𝘪𝘪. 𝘺𝘰𝘶'𝘳𝘦 𝘴𝘵𝘶𝘤𝘬 𝘪𝘯 𝘮𝘺 𝘩𝘦𝘢𝘥

366 44 96
                                    

iyi akşamlar ve keyifli okumalar! yorum yapmaktan çekinmeyiniz heheh


Chenle, birkaç gün sonra akşam yemeği çıkışında Sungchan'ın ısrarıyla birlikte kendisini kütüphanede bulmuştu. Hogsmade'de geçirdikleri günden sonra araları daha yakın bir hâle gelmişti. Sungchan'ı boş zamanlarında yakalayabiliyorsa sohbet ediyor, bazenleri de böyle sözde ders çalışmak için türlü yerlere gidiyorlardı. Ders çalışmaktan çok cüppelerinin ceplerine sakladıkları şekerlerden yiyor ve sessizce akıllarına gelen her şeyden konuşuyorlardı. Beş senedir çoğu dersi beraber alıyor olsalar bile seneler sonrasında tam anlamıyla yakınlaşmalarına vesile olan, ironik bir şekilde Chenle'nun sözde en yakın arkadaşı Jisung'dı.

Chenle, önüne tılsım kitabını açmış bir elindeki tüy kalemle not alırken öbür elindeki asasıyla çalışan Sungchan'ı izlerken düşüncelerine dalmış bir şekilde ara sıra ağzına şeker atıyordu. Öyle dalmıştı ki Sungchan'ın uzun süredir bir şeylerden bahsetmediğini, aksine gerçekten ders çalıştığını fark etmesi zaman almıştı. Şaşkınca kendine gelirken Sungchan mırıldanarak büyüleri tekrarlıyor ve asasını sallıyordu, aynı anda gözleri önündeki kitapta geziniyordu.

"Seni hiç bu kadar çalışkan görmemiştim." Sungchan bakışlarını ona çevirirken yüzüne hülyalı bir ifade yerleşmişti. Farkında mıdır bilinmez, elindeki asasını ve tüy kalemini kitabının ortasına bırakıvermiş, ardından ellerini yanaklarına yaslamıştı.

"Ah Chenle, neler oldu bir bilsen." Chenle bakışlarını yakalamaya çalışırken boğazını temizledi ve aynı onun gibi yanaklarına yasladı ellerini.

"Anlatırsan bilebilirim." Sungchan sessizce gülerek etraflarını kontrol etmiş, duvar kenarındaki ufak bir masada oturdukları için diğer kişilerin yakınlarında olmamasıyla tekrardan Chenle'ya dönmüştü.

"Geçen gün Quidditch antremanındayken," Ravenclaw ile karşılaşmalarına birkaç gün kaldığı için çalışma sıklıkları artmıştı. "Altıncı sınıflardan bir kız antremanı izlemeye geldi. Adı Marinette'miş." Gözleri heyecanla parlıyordu. "İkinci ve üçüncü senesinde benimle aynı pozisyonda oynamış. Ben hatırlamıyorum gerçi, kaç sene geçti üstünden. Ama o kadar güzel oynuyormuşum ki canı tekrar oynamak istemiş, öyle söyledi." Yüzündeki gülümseme gittikçe büyüyordu ve Chenle kendine hakim olamadan kıkır kıkır gülüyordu bu hâline.

"Bir görsen, o kadar güzel ki. Diğer Hogsmade gezisinde beraber gitmeyi teklif edeceğim." O anda gerçek hayata dönmüş gibi bakışlarını tekrar Chenle'ya çevirdi ve iç çekerek avcunu uzattı. Chenle cebindeki paketten birkaç tane şeker alıp avcuna bıraktıktan sonra birkaç tanesini ağzına attı.

"Öte yandan, annem U'dan düşük not alırsam beni Quidditch takımından aldıracağını babama kabul ettirmiş. Malum, S.B.D'ler yaklaşıyor diye iyice sıkıyorlar. Bugün sabah bir mektup yollamış bununla ilgili. Durum böyle olunca..." Son şekeri de ağzına atarken iç çekti. "Ders çalışmam lazım yani."

Bu durum Chenle'nun da tadını kaçırmışçasına ağzındaki şekeri yavaşça çiğnemesine sebep olmuştu. Şimdi ikisinin de omuzları düşmüş, bakışları önlerinde açık olan kitaplara dönmüştü. Chenle önündeki iksir kitabına boş bakışlar atıyorken Sungchan asasını tekrar eline almıştı. Omuzlarını yorgunca hareket ettirdikten sonra asasını birkaç metre ötelerindeki boş masasın üstündeki tüy kaleme doğrulttu.

"Accio tüy kalem!" O kadar yorgun ve bıkkın bir şekilde söylemişti ki masanın üstündeki tüy kalem bir an titreyerek havalanmış, ardından tekrar yerine konmuştu. Sungchan oflayarak başını kitabına yaslarken Chenle'nun dikkati kütüphanenin kapısının açılmasıyla dağılmış ve bakışları, sessizce kendi aralarında gülüşerek kütüphaneye giren üçlüye takılmıştı: Renjun, Xiaojun ve elbette ki Jisung.

if i was next to you // chen.sungWo Geschichten leben. Entdecke jetzt