4.bölüm

103 46 23
                                    

Devam? Devam...

     Yola devam ettiler, eve varana kadar bir daha duracaklarını sanmıyorlardı, Umut uyumuştu. Onun yanındaki Ada ve Poyraz da uyumuştu. Asya'nın yanında, ön yolcu koltuğunda oturan Çağkan ise hala uyanıktı ve Asya'yı da uyanık tutmak için sohbet başlatmıştı. Hava yavaştan kararmaya devam ederken daha yarım saatten fazla yolları vardı. "İstersen sağa çek ben süreyim, biraz dinlenirsin" dedi Çağkan "hayır, iyiyim". Radyonun sesini açtı, güzel bir şarkı başlasın diye beklerken sıkılmıştı, "telefonumu bağlar mısın?" "Peki" deyip telefona arabaya bağlı olan kabloyu taktı Çağkan. Birkaç şarkıyı ileri sardırdıktan sonra bir tanesinde durmasını istedi Asya, hafiften mırıldanmaya başladı "Yerimde Saydım Bak Kalbim Karıştırır Aklımı.
Tenimde Nemlik Var Elimde Yaş Gibi Anladım.
Ansızın Gözgöze Geldim Bir Bak,Bakışları Nimet Nimet.
Kim Bilir Belki De Peşinde Kimler Kimler Var.

Aklımı Aldın Sen Ver Geri Nolur Nolur.
Yardım Et Yarab Sen Gözleri Boncuk Boncuk.
Saçları Bal Rengi Yanakları Allana Allana
Tatlı Mı Tatlı Ah Kalbimi Ver Geri Boşluk Var"  bir müddet sonra Çağkan da katıldı ona
"Erdemi Yansır Taş Çatlatır Nazlı Mı Nazlı Bi Kalp.
Sardırır Tütünü Çakmağı Yak Başladı Kabusum Sil Baştan.

Ansızın Gözgöze Geldim Bir Bak,Bakışları Nimet Nimet.
Kim Bilir Belki De Peşinde Kimler Kimler Var"

********

     "Umut... Umut. Uyan kardeşim. Hah geldik hadi uyan" "Çağkan? Geldik mi?" "Evet, hadi kalk" Asya içeri girmişti bile valizlerle. "İşte burası bizim evimiz, hoşgeldiniz" dedi kapıdan içeri girenlere. 2 katlı ama küçük bir evde oda seçimi yapmaya başlamışlardı bile. "Kızlar üst katta, erkekler bu katta. Bitti" dedi Asya. O bitti diyorsa kimse daha bir şey diyemezdi, yoksa onun gazabına uğrarlardı, ve bunu hiçbiri istemezdi. Kızlar üst kata çıkıp 3 odadan birini ve bir oda arkadaşı seçtiler. Asya yalnız kalmak istedi, tek kalacağı odaya girip valizini açtı. Yerleştirirken annesini aradı "alo anne biz geldik" "yol nasıl geçti yavrum?" "İyiydi anne, birazdan yollarım iki kişiyi arabaları götürmek için" "tamam kızım, çok yorulmadın değil mi?" "Hayır anne ama tabi ki yoruldum ve birazdan uyuyacağım. Görüşürüz" deyip kapattı telefonu. Valizinden çıkardığı kıyafetleri dolaba yerleştirip aralarından pijamasını seçti ve üstünü hızlıca değiştirip yatağa girdi.

Sabaha karşı birden uyandı, sanki biri onu izliyormuşçasına gözlerini kocaman açıp doğruldu ve etrafına baktı. Gözlüğü gözünde değildi, o yüzden pek bir şey göremedi hafif karanlıkta. Boşverip geri uyumaya çalıştı ama başarısız oldu. Ayağa kalkıp gözlüğünü aradı etrafta, bulunca eline aldı ve banyoya yöneldi. Yüzünü yıkayıp gözlüğünü taktığında hala izi kalmış Sude'nin ölümünden sonraki uykusuz gecelerin göz altı torbaları daha da büyümüş olduğunu gördü aynada. Tekrar içi acıdı o geldiğinde aklına. Bir türlü silememişti o kanlı görüntüsünü, yerde yatan cansız bedeninin duruşunu... unutmak istiyordu ama unutamıyordu. Mutfağa girip kendine bir kahve yaptı. Herkes hala uyuyordu. Üstüne yelesini giydi ve kahvesiyle küçük balkona çıktı.

Kahvesini yudumlarken evlerinin önünden geçen arabaları seyrediyordu, sabah soğuğu hala geçmemişti, yeleğine iyice sarıldı. Telefonuna bir mesaj geldi, eline telefonunu aldı.

Gizli numara: sevgili Asya

Gizli numara: oyunumu sevdin mi?

