9.bölüm

60 24 0
                                    

Romanlardakilere benzemeyen planımı öğrendiğin gün, son günün olacak. Bu günü daha erkene alalım, hızlanalım...

"Çağkan! Çağkan gel! Lütfen gitme tekrardan!" dedi telaşla yatakta doğrulmaya çalışırken. Gözlerini açtığı gibi onu görmüş, birkaç kırpıştırmadan sonra ise yok olmuştu Sevgi. "Ne oldu? Asya! İyi misin?" dedi endişeli sesiyle yanına yaklaşarak. "O... o buradaydı... yüzüme yaklaştı ve dedi ki... off... şarkı... şarkı söyledi bana... bırakma beni korkuyorum!" "Kim buradaydı?" diye sordu Çağkan, Asya'nın elini tutarken. "S.. Sevgi" diye cevapladı Asya zorlukla. Çağkan'ın yüzü kirece dönmüştü, ama doktor sadece "muhtemelen rüya görüyordu hala, endişelenmeyin" dedi. Kontrolünü yaptı ve çıktı. Geri dönüp "istediğiniz zaman taburcu olabilirsiniz" deyip gitti.

"İyi misin?" "Hayır değilim," diye cevapladı Asya ve ekledi "Sevgi'yi gördüm." "Ama o öldü," dedi Çağkan. "Belki de doktorun dediği gibi rüya görüyordun." "Hayır! Ben onu gördüğümden eminim." Oturur pozisyona geçip "ben gitmek istiyorum" dedi Asya ve acıyla yüzünü buruşturdu. Ayağa kalktı ve serumu çekip attı. "Asya keşke doktor çekseydi ne yaptın? Çok acıdı mı? Moraracak şimdi orası." "Hayır, çıkalım artık," deyip ayağa kalktı. Üstünü hızla düzeltti ve telefonunu alıp dışarı çıktı. Ne ateşi kalmıştı ne baş dönmesi, sadece yorgundu ve yaşadığı onca şeyden sonra güzel bir uykuya ihtiyacı vardı. Arabaya varana kadar hiç durmadı ve sürücü koltuğuna geçip Çağkan'ın bekledi. Ehliyetini aradı arabanın içinde, bulunca elinde salladı ve ruhsatın yanına koydu.

"Haber vermem gerekti, üzgünüm. Sen mi süreceksin?" diye sordu gelince. "Evet, bin artık," dedi açık cama bakmadan. Polis merkezine gitmeyi düşünmedi bile, hızla eve sürdü. "Arasana nerdelermiş," dedi ve ekledi "sorgu bitmiş mi?" Ses bile çıkarmadan dediğini yaptı Çağkan. "Ne demek kimliğini almak için dönerken kaza yaptı? Arzu ağlamadan anlatır mısın şu olayı?" Kan Asya'nın beynime fışkırmıştı, telefonu kaptığı gibi kendi kulağına tuttu ve konuştu "hangi gerizekalı ayrıldı ordan? Ne bok yemeye hızlı gitmiş?" "Demir... Demir gitti ama hızlı değildi, söz vermişti hızlı gitmeyeceğine!" dedi Arzu telefonun diğer tarafından. İç çekip konuşmaya devam etti Asya, korkmuştu "nerede yapmış kazayı? İyi miymiş?" "Biz şu an oraya gidiyoruz ama kimliği aldıktan sonra dönerken kaza yaptığı için kim olduğunu bildiğimiz için gidiyoruz, polis arabasındayız," "konumunu paylaş Arzu, sizi takip edeceğiz."

Çağkan tarif etti, Asya sürdü. Polis arabasını takip ediyorlardı artık, bulmuşlardı. "Ya ne kadar salaksınız ya aklım almıyor! Nasıl kimliksiz çıkabildi ki Demir ya? Asla, hiçbir şeyini unutmazdı. Aaah tabiki bu onun suçu değildi! Bunu o yaptı! Arabayla oynamış olmalı, herhangi bir sorun çıkaracak bir eşyayı... bir aletle oynamış olmalı." "Belki de boşa günahını alıyorsun Asya, kendine gel" dedi Çağkan. Asya ise onu duymuyor onun yerine direksiyona vuruyordu, çıldırmış gibiydi. Çağkan'ı kesinlikle duymuyordu. Sonunda Çağkan dayanamadı ve bağırdı "SAĞA ÇEK! Ben kullanacağım." Sağa çekti Asya, arabayı durdurdu ve indi. Çağkan ise sürücü koltuğuna geçmeden önce Asya'nın yolcu koltuğuna oturduğundan emin olup kapısı kapattı ve yerine geçti, polis arabasını takip etmeye devam etti.

