𝘪𝘷. 𝘪'𝘭𝘭 𝘨𝘦𝘵 𝘶𝘴𝘦𝘥 𝘵𝘰 𝘪𝘵 𝘭𝘪𝘬𝘦 𝘤𝘢𝘵𝘤𝘩𝘪𝘯𝘨 𝘢 𝘤𝘰𝘭𝘥 𝘢𝘨𝘢𝘪𝘯

345 42 107
                                    

merhabalarr bölümleri cumartesi günleri atmaya karar verdim ve bu bölümü gecenin bir vaktinde atıyorum çünkü yarın hiç zamanım olmayacak ;( 

bu bölümü yazarken ne kadar keyif aldım size anlatamam çünkü sONUNDA BALO GELDİ ÇATTI!!1!!1 bu fici yazmaya başlamamın tek sebebi yule ball'du arkadaşlar... o yüzden ayrı bir zevkle yazdım umarım siz de aynı şekilde okursunuz!!! balo salonunun nasıl göründüğünü medyada bulabilirsiniz, teşekkürler ateş kadehi ♡♡♡  

güzel geceler dilerim 

Cuma akşamı dersler bittikten sonra Chenle, soluğu altıncı sınıf Gryffindor oğlanlarının odasında almıştı. Çarşamba gününden beridir Jisung'la aralarındaki gerilim olabilirmiş gibi daha da artmışken onun yanında baloya hazırlanacak değildi elbette. Bu yüzden önceki gün Jaemin ona, kıyafetlerini onların odasına koyabileceğini ve orada hazırlanabileceğini söylemişti ve bu elbette Chenle'nun oldukça işine gelmişti.

Odaya bir şenlik havası hakimdi. Şekerlemeler havada uçuşuyor, kahkahalar eşliğinde herkes birbiriyle şakalaşıyor ve o dağınıklıkta, Tanrı bilir nasıl yapabiliyorlarsa, kıyafetlerini düzgün hâlde tutmayı başarıyorlardı. Fakat en sonunda biraz stresli görünen Mark her an çığlık atabilecekmiş gibi bir ifadeyle asasını kullanarak ortalığı bir nebze de olsa toplamıştı. Bu diğerlerini güldürmüştü.

"Rahatlasana artık." diye sırıtarak konuşmuştu Yangyang. Yatağında oturmuş, takımını giymiş ve saçını yapmış bir hâlde etrafındaki koşuşturmayı izlerken şekerleme yiyor ve hamsterlarıyla oynuyordu. "Sınavlar bitti, birazdan bir partiye gideceğiz, yarın Noel tatili başlıyor. Yılın en güzel günü falan ama sen fazla gerginsin sanki." Çiğnediği sakızı patlatırken diğerleri de hazırlanma telaşına rağmen ona katılırcasına gülmüşlerdi. Mark aynaya bakıp saçını düzeltirken hızla arkasını döndü. "Gergin falan değilim!" Bu çıkışması diğerlerini daha çok güldürürken Lucas, "Kimseyi davet etmediği içindir." diye kıkırdamıştı. O an Chenle, Mark'ın kimseyle gitmeyen birine göre fazla şık olduğunu düşündü. Baştan aşağı simsiyah giyinmiş; papyonuyla uyumlu, gümüş renkli kar tanesi işlemeli, siyaha çalan kırmızı bir cüppeyi omuzlarına atmıştı. Chenle şaşkınca baksa bile fark ettirmeyerek bakışlarını çekti.

Mark, omuzlarını düşürmüş ve iç çekmişti. "Gergin falan değilim ben diyorum." Bir süre daha Mark'ın hâline kıkırdasalar bile ardından kendi işlerine geri dönmüşlerdi. Jaemin saçına köpüğümsü bir şey sıkıp arkaya doğru tararken muzip ifadesiyle Chenle'ya döndü.

"Kiminle gidiyorsun? Hiç bahsetmedin." Chenle, top bir anda ona atılınca şaşırsa da ardından o da diğerleri gibi rahat hâline dönmüş ve omuz silkmişti.

"Elenor Johnson," diye hızlıca söyledi. Ama herkes duymuş, odada kısa bir sessizlik oluşmuş ve ardından hepsi şaşkınca bağırmıştı.

"NE?!" İlk tepki Mark'tan ve ardından şaşkınlıktan kucağındaki Quaffy'yi umursamadan ayaklanan Jeno'dan gelmişti.

"JOHNSON MI DEDİ O?"

"NE ARA SORDUN? NEDEN HABERİMİZ YOK?" Jaemin kendinden geçmiş gibi bağırırken köpüklü elleriyle Chenle'nun henüz çıkarmadığı okul cüppesini kavramıştı.

"Hay Merlin'in sakalı." Yangyang, diğerlerinin aksine sakince hamsterlarını omuzlarından indirip kafeslerine bırakmış ve heyecanla ayaklanmıştı.

"Bakıyorum da Hufflepufflar'la bayağı haşır neşirsin, aman Jisung ağlamasın sonra." Lucas, istifini bozmadan hazırlanmaya devam etse bile keyifle sırıtarak onlara dönmüş ve yorumunu yapmıştı.

Her yorum, Chenle'nun keyfini daha da yerine getirirken omuz silkip sırıtmış ve kendini Jaemin'in köpüklü ellerinden kurtardıktan sonra okul cüppesini çıkarıp bir kenara atmıştı.

if i was next to you // chen.sungWhere stories live. Discover now