Keyifli okumalar...
Ellerimi Arya'nın yumuşak saçlarının arasından tekrardan geçirip, sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim. Tüm gün boyunca akşam yemeğine kadar Arya'yla vakit geçirmiştik. Akşam yemeğinden sonra Arya için hazırlanmış odaya çıkmıştık.
Aysun bizi odaya çıkardığında, ben çok şaşırmıştım. Bu evde gördüğüm her şeye şaşırıyordum. Ben Arya için bir odanın hazırlanmasını hiç beklemezdim. Ne zaman bu oda hazırlanmıştı. Üstelik benim böyle bir şeyi kabul edeceğimden o kadar emindi ki. Ya kabul etmeseydim. Nasıl kabul edeceğimi anlamıştı ki? Aysun'a ne zaman hazırlatıldığını sorduğumda, işininin başına dönmesi gerektiğini söyleyip gitmişti.
Oda tamamiyle pembeyle döşenmişti. Bir sürü oyuncak vardı. Tıpkı Arya'nın istediği gibi. Arya'nın her böyle bir isteyişinde, ben ona şu sözü verirdim; 'Sana söz veriyorum birgün tıpkı hayal ettiğin gibi bir odan olacak.'
Bu odayı gördüğünde o kadar mutlu olmuştu ki. Her şeyi eline alıp incelemeye başlamıştı. Çoğu oyuncakla oynamıştık. Şimdi ise Arya'yı uyutmaya çalışıyordum. Benim onun yanında olmama ihtiyacı vardı. Başımı eğip yüzüne baktım. Çoktan uyumuştu bile. Başına bir öpücük kondurup, uzandığım yerden doğruldum.
Bakışlarım duvarda ki saate çevirdim. Saat gecenin tam on biriydi. Asaf akşam yemeğine gelmemişti. Bugün kahvaltıdan sonra onu hiç görmemiştim. Umarım hiç gelmezdi bu gece.
Çok korkuyordum ondan.Arya'nın üstünü örtüp, odadan çıktım. Arya'nın odasında ki karşısında ki odaya ilerledim. Sanırım Asaf gelmemişti hala. Odadan hiç ses gelmiyordu. Tedirginlikle kapı kolunu tutup, aşağıya indirdim. İçimde ki korku giderek artıyordu. Derin bir nefes alıp verdim. Araladığım kapıdan içeriye girip ardımdan kapattım kapıyı.
Odada ağır sigara ve alkol kokusu vardı. Tıpkı kendimi evimde gibi hissettim şuan. Amcamda hep evi böyle kokuttururdu.
Bakışlarım siyah koltukta oturan Asaf'a kaydı. Üzerinde bugün giydiği kıyafetler vardı. Gömleğinin bir kaç düğmesi açıktı. Elindeki sigarayı cam sehpanın üzerinde ki küllüğe bastırdı.
Ruhsuz bakışları ustaca üstümde ki siyah pantolon ve kazakta gezdirdi. Memnun olmamış gibi kaşlarını çattı. Kaşlarını çatınca istemsizce benim de bakışlarım üstümde ki kıyafetlerde gezindi. Üstümde ki kıyafetler gayet düzgündü.
Bakışlarıyla yatağın üstündeki geceliği işaret edip konuştu. "Git üstünü değiştir. Onu giyeceksin!" Sesi karanlıklardan kopan bir katilin ruhunu taşıyordu. Soğuk ve dondurucu.
Yatağın üstünde ki yeni farkettiğim geceliğe baktım. Kan kırmızısı bir renkteydi. Onu giymek istemiyordum. Bunu nasıl benden isteyebiliyordu. Başımı olumusuzca sallayıp konuştum. "Ben onu giymek istemiyorum." Dedim. İçimde ki kız çocuğu hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı bile.
Yüzüme her zamanki ifadesiz tuttuğu bir yüz ifadesiyle bakıp, acımasızca içimde ki küçük kızın kalbini burktu. "İstemek zorundasın. Git giyin şunu."
Ona olan korkum giderek artıyordu. İçimde ki bir ses acımasızca kulağıma fısıldıyordu. 'Bunu yapmak zorundasın.'
Kafamın içinde dönüp duran cümleye giderek hak veriyordum. Bunu yapmak zorunda mıydım gerçekten? Kocam olan adama bedenimi sunmalı mıydım?Ama içimde ki o ses kulağıma tekrar fıdıldadı usulca. 'Bu senin borcun. Onu ödemelisin.' Gerçekten bu benim borcum muydu? Ama ben kardeşim karşılığında onunla evlenerek borcumu ödemiştim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREP (YERALTI KRALI) TAMAMLANDI
General FictionGözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim. Beni bu gece kendine ait kılacaktı. Benim karşı çıkacak gücüm yoktu, zaten karşı da çıkamazdım ki. Sırf kardeşimi o lanet olasıca yetimhaneden çıkarabilmek için kendi hayatımı, bedenimi, ruhumu acımas...