Gizli numara: umarım sevmişsindir Gorgeous kız

Kaşları çatık okuduktan sonra umursamama kararı aldı. Telefonu tekrar yeleğin cebine koydu ve kahvesini yudumladı. Geçen insanlara baktıkça aklına şu soru geliyordu: 'acaba onların hayatı nasıl?' Bazen onların hayatları hakkında hayal kuruyordu, belki de bazıları hiç masum değildi? Zaten kim masumdu ki? Herkes en az bir kez günah işlemişti değil mi? Mesela şu kadın belki de hırsızdı? Ya da şu adam uyuşturucu kullanıyordu? Ama bazıları belkide çok iyi insanlardı? Mesela şu yaşlı adam, her ay bağış yapıyordu belki de? Aniden birinin arkadan sarılmasıyla irkildi, başını hafifi çevirince Ada'yı gördü. "Günaydın" "kahve kokusuna uyandım. Üst kata kadar geliyor" dedi Asya'nın fincanına elini atarken. Asya'nın ağzının değdiği yeri çevirdi ve kupanın diğer tarafından bir yudum kahve içti. Asya yine dalıp gitti uzaklara, Ada dayanamayıp sordu "Sude'yi mi düşünüyorsun?" "Hı hı, onu çok özledim. Keşke daha erken gitseydim lavaboya, belki de onunla gitmeliydim, yalnız bulduğu için yaptı hamlesini" "hey, kendini suçlamayı kes! Olacağı vardı oldu, senin suçun değil o her türlü yapacağını yapardı" ağlamıyordu ama içi acıyordu. Kendini suçluyordu her şekilde, orada olup engellemek istiyordu onu. Keşke zamanda geriye gidip bunu düzeltebilseydi. İçeriden sesler gelmeye başlayınca Ada Asya'ya "uyanıyor herkes yavaş yavaş, hadi gidip kahvaltı hazırlayalım"

Gayet normal bir kahvaltıdan sonra herkes kendi işine bakmıştı. Çoğu kişi odasını diziyordu yine, Arzu ve Ada kendi odalarına dekor almak için dışarıdaydı, Can kendi odasında oda arkadaşı Umut ile ders çalışıyordu, her ne kadar okul yeni bitmiş olsa da. Asya ise kendi başına odasında kitap okuyordu, odasını dizmek gibi bir derdi yoktu çünkü kendisi zaten dağınık biriydi. Önünde koskoca bir gün vardı ama o bu günü boşa harcamak istemiyordu. Yapacağı tek şey okumak ya da düşünmek olsun, kendi kendine ağlayıp üzülmek olsun istemiyordu. Ama hiçbir şey yapmadan okumaya devam etti. O sırada Can Umut'a sıkıldığını söyleyip odasından çıkmıştı bile, Asya'nın odasına dalıp yanına gitmişti. Asya kolunu açınca o da yanına oturdu ve Asya'nın sarılışına karşılık verdi.

*******

Koskoca bir günü boşa harcamayacaktı ama oldu işte bir kere. Tüm gün kitap okudu, 5 günde bitireceği bir kitabı bir günde bitirdi. Akşam yemeği yendikten sonra film izleme kararı aldılar. Salona doluşup bir film seçtiler ve izlemeye koyuldular. Ama filmin tam ortasında, saat 10'a yaklaşırken elektrikler kesildi. "Hayda" "n'apacağız?" "Odalarımıza dağılıp yatacağız canlarım, başka me yapabiliriz ki?" dedi Asya, "ben korkuyorum" dedi Gizem. Ses çıkmadı kimseden, çünkü gerçekten onlarda korkuyordu. Herkes odasına çekildi. Asya üst kata çıkarken Poyraz'ı tek başına bir odaya girerken gördü, kendisi kaldığını anladı. Odasına gidermişçesine merdivenleri çıktı ama balkona yöneldi. Beklediği şey elektriklerin gelmesi ve tüm lambaları kapatmaktı, amacına ulaşana kadar uyumayacaktı. Oturduğu sandalyeden sokakların ışıklarını izledi, ne de güzel gözüküyordu. Ama bir sorun vardı, neden sadece kendi elektrikleri gitmişti? Arkasında hissettiği hareketlilikle korkuyla o tarafa döndü. "Korkuttun beni Asya" "asıl sen beni korkuttun Çağkan. Neden uyumadın?" "Televizyonun fişini çektim, açık olduğunu hatırladığım lambaları kapattım, elektrik aniden gelirse patlamasınlar diye. Sen neden uyumadın?" "Bende aynı sebepten, kapattıysan artık uyuyabilirim. İyi geceler" dedi yanından huzursuzlukla geçerken.

Sabaha kadar kabuslar gördü Asya. Uyandığında kahvaltıya gitti ama bir eksiklik vardı, bir kişi eksikti sanki...

You're So GorgeousOnde histórias criam vida. Descubra agora