu, Çağkan ise "istersen kedi sahiplenelim ama ben köpek istiyorum," dedi. "Köpek olsun!" dedi heyecanla Asya ve köpeklere doğru yürüdüler ikisi birlikte.

"Bu çok tatlıymış," dedi Asya, fakat izleniyormuş gibi hissetti, yine yeniden. Yine de belli etmeden köpekleri sevmeye devam etti. "Bunu alalım mı?" diye sordu Çağkan, Asya ise "çok iyi olur," diye cevapladı, ama aklında köpek yoktu, takip ediliyor gibi hissetmesinin verdiği rahatsızlık vardı. Boş vermeye çalışarak köpeğe odaklandı, çok tatlı ve sütlü kahve rengindeydi, hala yavruydu. "Bizim bahçeye çok yakışır, değil mi?" diye sordu Çağkan, Asya ise onayladı gülümseyerek. Çağkan sahiplenme işlemleri için uzaklaştığında iyice etrafına bakındı. Birini gördü, gördüğüne yemin edebilirdi, hemen o tarafa doğru yürümeye başladı. Hızlı adımlarla duvarın arkasına doğru ilerledi, muhtemelen o kişi gitmiş olacaktı ama yine de kalbi hızlanmıştı. Koşmaya başladı, hatta vardı ama tamda düşündüğü gibi, gitmişti. Etrafına bakındı, bir şey göremeyince geldiği hızla eski yerine geri döndü.

     "Tamam, alabiliyoruz. Hadi gidelim, iyi misin? Gergin duruyorsun." "Hayır iyiyim, hadi gidelim buradan, aldın mı köpeği?" "Gel işte," dedi ve Asya'nın elinden tutup onu binaya soktu.

"Arabayı ben sürebilir miyim? Sende yavruyla ilgilenirsin," dedi, bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordu. Arabayı sürmeye başladı fakat çok hızlıydı, hız sınırını aştığını fark eden Çağkan, elinde tuttuğu köpekle Asya'ya seslendi arka koltuktan "yavaşlasan mı?" "Hayır." Aldığı cevap kaşlısında şaşırdı ve korkuyla yolu izlemeye devam etti. Neyseki tek bir kaza bile geçirmeden eve varabildiler. Köpeği eve sokup salondaki sehpanın üzerine koydular ve ev halkına seslendiler "salonda bir sürpriz var!" Herkes hızla salona doluştu, hayvan ise sesten korktu ve sehpadan düştü, "bir yavaş bir sakin olun hayvan ölecek!" dedi Çağkan, herkes çok heyecanlanmıştı. "Nerden buldunuz bunu?" diye sordu Can. "Sahiplendik," diye cevapladı Asya. Arzu köpeği almış kaçıyordu, herkes arkasından gidince Asya Ada ile yalnız kaldı. "Neden hiç köpek yavrusu görmemiş gibi davranıyorlar anlamış değilim," dedi Asya, Ada ise onu onaylarcasına bir ses çıkarttı.

     Herkesin uzakta olduğundan emin olan Asya konuşmaya başladı "takip ediliyorduk." "Ne? Kim takip ediyordu?" diye sordu Ada, "bilmiyorum, sadece birinin bizi takip ettiğini hissettim ve hatta gördüm, ama yüzü belli değildi ya da bedeninden de anlaşılmıyordu, kısaca hala peşimizde o katil." Aradığı cevabı bulamayan Ada üzüntüyle yanından ayrıldı, kim olduğunu gördüğünü sanmıştı. Sevgi ölmüştü ama onu Asya hastanedeyken görmüştü... bu nasıl olabilirdi? Eğer hala yaşıyorsa... kendini ölü göstermeyi başarmış ve bütün bunları o yapıyor olabilirdi. Tek istedikleri rahat bir hayat yaşayarak üniversite hayallerini gerçekleştirip mesleklerini ellerine almaktı bu gençlerin, fakat bazıları hayallerinin yarısını bile başaramadan göç etmişlerdi. Ada buna dayanamıyordu, çok üzülüyordu ve bütün yaptıklarının bedelini ödetmek istiyordu o katile.