     "Sakin misin?" diye sordu Çağkan ağlayan Asya'ya. "Değilim! Asla da olmayacağım. Artık hep stres içinde, kaygı içinde yaşayacağım. Ya başka birine daha zarar verirse? O kadar eminim ki arabanın ayarlarıyla oynadığından, yoksa Demir öyle kolay kolay kaza yapacak birisi değil. Hızlandı... bunu hissedebiliyorum ve korkuyorum. Umarım en yakın zamanda kurtuluruz bundan." "Umarım. Baksana seni yarın bir yere götürmek istiyordum, ama Demir kaza yaptı, kendini o kadar kötü hissetmezsen gidelim mi? Zaten stresini atacağını düşünüyorum," dedi Çağkan. "Tamam, gidelim," diye cevap verdi Asya.

Vardıklarında aşağı indiler. Ama Asya indiğine pişman olup tekrar arabaya bindi ve göz yaşlarını tutmaya çalışmaktan vazgeçti. Hüngür hüngür ağlıyordu, kontrolden çıkmıştı. Araba hiç normal bir şekilde durmuyordu, takla atmış olmalıydı ve yanıyordu. Korkusu alevler gibi daha da arttı, her bakışında, her akan göz damlasında korkusu, endişesi daha da artıyordu. Kalbi kesinlikle yavaşlamıyordu ve beyninin içi de asla susmuyordu. Ya yine gelirse? Ya bu sefer Can ya da Ada'ya zarar verirse? Ya Çağkan? Ona ne olacak? Kaç kişi kaldık ki? Abim nerede? O da endişeli mi? Acaba dışarı çıksam mı? Bu daha ne kadar sürecek?...

********

Eve döndüler, sabaha karşı. Asya çoktan uyumuştu. Birkaç günün ardından, arabanın iyice incelendiği bir vakitte sorun bulunacaktı. Eve gireceklerdi, Demir'i morgda bırakmışlardı, ailesine gönderilecekti cesedi. "Uyan Asya" dedi Can, kolundan tutup kaldırdı ve odasına kadar yürüttü. Ada'da ona yardım etti. Odaya vardıklarında yatağa yatırdılar Asya'yı, "yanımda kal, Ada," dedi Asya ikisi de çıkarken. Ada yanına gidip yattı, Can ise biraz bekleyip odasına gitti.

     Saat 11.34, Asya uyandı. Ada'yı uyandırmadan yanından geçip gitti. Yüzünü yıkadı ve salona gitti. Koltuklara oturup bacaklarını kendine çekti ve başını eğdi, yine düşünüyordu ama ağlamıyordu. Aniden bi ses duydu "beni görmedin bile, iyi misin?" Çağkan'ın sesiydi bu. Başını kaldırıp yan koltuğa baktı, onu gördü ve sorusuna cevap vermeden başını tekrar eğdi. "Hadi üstünü giyin de gidelim." Dediğini yaptı Asya, odasına çıkıp üstüne bir şeyler geçirdi. Gözlerinin altında mor halkalar ve yanaklarında çökükler vardı. Salona döndüğünde Çağkan "aaa ama olmaz böyle, gel bakayım" deyip odasına götürdü onu tekrar. Ada'yı uyandırmadan gözlerinin altına kapatıcı sürdü Asya'nın, rimel ve allık sürdü, elinden tutup tekrar salona götürdü. "Şimdi daha iyisin."

     Çıktılar. Arabaya bindi sessizce Asya, başından beri tek kelime etmemişti zaten. Merak ediyordu nereye gittiklerini, ama sormakta istemiyordu. "Sen... iyi misin? Dünkü olay seni çok etkiledi sanırım..." diye söze girdi Çağkan. "Hayır, iyi değilim. Evet etkiledi ama... aması yok, duygusuzlaşmak istiyorum, en büyük korkumu istetiyor bana yaşananlar." Bunun üstüne Çağkan kırgınlık sezdi, ona bakıp yeniden yola döndü. "Baksana ne diyeceğim. Sence gideceğimiz yerden önce kahvaltı için bir yerde duralım mı?" diye sordu. "Olur" dedi Asya gülümsemeye çalışarak. Belki de ona güvenmeliydi, ama aynı şekilde güvenini sarsarsa eğer... o zaman çok kötü şeyler olabilirdi. O yüzden güvenmemekte ısrar etti. Ada, Can ve ailesi dışında kimseye güvenmiyordu. Mesaj sesini duydu, bir ürperti geldi. "Bak şurada at çiftliği var, orda yiyelim olur mu?" dedi Çağkan. Asya ise başını kaldırıp "olur... tabi" dedi ve telefona baktı tekrardan. Mesaj gelmişti, ondan.

Gizli numara: tamam kabul çok hızlandım

Gizli numara: kaç kişi kaldınız ki?

Gizli numara: biraz ara versem mi?

Gizli numara: sana bir iyilik yapmış olurum değil mi?

Gizli numara: o zaman birkaç gün ara veriyorum

Gizli numara: gorgeous bir dönüşle karşı karşıya kalacaksın

Gizli numara: hazır ol!

Oy sınırı 20

You're So GorgeousМесто, где живут истории. Откройте их для себя