O sırada Can ikisini de üzgün görünce tek tek yanlarına gidip sorunun ne olduğunu öğrendi. Ve tabi sonra da dayanamadı ve uzaklaşmak, sinirini atmak için bir yer bulup gitmek için arabanın anahtarını aldı. Ada ise arkasından gitmek istedi ve koşarak arabaya bindi. Asya salonda yalnız kalmıştı. İçinden Poyraz'ın odasına bakmak geliyordu, çok büyük bir istekle içeri girdi kimseye görünmeden. O kadar düzenli ve topluydu ki oda, ne zamandır kimsenin burada yaşamadığı belli oluyordu. "Mete neden buraya geçmiyorsa," diye mırıldandı kendi kendine kapıyı kapatırken. Eşyalara elini sürerek geçti, dolaplardan, masadan geçti. Küçük bir anısı geldi aklına aniden, burada birlikte ders çalışmışlardı, sonra da bardaklarında kalan suyu birbirlerine fırlatmışlardı, kahkahalarını duyan herkes gelmiş, hatta Can su sesini bile duyduğu için elinde su dolu bir kovayla herkesi ıslatmıştı. Ne günlerdi ama... özlemişti Poyraz'ı.

Eline yatağın yanındaki komodinden bulduğu çerçevelenmiş fotoğrafı aldı. Fotoğrafa bakıyordu ki eline bir şey değdi, çerçevenin arkası kabarıktı. Ne olduğunu merak ederek çerçevenin arkasını çıkardı. O tutamadan yere bir şey düştü, hemen eğilip baktığında ise bir flaş bellek buldu, şaşırdı. Hemen odasına gitti ve bilgisayarına taktı. Açılan dosyaya korkuyla tıkladı, bir video çıktı ve Poyraz'ı gösteriyordu, konuşmaya başladı, "merhaba bunu bulan kişi, artık her kimsen. Burada herkesi başına toplamanı ve beni dinlemenizi istiyorum." dediğini yapıp herkesi çağırdı, "evde olan herkes buraya toplanabilir mi lütfen? Önemli bir konu!" Başında fısıltılar yükselmeye başlayınca videoyu başlattı ve hepsini susturdu, zaten herkes Poyraz'ın laptopun ekranında olmasına şaşırıyordu.

     "Evet geldiyseniz başlayayım. Bu videoyu çekmemin amacı, yani amacım şu ki eğer başıma Sude'ye olanlar gibi bir şey gelirse hepinizi çok sevdiğimi bilmenizi istiyorum. İçimden bir ses sıradakinin ben olduğunu söylüyor ve ben korkuyorum, lütfen bunun için kendinizi suçlamayın, beni isteseniz bile koruyamazdınız. Asya, sen muhtemelen en çok kendini suçlayan o kişisin, seni tanıyorum, tanıyoruz. Lütfen benim ölümümden sonra depresifleşip kendinizi kaybetmeyin. Unutmayın etrafınızda hala sizi de diğer tarafa göndermeye çalıştığını sandığım bir katil var. Kim olduğu hakkında güçlü sezgilerim var fakat size bunu açıklayamam. Sude'nin ölümünün üstünden uzunca bir zaman geçmiş olabilir, o süreci korkuyla geçirdim. O süreçte hep korku içindeydim ve geceleri uyuyamadım, asla gözümü bile kapatamadım. Uyuduğum günler yanımda hep birileri vardı, ablam olurdu, annem olurdu ya da bir misafirlikte olurduk, veyahut sizden biri. Ama lütfen benim için çok ağlamayın, benim ölümüm sizi fazla üzmesin çünkü... çünkü ben size güveniyorum, biliyorum, kim olduğunu öğreneceğinizi, onların kötülüğünden sağ kurtulacağınızı da biliyorum. Umarım haklı çıkarım, ya da haksız çıkarım ve bu videoyu izlemek gibi bir duruma düşmezsiniz. Demir şimdi diyordur, ölü haliyle bile destek moral düzeltmeye, iyimser olmaya hatta gaz vermeye çalışıyor diye," dedi ve burukça bir kahkaha çıktı ağzından, ama Demir burada değildi...

"Evet son olarak sizden bir şey daha isteyeceğim, belki de son istediğim olur. Bu videonun devamını aileme adadım, izlemeyip onlara ulaştırırsanız sevinirim, teşekkürler şimdiden. Görüşürüz." El salladı. Video bitti. Herkes dağıldı. Kimseden ses soluk çıkmazken oda boşaldı ve bir ses yankılandı, bildirim sesi;

Gizli numara: ay ne güzel video

Gizli numara: ne güzel çekmiş

Gizli numara: Gorgeous!

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Oct 16, 2021 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

You're So GorgeousDonde viven las historias. Descúbrelo ahora